MEDYAGUNDEM.COM- Zaman gazetesi yazarı Kerim Balcı’nın 1o gün önce yazdığı bir yazı dün geceden beri sosyal medyanın gündeminde. Mısır’da Sisi’nin darbeci ordusunun katliamından sonra Twitter gündemine yeniden yazıda Balcı, Mısır’ın onurlu direnişçilerine ‘otoriteye itaat edin’ çağrısı yapıyor, “iktidarınızdan vazgeçin, evinize dönün” çağrısı yapıyordu.
Haliyle yazıya öfke dinmek bilmedi.
“wake up! attack”ın başlattığı kampanya da dikkat çekiciydi:
İşte Balcı’ya gösterilen tepkilerden bazıları:
Mustafa Varank @varank
Kerim Balcı dualarını kime gönderiyor merak ettim baltacılara mı? Acaba hasbelkader başına taş değen baltacılar için gözyaşı döküyor mudur?
Erol Erdogan @OrtakSoz
Her diktatöre bir ‘kerim balcı’ lazım:)
Cem Küçük @cemkucuk55
Hiç lafı uzatmaya gerek yok. Kerim Balcı’nın yazısı rezalet. Darbecilere tek laf etme, halka silah doğrultanlara boyun eğ de. Ayıp!
Taha ÜN @tahaun
bu Kerim Balcı adlı müptezelin ilk numarası değil kendisi son Gazze savaşında da Hamas’ı terör eylemleriyle suçlamıştı
Yahya Bostan @yahyabostan
Kerim Balcı’yı okurken düşündüm: demek Ergenekon galebe çalsaydı bu memlekete… Balcı Ergenekon’la diz dize oturacak, onunla konuşacaktı..
İŞTE BALCI’NIN İBRETLİK YAZISI:
(…)
Hz. Musa gitmişti Firavun’a…
Müslüman Kardeşler! Ülkeniz, ordunuzun işgali altında. Yakın tarihinizin ilk demokratik seçimiyle cumhurbaşkanlığına taşıdığınız Muhammed Mursi iç-savaş esiri. Nerede olduğunu bile bilmiyorsunuz.
30 Haziran’dan beri sokaklarda işgale karşı direniş gösterileri yapıyorsunuz; bir şey değişmiyor. Kendi askerleriniz, size kurşun sıkmaktan çekinmiyor. Her büyük gösterinizde birkaç yüz kardeşiniz daha giriyor iç-işgalcilerin hapishanelerine. İç-işgalciler, kendi hükümetlerini atadılar bile. Bir yıl haklı olarak oturdukları bakanlık koltuklarından, haksız olarak sökülüp, gözaltı koğuşlarına sokuldu liderleriniz. Yakında mahkemelerin soğuk sandalyelerine oturtulacaklar.
Kızmak hakkınız. Kızgınlığınız şakaklarınızdan taşıp sokaklara akıyor, adalet ve özgürlük istiyorsunuz. O da hakkınız.
Ama hakkınızdan daha azına razı olmak da hakkınız.
İsterseniz ve maslahat bunu gerektiriyorsa, geçmişte hep sabırla, ümitle, hikmetle yaptığınız gibi iç-işgalcilerinizle konuşup, ülkenizin menfaatleri için demokratik haklarınızdan fedakârlıkta bulunabilirsiniz. Kardeş kanı akmasın diye, üzerinize kâbus gibi çökecek bir kalıcı olağanüstü hal yönetimi ilan edilmesin diye, otuz yıl daha kurtulamayacağınız bir cunta anayasası ortaya çıkmasın diye meşru ve fakat elinizden alınmış haklarınızın bir kısmından vazgeçip, elinizde bir kısım hakların kalmasını sağlayabilirsiniz. Bilirsiniz, tamamı elde edilemeyen bir hayrın, tamamından da vazgeçilmez. İşte göründü; iktidarınızın ihtiyarı yokmuş. İktidarınızdan vazgeçip, ihtiyarı ele geçirebilirsiniz. İdareniz iradesizmiş; idareden muvakkaten feragat edip, iradeyi ele alabilirsiniz.
Evet, mazlumsunuz; ama hepten mahpus, hepten mağdur, hepten maktul olmak ihtimaliniz de var. Zaman istiklal harbi zamanı değil, istikbalin muhafazası zamanıdır. Bugün sizin elinizden alınanın, çocuklarınızın da elinden alınmayacağını garanti etme zamanıdır.
Evet, hariçten gazel okumak kolaydır; ama hariçte okunan gazel, dâhilde okunacak ağıttan güzeldir. Gelin, hiç değilse bir kısmınız, yapılacak yeni anayasanın şekillenmesinde rol oynayın. Gelin, hiç değilse, gelecek kuşağın kolay kurtulabileceği bir anayasa ortaya çıkarmak için darbenin atadıklarıyla konuşun. Hiç değilse, değiştirilmesi teklif edilemez maddeleri olmayan bir anayasa ortaya çıkması için, kan için, kızılcık şerbeti içtik deyin, zaliminize halim bir dille konuşun.
Demokrasiniz fecr-i kazipmiş. Fecr-i sadığı karanlığa küfretmek getirmez. Zamanın çözeceği sorunları, isyan çözemez. Siz hem Müslüman, hem kardeşsiniz; karanlıkta savrulan yumrukların kardeşlere vurmak ihtimali de var. Kardeşi vurmaksa ne Müslümanlığa, ne kardeşliğe sığar. Onların neyi hak ettiği sizi alakadar etmez. Size düşen her durumda Müslümanlığın ve kardeşliğin gereğini yerine getirmektir.
Müslüman Kardeşler!
Biliyoruz ki bizden de kardeşlik bekliyorsunuz. Nefret ettiklerinizden, sizinle birlikte nefret edelim istiyorsunuz. Fakat biz Mısır’a muhabbetten başka bir şey gösteremeyiz. İstiyorsunuz ki beddualarınıza katalım beddualarımızı. Fakat biz Mısır’a duadan başka bir şey gönderemeyiz. İstiyorsunuz ki darbenin atadıklarıyla konuşmayalım, yazışmayalım; ne onlar gelsin bize, ne biz gidelim onların makamına…
Evet, onlar zalim, onlar gâsıp, onlar işgalci amma,
Bütün zulümlerine rağmen, Hz. Musa (as) gitmişti Firavun’a…
(…)
Bu yazıyı şimdilik anlayamazsınız.10 yıl sonra anlarsınız.28 şubatı da anlamamıştınız.Ama şimdi anladınız fakat geriye dönüp özür dileme erdemliliğini gösteremiyorsunuz.Kerim BALCI muhteşem yazmış.FİRAVUNU öven hiçbir şey yok.Yazıya bütüncül baktığınızda son derece BASİRETLİ bir yazı.
Siz küfür ve BEDDUA ETMEYE devam edin.Siz sadece Öfkenizi giderin ,gerisi önemli değil….
neden sadece eleştiren yorumları eklemişsiniz….Her taraftanızda vıcık vıcık YAĞ DAMLIYOR….sitenizden bir AK Parti logosu eksik…bakalım bu yorumu da yayınlacak mısınız?
Bu yazıyı önceden okumuştum. Sizin yorumlarınız ışığında ve geçen haftaki katliamdan sonra bugün tekrar okudum. Yazı hem muhteşem bir üslupla yazılmış hem de verilen tavsiyelerin haklılığı bin kere ispatlanmış. Şimdi nerede Müslüman Kardeşlere direnin diyenler? Daha ne zamana kadar bu katliam devam edecek. Hala anlamadınız mı Mısır bir Türkiye değil? Biz o badireleri, 2001’den sonraki darbe tehlikelerini sokak direnişleriyle mi atlattık?
Allah oradaki kardeşlerimize yardım etsin, bizim zafer sarhoşlarına basiret versin. Kerim Balcı ve onun gibi yazarların kalemine de kuvvet….
Müslümanların basiretli olması lazım. Nitekim bu yazıdan birkaç gün sonra Mısırlılar yürüdü de ne oldu? 200 kişiyi taradı gitti adamlar. Silahlı gücün karşısına cengaver gibi çıkmak marifet değil. Burada bol keseden atanlar, gidin Sisi’nin askerlerinin karşısına çıkın bakalım. Demokratik seçim için uğraşmaları lazım.
Sadece günü yaşayanların, yarını hesaba katmayanların, öfkesi aklına galebe gelenlerin bu yazıyı anlaması mümkün değil. 28 şubat sokaklara dökülerek bertaraf edilmedi sabırla daha bir gayretle milletin bilinçlenmesi için edilen gayretlerle bertaraf edildi. Bugün o gayretlerden nemalanıp gayret edenleri bertaraf edenlerin bunu anlaması mümkün değil ne yazık ki.
Bu cemaatçi zihniyetin yahudi zihniyetinden ne farkı var. Bu kadar faydacı materyalist bir kafa nasıl olabilir. E o zaman saidi nursi de anlaşsaydı cumhuriyetçi elitlerle ne diye hapishanelerde süründü Ahmet bin Hanbelde anlaşsaydı abbasi halifesiyle veya Hz. Hüseyin Yezidle. Laf mı bu şimdi Ne yani sizin elemanlar gibi orduya yargıya sızmak için dinin rükünlarını göz ardı mı etselerdi
bU AYET KONUYU TAM OLARAK AÇIKLIYOR:Sonra o kederin arkasından Allah size bir güven indirdi ki, (bu güvenin yol açtığı) uyuklama hali bir kısmınızı kaplıyordu. Kendi canlarının kaygısına düşmüş bir gurup da, Allah’a karşı haksız yere cahiliye devrindekine benzer düşüncelere kapılıyorlar, «Bu işten bize ne!» diyorlardı. De ki: İş (zafer, yardım, herşeyin karar ve buyruğu) tamamen Allah’a aittir. Onlar, sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyorlar. «Bu işten bize bir şey olsaydı, burada öldürülmezdik» diyorlar. Şöyle de: Evlerinizde kalmış olsaydınız bile, öldürülmesi takdir edilmiş olanlar, öldürülüp düşecekleri yerlere kendiliklerinden çıkıp giderlerdi. Allah, içinizdekileri yoklamak ve kalplerinizdekileri temizlemek için (böyle yaptı). Allah içinizde ne varsa hepsini bilir.
Yazı çok bütüncül gerçekten tüm paralel yazarların yazıları fetulanın sözleri yayın organlarındaki iftira ve haberler herşey yerli yerine oturuyor.
Kerim Yalcı, hocanız sitesinde Ulul Emr ile ilgili yazıyı bi okusana! Defalarca söyledik! Ama Türkiye’de Laiklik hassasiyetinden kimse bu tartışmaya girmedi.
Hocanız neden Türkiye’deki otoriteye etmez?
Etmediği gibi kellesini isteyecek kadar sapıtır.
İsrail haklı, Mısır’da otoriteye itaat edin, Türkiye’de otoritenin kellesini alın.
Sizler ne bok yediğinizin farkında mısınız?
Sapıklıkta sınır yok, her türlü sapıklık mubahtır anlayışıyla yaptığınız her şey mi bu kadar tenakuz tecavüzcüsü olur be!
Ağzınızdan çıkan her kelime yalan, dolan, iftira, çelişki!
Sizler ne yaptığınız bilmeyecek kadar kendinizi haşhaşa vermişsiniz be!
Dünyaya akıl verirken nasıl bir akla muhtaç olduğunuz göstermesi bakımından yazın yüzüne tükürmedi mi?
Kerim Balci’nin yazdigi bu yaziyi elestiren arkadaslar, bugun Misir’in gelmis oldugu duruma baktiklarinda ne kadar haksiz olduklarini anlamislardir herhalde…