Zaman gazetesi yetkililerinin AK Parti Ankara Yenimahalle teşkilatını arayarak fişleme iddialarıyla korkuttuğunu yazan Star gazetesi yazarı Hakan Albayrak, yazısında zorla Zaman’a abone edilen bir tüccarın hikayesini anlattı.
Hükümet cemaat kavgasında ateşli yazılarıyla dikkat çeken Albayrak, Zaman gazetesini çileden çıkaracak bir yazı kaleme aldı. 17 Aralık sonrası resmen AK Parti Ankara Yeni Mahalle teşkilatına giderek üye olan Albayrak, bügünkü köşesinde Yeni Mahalle ilçe Başkanı Ramazan Can’dan ilginç haberler aktardı.
GÜNDE 1000 KADAR EV ZİYARETİ
Yazar, kendisine anlatılanlara göre Partililer kapı kapı geziyor, günde 1000 kadar ev ziyaret ediyor, vatandaşlara kitaplar ve broşürler hediye ediyor, yüzyüze görüşmelerde Yeni Türkiye davasını anlatıyor ve isteyenlerin üyelik kaydını yapıyorlar.
Son gelişmeler sonrası her gün 200 Yeni Mahallelinin AK Parti’ye üye olduğunu belirten yazar, üye olanlar arasında CHP ve MHP seçmeni ile hatırı sayılır derecede Gülen cemaatine mensup kişilerin de olduğunu yazdı.
Bu durumdan ‘abi’lerin rahatsız olduğunu dile getiren Albayrak, o iddiayı ve Zaman aboneliği üzerine çarpıcı bir hikayeyi okurlarıyla paylaştı.
ZAMAN’A ABONE OLMA HİKAYESİ
(…)Zaman gazetesinden teşkilata telefon açıp “Vatandaşlardan üye olmayanları fişlediğiniz söyleniyor” demişler.
Bunu duyunca, Zaman gazetesinden hazzetmeyen tüccar bir arkadaşımın bu gazeteye abone olma hikâyesi geldi aklıma.
Şöyle anlatmıştı hikâyeyi: “Önce bir çocuk gönderdiler. Abone olmayacağımı söyledim. Sonra gazete temsilcisi bizzat geldi. Ona da aynısını söyledim. Sonra bir ‘abi’ geldi. Yine aynısını söyledim. Nihayet, iş yaptığım bir arkadaşa telefon açtırdılar. Öyle ısrar etti ki, gönül koyabileceğini ve işimin bozulabileceğini hissettiğim için tamam dedim.”
ABİLER HERKESİ KENDİLERİ GİBİ SANIYOR GALİBA
Fevkalade ‘totaliter’ bir anlayışla karşı karşıyayız.
Her gün 1000 evde belki 3000 kişiyle görüşüp 200 kişiyi partiye üye kaydeden AK Partililerin geriye kalan 2800 kişiyi fişledikleri gibi komik bir düşünceye kapılabilmek de ancak böyle ‘totaliter’ bir anlayışla mümkün olabilirdi zaten.
‘Abiler’ herkesi kendileri gibi sanıyor galiba.”