Emniyet’in 2 yıldır kayıp olan toplam 11 dinleme cihazının İstanbul merkezli operasyonda kullanıldığı iddia edildi. Operasyonun detayları bu cihazlarla dinlemeye işaret ediyor.
Bazı işadamı ve siyasetçilerin yakınlarıyla ilgili iddiaların aylar öncesinden sosyal medyaya yansıması da emniyetteki paralel yapılanmanın bu cihazları kullandığı iddiasını güçlendirdi.
Yaklaşık 20 yıl arayla devlete zimmetli iken kaybolan silahlarla yakın geçmişte kaybolan dinleme cihazlarının hikâyesi, kayıp-suç ilişkisinin Türk derin devlet geleneğinde nasıl tezahür ettiğini gözler önüne seriyor. 7 Şubat sürecinde 12 Şubat 2012’de SABAH Pazar‘da yazdığım ‘Devlet, paralel devlete karşı’ başlıklı yazıdan sonra daha önce KCK için kullanılan ‘paralel devlet’ kavramı, emniyet ve yargıdaki cemaat yapılanmasını anlatmak için kullanılmaya başlandı. Bu tür bir yapılanmanın atası/prototipi sayılabilecek örgütlenmeyi 1990’lı yıllarda Mehmet Ağar Emniyet’te tesis etmişti. Susurluk kazasından sonra kaybolduğu ortaya çıkan silahların Ağar’ın kontrolündeki derin odak tarafından kullanıldığı ortaya çıkmıştı. Bu silahların çeşitli suikastlarda kullanıldığı yönünde ciddi emareler vardı. Ancak devlet o zaman bu olayı hakkıyla aydınlatamadı. Şimdi günümüzdeki benzer skandala, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘devlet içinde devlet’ dediği yapılanmanın adının karıştığı kayıp cihaz skandalına gelelim. Önce bu olayla ilgili yeni ve çok önemli bir bilgiyi paylaşayım: Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı envanterinde iken kaybolduğu ortaya çıkan cihazlardan biri bulundu. Nerede biliyor musunuz, Ergenekon ve KCK operasyonlarını kurgulayan polis şeflerinden biri olduğunu bildiğim Recep Güven’in İl Emniyet Müdürü olduğu Diyarbakır’da. Kayıp cihaz olayını soruşturan müfettişler Türkiye’nin farklı illerine giderek pek çok yetkilinin ifadesini aldı ve önemli bulgulara ulaştı. Kaybolan toplam 12 cihaz var, bunlardan biri bulundu. Bulunan cihazın, Diyarbakır’da bölgedeki askeri, mülki erkân ve belediyeler yetkililerini kayıt dışı dinleme maksatlı olarak kullandığı yönünde ciddi şüpheler var. Cihaz, ‘paralel devlet’in etkili olduğu yerlerden biri olan Emniyet Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığı’nda incelenecek. Bu incelemenin de titizlikle takip edilmesi gerekiyor. Kayıp cihaz skandalı, Engin Altıparmak’ın Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı döneminde bazı önemli dinleme cihazlarının kaybolduğunun anlaşılmasıyla ortaya çıkmıştı. 21 Kasım’da Twitter’da “Fikri iktidarda, kendisi içeride,” diye yazdığım polis şefi Hanefi Avcı, Haliç’te Yaşayan Simonlar & Dün Devlet Bugün Cemaat adlı kitabında kayıp dinleme cihazlarından söz etmişti. Kayıp cihazların, 2007’den bu yana yürütülen soruşturmalardaki dinlemelerde devlet hiyerarşisine uymayacak biçimde kullanıldığı belirtiliyor. Hatta daha önemli bir şey söyleyeyim: İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü civarına sabit baz istasyonu inşa edilip ‘paralel devlet’ namına illegal dinleme yapıldığı yönünde çok vahim iddialar da var ve bunlar da araştırılıyor. Bugün devlete zimmetli cihazları kendi örgütlenmesi için kullanan, sonra da kaybeden yapının, geçmişte devlet için sivillere dahi kurşun atan, sonra o kurşunun çıktığı silahları kaybeden illegal yapıdan aşağı kalır yanı yok. Hatta bugünkü yapı, ondan çok daha tehlikeli. Şimdiye kadarkilerin en tehlikelisi… Savaş devam ediyor. Devlet, paralel devlete karşı…
Emniyet İstihbarat’ın 2 yıldır kayıp olan toplam 11 dinleme cihazının İstanbul merkezli siyaseti itibarsızlaştırma operasyonunda kullanıldığı öne sürüldü. Operasyondaki birçok detay, kayıp olan bu cihazlarla dinleme yapılmış olabileceğine işaret ediyor. Cihazların İstihbarat Dairesi dışında oluşturulan “paralel istihbarat” tarafından, yasadışı dinlemelerde kullanıldığı iddiası ağırlık kazandı. Bazı işadamları, bürokratlar ve siyasetçilerin yakınlarıyla ilgili iddiların aylar öncesinden sosyal medyaya yansıması, emniyet içerisindeki paralel istihbarat yapılanmasının bu cihazları kullandığı iddiası güçlendirdi. Uzmanlar, kayıp cihazların ülke güvenliği için büyük tehdit oluşturduğu konusunda hemfikir. A-Haber Güvenlik Uzmanı Mete Yarar, “Bu cihazların kaybolup, bulunamaması her zaman potansiyel bir tehdittir” dedi. Cihazların “buharlaştığını” geçen yıl göreve getirilen Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç ortaya çıkardı. Dinç’in yaptığı envanter çalışmaları kapsamında, 4 yıl önce ithal edilen 12 dinleme cihazının kaybolduğu belirlendi. Cihazların kaybolmasıyla ilgili soruşturmayı Emniyet Teftiş Kurulu Başkanlığı’na atanan Necmettin Emre yürüttü. Soruşturmada, bu birimde görev alan sorumluların ifadesine başvurularak, kayıp cihazların nerede kullanıldığı incelendi. Bu çerçevede Türkiye’nin çeşitli illerinde görev yapan polisler sorgulandı. Kayıp cihazlardan biri Diyarbakır’da bulundu ve KCK operasyonları için kullanıldığı bilgisine ulaşıldı. Müfettişler, cihaz için ‘imha tutanağı’ düzenlendiğini belirledi ve imzası olan istihbaratçıların ifadelerine başvurdu. İstihbaratçılar, “cihazın bozuk olduğu” ve o dönemdeki amirlerinin talimatlarıyla imha edip, tutanak düzenledikleri doğrultusunda ifade verdi. Müfettişlerin, o amirleri de soruşturmaya dahil ettikleri öğrenildi. Ancak, diğer 11 cihazın nerede olduğu hala bilinmiyor. (FERHAT ÜNLÜ/SABAH)
YASADIŞI DİNLEMEDE ARAÇ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın evine konan böcek skandalıyla da irtibatlı olduğu düşünülen kayıp dinleme cihazlarıyla ilgili soruşturma yeniden açılırken, Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun da, kayıp cihazların akıbetini yakından izlediği öğrenildi. Cihazlarla ilgili somut bir ize rastlanmazken, çok sayıda ‘böcek’ aparatının da olmadığı tespit edildi. Erdoğan’ın, ‘Beni de dinliyorlar’ açıklamasının ardından bir dinleme skandalı da Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı’nda patlak verdi. Kayıp cihazların, bu yasadışı dinlemelerde kullanıldığı iddiası ise ağırlık kazandı. İstihbarat çevrelerinde büyük rahatsızlık ve tedirginlik yaratan bu ‘buharlaşma’ , vahim olarak nitelendiriliyor. ‘
PARALEL İSTİHBARAT’TA
Bazı bakanlara ve iş adamlarına ait telefon tapeleri ile günler öncesinden operasyon yapılacağı şeklinde sosyal medyada yer alan bilgilerin, bu cihazlar sayesinde elde edilen bulgular doğrultusunda servis edildiği görüşü ön plana çıktı. Ankara’yı sarsan operasyonun temelinde de kayıp cihazların olduğu, bu cihazların İstihbarat Dairesi dışında oluşturulan ‘paralel istihbarat’ tarafından, yasadışı dinlemelerde kullanıldığı iddiası ağırlık kazandı. (SABAH)