Yeni Şafak yazarı Cem Küçük bugün öyle bir Nazlı Ilıcak yazısı yazdı ki, paralel örgüte tetikçilik yapan Ilıcak’ın içine düştüğü çetecilik faaliyetini bir bir ortaya döktü.
Küçük “ilk kez yazıyorum” diyerek de Ilıcak’la ilgili bomba bir kulisi yazdı.
İşte yazısı:
NİLÜFER GÖLE İÇİN NAZLI ILICAK GERÇEĞİ
Nilüfer Göle değer verdiğim bir sosyolog. Kitaplarını dikkatle okumuşumdur. Her ne kadar son iki yıldır Türkiye’ye dair yaptığı sosyolojik tespitlerini isabetli bulmasam da Göle’nin kişiliğine saygı duyarım. Son zamanlarda bir sosyolog olmanın ötesinde siyasi angajmanlara girmiş olması Erdoğan’a muhalif bir çizgi benimsemesi eleştiri konusu oluyor. Bence bu yanlış. Her akademisyenin siyasi olarak bir pozisyona angaje olma hakkı vardır…
Benim üzüntüm hayatı, toplumu ve siyaseti sürekli yanlış okuyan, sürekli yanlış teşhisler yapan bir Nilüfer Göle gerçeğiyle karşı karşıya olmamızdır. Zaten belli konularda yanıldığını o da itiraf ediyor. Önümüzdeki yıllarda da ‘Gezi olaylarını ve 17 Aralık sürecini yanlış yorumlamışım’ itirafını Göle’den duyacağımıza emin olabilirsiniz. Göle’nin en büyük eksiği Gülen cemaatinin devlet örgütlenmesi gerçeğiyle ilgili hiçbir şey bilmemesidir. Türkiye’nin en temel siyasal gerçeğini bilmeyince de bütün teşhisleri yanlış yere gidiyor. Öte yandan Göle analizleri yanlış çıktığında itiraf etmesini bilen takıntısız bir akademisyendir. Sakın Göle’yi Erdoğan takıntılarıyla ruh sağlığını kaybeden ve ülkede iç savaş çıksın da Erdoğan gitsin diyecek kadar çıldırmış yazarlarla karıştırmayın…
Diğer yandan Nilüfer Göle’yi uyarmak istediğim çok önemli ahlaki bir konu var… Çünkü eğer bu konuda kendini düzeltmezse çok insanın ahını alır ve ahlaken yüzlerce insana ayıp eder Nilüfer Hanım. Göle Cansu Çamlıbel’le olan son röportajında Nazlı Ilıcak’ı adeta demokrasi ve özgürlük savaşçısı gibi gösteriyor. Göle muhtemelen Ilıcak’ın son iki sene içinde düştüğü çetecilik gerçeğini bilmiyor. Ben defalarca yazdım ve yazdıklarımın hepsi ispatlandı. Bir kez de değer verdiğim aydın Nilüfer Göle için özetleyeyim…
4 YIL BOYUNCA ERDOĞAN’LA GÖRÜŞMEK İÇİN KİMLERİ ARAYA KOYDU KİMLERİ!
Başbakan Erdoğan bahs-i diğer bir konu yüzünden Nazlı Ilıcak’la 4 senedir görüşmek istemiyor. Yani bu dünün olayı değil. Dört yıldır araya kimleri kimleri koymasına rağmen Erdoğan, Ilıcak’la muhatap dahi olmak istemedi. Bunun üzerine adım adım Nazlı Hanım’da şahsi sebeplerden Erdoğan nefreti oluştu.
GÜLENİST POLİS ŞEFLERİNİN APARATÇİĞİ
7 Şubat 2012’den itibaren ise Erdoğan’ı içeri tıkmak isteyen Gülenist polis şeflerinin aparatçiği haline dönüştü Ilıcak. Özellikle bir tanesi sürekli Ilıcak’la görüşme halindeydi. Ilıcak’ın köşesini adeta o yazıyordu.
Ilıcak’ın bir kitabı paralel yapının tezgahında pişti ve Ilıcak sadece imzasını koydu. Yani Ilıcak sivil hükümetin emrinde olması gereken polis şeflerinin meşru sivil otoriteyi yıkma planlarında aktif olarak yanlarındaydı. Bunu şu medya camiasında bilmeyen tek bir kişi bile yok Nilüfer Hanım. Aynı polis şefleri sahte kanıtlarla Nedim Şener’i, Ahmet Şık’ı ve Hanefi Avcı’yı ve daha yüzlerce masum insanı içeri tıkanlardır. Hrant Dink cinayeti konusunda kasıtlı ihmaller sergilediler. Bu konuda hemen şu an telefona sarılın ve istediğiniz dostunuzu arayın. Bu söylediklerimi onaylayacaklardır. İsterseniz Dink ailesinden herhangi birini arayın. Size Ilıcak’a düzenli yazı yazdıran polis şefine dair görüşlerini aktarsınlar…
EN ÇILGIN PARALEL TETİKÇİLER BİLE BUNU YAZMADI
Nazlı Ilıcak şu medyada açık açık Nedim Şener’in tutuklanmasını doğru bulduğunu yazabilmiş tek insandır. En çılgın paralel tetikçiler bile bu çirkin satırları yazamadı. Çünkü Nedim’e çok açık bir kumpas yapılmıştı. Nedim’in hayatını karartmakla övünen polis şefi ise Nazlı Ilıcak’ın evinden çıkmıyordu. Ilıcak bu polis şefiyle yakın ilişkisini de açıkça itiraf etti. Şener daha iki gün önce Nazlı Ilıcak’ta utanma diye bir gen olmadığını ve kendisine zulmeden ekibin içinde Ilıcak’ın da olduğunu duygulanarak anlattı ekranlarda. Sizi bu sözlerinizi ve itibarınızı yeniden düşünmeye davet ediyorum. İnsanları haksız yere içeri tıktıran kara propagandaları yapan Ilıcak mı özgürlükçü?
BUNU İLK KEZ AÇIKLIYORUM
Size dahasını da anlatayım Nilüfer Hanım. Bunu sizin vesilenizle ilk kez yazacağım. Nazlı Ilıcak yüzlerce insan hakkında sahte kanıt üretmiş, sahte belge düzenlemiş, Hrant Dink cinayeti konusunda vahim ihmalleri olan malum polis şefini Aydın Doğan’la görüştürmek istedi. Allem etti kallem etti Ilıcak ve randevuyu aldı. Paralel suç örgütü üyesi bu polis müdürü ve komiser muavini Aydın Doğan’a gidip ellerinde olan ya da ürettikleri tüm istihbarat verilerini, kayıtları, yasadışı tapeleri Doğan’a iletecekti. Doğan’ı Erdoğan’la topyekun illegal bir savaşa ikna etmek istiyorlardı. Bu görüşme Doğan Holding’de akıl sahibi biri tarafından son anda iptal edildi. Yani Ilıcak’ın gözü bu kadar dönmüş durumda Nilüfer Hanım. Şahsi sebeplerden nefret ettiği Erdoğan’ın devrilmesi için her türlü hukuk dışı çeteci işe bulaşmış durumdadır şu an Ilıcak…
Bu yazdığım birebir gerçektir. Doğan Holding’ten hiç kimse bu randevu rezaletinin son dakikada iptal edildiği gerçeğini inkar edemez. Bu hikayeyi isterseniz iyi tanıdığınız Taha Akyol’a sorun ya da Ertuğrul Özkök’e ya da Sedat Ergin’e ya da Enis Berberoğlu’na ya da bizzat Aydın Doğan’a sorun. Bu isimlerin hepsi en başta da Aydın Doğan, Nazlı Ilıcak’ın içine düştüğü suç örgütü girdabını bilmektedir.
Tüm bunlara rağmen böyle birine hala özgürlükçü ve demokrat diyor musunuz? Emniyet-yargı cuntasının haksız yere içeride tuttuğu bu kadar insan varken bu cuntayı alkışlayan Nazlı Ilıcak sizce nerede duruyor? İnsanlık namına soruyorum size bunu Nilüfer Göle.