Kılıçdaroğlu adına açılan sayfada ne yazıyor?
Ankara’da güneşli bir hava, sıcak bir gündemi ardımızda bırakıp, Başbakan Tayyip Erdoğan’la 5 günlük geziye çıktık.
İlk durağımız Azerbaycan. Enerji, Ulaştırma ve Ekonomi Bakanı’nın da aralarında bulunduğu 6 bakan iştirak ediyor geziye. Çünkü ilk gün iki ülke arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısı yapıldı.
Azerbaycan’a 2 gün ayırdı Başbakan. Buradan Ukrayna’ya geçeceğiz, Kafkasya’dan başlayan gezimiz Balkanlar’da Bosna ziyareti ile tamamlanacak.
Ankara’da güneşli bir havada ayrıldık dedim ya Azerbaycan’ın Gebele şehrine indiğimizde yağmur yağıyordu. Uçağımızın tekeri havaalanının pistine değdiğinde İstanbul’daki canlı bomba haberini aldık.
Türkiye böylesine zorlu bir ülke işte. Başbakanlarımız, Cumhurbaşkanlarımız ne zaman ki ABD Başkanlarıyla görüşmeye girecek olsa, Beyaz Saray’ın kapısından adımlarını attığında terör örgütü PKK’dan kanlı bir saldırı gelir.
Azerbaycan’a çok önemli bir toplantı için geldik, acı haber bizden önce yetişti.
Yeşillikler içinde küçük ama sevimli bir şehir Gebele. Kendinizi bulutların üstünde gibi hissediyorsunuz. Ama doğal güzellikler bir yana Gebele’nin stratejik bir önemi var. Hint Okyanusu’ndan, İran ve Türkiye’ye kadar uzanan coğrafyanın hava trafiğini de Ruslar, Gebele’de kiraladıkları radar üssünden izliyorlar. Azerbaycan yönetimi ile Rusların anlaşması Aralık ayında bitiyor.
Başbakan’ın uçakta konuşup konuşmadığını merak ettiğinizin farkındayım.
Konuşmadı. Böyle olunca da, “Başbakan’la uçakta şunları konuştuk” diye yazmaya hazırlanırken, elimiz boş indik Azerbaycan’a.
Zaten Başbakan önemli açıklamalarını Esenboğa’da yaptı. Başbakan konuşurken biz içimizden, “Gitti manşetler” diye hayıflanıyorduk.
Afyon’daki patlamada değişik rütbelerde 4 askerin görevden alınıp başka yere atandığını açıkladı Başbakan. Hatta birbiri ardına sorularımızı hazırladığımız Kılıçdaroğlu’nun sabotaj iddialarına bile orada yanıt verdi.
Ankara’dan Başbakan’ın, CHP liderine verdiği yanıtla ayrıldık. Azerbaycan’a indik, televizyonu açtığımızda Kılıçdaroğlu karşımızdaydı.
İyi ki bu ülkede Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir parti genel başkanı var. Yoksa ekmeksiz kalacağız!
“Dava açacağız” dedi. Başbakan. Kemal Bey bunun altında kalır mı? Çıktı ekranlara, “Sözlerimin arkasındayım” dedi. Aslanım benim. Lider dediğin böyle olur. Kim demiş, “Çarkçı Kemal” diye.
Yetinmedi. “Bana gelen bilgiler olayın sabotaj olduğu yönündedir, ağırlıklı olarak. Hatta birisi aynen şunu söyledi; ‘Yüzde 99 bile demiyorum, yüzde 99,5…”
Türkiye’den ayrılırken sabotaj ihtimali yüzde 99’du. Biz Azerbaycan’a gidene kadar Kemal Bey, 0.5 puanlık zam yapmıştı. Bir başka ayrıntı daha vardı.
Dün, bir komutana sormuştu. Bugün iş uzmana döndü. O uzmanlardan biri, “Yüzde 99 değil, yüzde 99.5 sabotaj” demiş.
Kemal Bey’in bu tür iddialı çıkışları oluyor. Afyon’un gölgesinde kalmasın ama bir de MİT işi var. MİT’in ailesini takip ettiği iddiasını kast etmiyorum. Bir ana muhalefet lideri çıkıp, “MİT beni takip ediyor” diye bir iddia ortaya atıyor. MİT bunu ciddiye alıp açıklama yapıyor, sonra hiçbir şey yokmuş gibi yoluna devam ediyor.
Bir ara da son dakika anonsları veren spikerlere özenmişti Kemal Bey. İlk işinde, MİT’çilerle Çiller’i karıştırıp, “Çiller’i gözaltına aldılar” deyince, neredeyse eski Başbakan’ın yüreğine indirecekti.
Neyse ki Kemal Bey, son dakika spikerliği rolünü çabuk bıraktı. Yoksa bize eski bir Başbakan’a mal olacaktı.
“Bir o mu?” dediğinizi duyar gibiyim. Şimdi size uyup, “Çocukluğumuzda Lefter çok iyi bir kaleciydi” sözünden başlayıp, süt gafından çıkmayayım. Zahmet edip internete girin. Artık, “Kılıçdaroğlu’nun gafları” diye açılmış sayfalar var. Şu kadarını söyleyeyim, sosyal medyada en büyük tartışma, “Çiller mi yoksa Kılıçdaroğlu mu daha çok gaf yapıyor?” tezi üzerinden yürüyor.
Çiller gaf yapıyordu. Ondan daha kıdemlisi Akbulut’tu. “Akbulut fıkraları” diye kitap yazıldı bu ülkede. Ancak onlar gaf yapıyordu, Kemal Bey daha vahimi. Çünkü o gaf yaptığının bile farkında değil. O böylece muhalefet yaptığını sanıyor.
Çiller mi, Akbulut mu yoksa Kılıçdaroğlu mu diye soracak olursanız, bence yüzde 99.5’la Kemal Bey…
MİT işi de öyle.
Suriye’de düşen uçağımız MİT’teymiş. MİT’in onu inceleyecek bir laboratuvarı var mı bilmem ama uçağın parçaları uzun bir süredir Hava Kuvvetleri’nin Eskişehir’deki laboratuarlarında bir süredir inceleniyor.
İlahi Kemal Bey, bana da Azerbaycan’dan CHP yazısı yazdırdın ya…
ABDÜLKADİR SELVİ/YENİ ŞAFAK