Profesör ile fabrikatör
‘Çok sevgili hocalarımızdan biri olan Hilary Sumner-Boyd’un da MI5 ajanı olduğunu Mehmet Eymür’den öğrendiğim zaman çok şaşırmıştım ama Bayan Mary’nin öyküsü hepsine tüy dikti! Son Robert College başkanı John Scott Everton’ın CIA ajanı olduğunu biliyorduk ama bu kadarı, pes doğrusu!’
17 Aralık 2005 tarihli ‘Sola Kitakse’ başlıklı yazısından…
Bayan Mary kim mi? Aynı yazıda onun öyküsüne de şöyle değiniyordu, Ardıç:
‘Sonradan Boğaziçi Üniversitesi’ne dönüşecek olan Robert College’de az buçuk İngilizce çakan ama gene de hazırlık sınıfı okuması gerekenlerin toplandığı bizim A Sınıfı’na Charles Gilchrist gelirdi. Savaş yıllarında İngiliz Özel Harekat Dairesi’nin ajanı olarak komandoluk yapmıştı…
(…) Hiç mi hiç İngilizceden nasibini alamamış gabilerin toplandığı C sınıfına da Mary Elizabeth Nadi giderdi. Bayan Mary, Doğan Nadi’nin eşi, yani Yunus Nadi’nin gelini, Nadir Nadi’nin yengesiydi…
Bayan Mary Nadi de savaş yıllarında OSS ajanıymış! Pardon, savaştan hemen sonra işgal altında tuttukları Berlin’de…OSS, yani William Donovan’ın kurduğu, FBI’a bağlı olmayan ilk Amerikan dış istihbarat örgütü…
OSS, CIA’in atasıdır, ağababasıdır…
Bayan Mary, daha sonra Dünya Bankası’nda çalışan yeğeni Zeynep’in oğlunun okulunu bitirince CIA’e analizci olarak girmesini önermiş, çünkü iyi para veriyorlarmış. Anlatan Hasan Cemal, tanık Ufuk Güldemir…
Zeynep’in ablası Emine, Cumhuriyet Gazetesi’nin ortağı ve yöneticisiydi. Aile İzmir eşrafından eni konu zengin ve ünlü Uşşakizade ailesi…’
Asıl adı Hilary Sumner-Boyd’du. Aynı zamanda Robert Kolej Tiyatro Oyuncuları’nın hocasıydı…
Pınar Kür, onun için şöyle diyor: ‘Boyd, tiyatro oyunlarından sonra evinde parti verirdi. Kaç kişi davet edilmek isterdi ama o sadece tiyatrocuları çağırırdı. Boyd’un partilerine gitmek büyük prestijdi. Çok eğlenirdik…’
‘New York Entellektüelleri’ Marksist felsefeci Sidney Hook’un yönetiminde Soğuk Savaş döneminin ileri cephe ajanlarına dönüşmüşler, CIA’in planladığı görevleri başarıyla yerine getirmişlerdi.
Leon Troçki’nin 1929’da Stalin tarafından Sovyet vatandaşlığından atılması ve sürgüne gönderilmesi ile SSCB’de başlayan ayrışma, nihayetinde Troçkistleri ABD ve İngiltere’nin kucağına atmıştı.
Dergi, Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi (TİİKP) tarafından çıkarılıyordu. 1969’da kurulan TİİKP’in başındaki isim ‘Batı’ Perinçek’ti. İstanbul yöneticisi ise Ferit İlsever’di…
Milliyet’teki haberin çok önemli bir eksiği vardı:
TİİKP’in Ferit İlsever başkanlığındaki İstanbul yönetimi, Hilary Sumner-Boyd’un Robert Kolej kampusu içindeki evinde yakalanmıştı!
‘NATO-ABD-CIA karşıtı görünen’ Aydınlıkçılar, ‘Marksist’ etiketiyle ‘sahte bayrak gösteren’ CIA bağlantılı İngiliz ajanı profesörün evinde gizlenirken yakayı ele vermişlerdi.
TİİKP’çileri yakalayanlar arasında yer alan istihbarat görevlisi, o esnada Boyd’un ABD-İngiliz istihbarat servislerinin kontrolündeki Troçkist Kızıl Bayrak Birliği’ne mensup olduğunu…
Yani, hangi derin sularda yüzdüğünü bilmiyordu.
Yıllar sonra öğrenecekti.
1980’lerin başından itibaren Çin’in Batı’ya açılma süreci başlamış, onların da artık Maocu bayrak göstermelerine pek ihtiyaç kalmamıştı…
Operasyonu gerçekleştiren Hiram Abas’ı yıllar yılı hedef tahtasına oturttular…
26 Eylül 1990’da ‘faili meçhul!’e kurban giden Hiram Abas’ın ardından da; o dönemdeki dergileri Yüzyıl’da Abas’ın kanlar içindeki cesedini kapak yapıp ‘Biz zaten gidici olduğunu bildirmiştik’ diye yazdılar!
Bekaa’da röportaj yaptığı Abdullah Öcalan’la birlikte gülümsüyordu.
‘Batı Bey’in o yıllardaki Apo ziyaretlerini, ‘sarmaş dolaş’ kankalık fotoğraflarını ise yıllardır sarımsaklayıp da saklıyoruz!
Aydınlıkçılar, bu tarz ‘haber’leri üretirken…
‘Batı Bey’in Apo ile Bekaa’da el ele birbirlerine gül verdikleri’ malum fotoğrafları da kullansalar, ne güzel olur!
TAMER KORKMAZ/YENİ ŞAFAK