MEDYAGUNDEM.COM- Yeni Şafak yazarı Ömer Lekesiz bugün Zaman gazetesinin yarattığı rahatsızlığın “cemaat düşmanlığı” gibi gösterilmesine itiraz eden çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
Lekesiz, “Zaman gazetesinin köşe yazarları bayramda neredeyse tam kadro olarak ‘AK Partili olduğunu iddia ve genç olduklarını beyan eden bazı sanal kişiler’in ‘Zaman ve camia aleyhine’ internette kampanya düzenledikleri kanaatiyle nifaktan kaçınmayı salık veren, yer yer de ‘dostluğumuzu kaybederseniz perişan olursunuz’ tarzında parmak sallayan yazılar yazdılar.” diyerek, ortada bir “cemaat düşmanlığı” bir kampanya olmadığını da şöyle anlattı:
“Şunu baştan açık açık yazayım: Nur Cemaat(ler)i aleyhine bir kampanya olmamıştır ve olması da mümkün değildir. Çünkü yediden yetmişe herkes bilir ki, Said Nursi’nin ‘Hakaik-i imaniye’ davasını omuzlarında taşıyanlar -onu hangi tavizler neticesinde ve ne şekilde kurumsallaştırmış olurlarsa olsunlar- kendileriyle aynı meşrepten olmayan Müslümanların dualarına, saygılarına ve desteklerine muhataptırlar.”
Lekesiz sorunun Zaman gazetesinin bazı yayınları olduğunun altını çizip onları da madde madde sıraladı.
İşte Lekesiz’in yazısından satırbaşları:
(…)
SORUN ZAMAN’IN MÜSLÜMANLARI ÖTEKİLEŞTİRME ÇABALARI
Sorun Zaman’ın, MİT kalkışmasıyla ve İslamcılık tartışmalarında cemaat dışındaki Müslümanları ötekileştirme çabalarıyla başladığı, Haziran’dan itibarense çelişkiler yumağı haline geldiği ‘sanılan’ yayın politikası ilgilidir.
Ana hatlarıyla şunlar ileri sürülmektedir:
-Taksim eşkıyası sokağa döküldüğünde ilk destek Şahin Alpay’dan gelmiş, ‘sandık her şey değildir’ şeklindeki darbe sloganına entelektüel bir zemin hazırlama telaşına düşmüştür. Zaman’ın kimi köşe yazarları da Alpay’ı yalnız bırakmamış, eşkıya kalkışmasına açık selam göndermeseler de tebessümlerini esirgemeyen yazılarıyla destek vermişlerdir.
-Ardından Mısır’daki darbe gerçekleşmiş; yine Zaman’ın kimi yazarları, Sisi’yi kahraman ilan etmeseler de ona karşı İhvan’ı susmamakla, pısmamakla, Sisi’nin ayaklarına kapanıp ricacı olmamakla suçlamaya başlamışlardır.
-Sonra İngilizce Zaman’da Başbakan’ı bilmem kaç derste devirme tekniklerini içeren bir yazı çıka gelmiştir.
-Son olarak gazetenin bir dış muhabiri de el-Vatan’a verdiği söyleşide Taksim eşkıyasıyla hemen hemen aynı dili kullanarak dalya yapmıştır.
Zaman’da üst üste gelen bu olumsuzluklara karşı gençler sosyal medyada ?#ZamanKendineGel şeklinde bir itirazda bulundular ve bu büyük bir destek gördü. İşte buradan itibaren yazımın girişinde belittiğim koro faaliyeti başladı.
BİR YETKİLİ ÇIKIP DA KUSURA BAKMASIN DESEYDİ
Bu tablodan sonra umuldu ki bir yetkili çıkıp, ya ‘Sizin ileri sürdüğünüz olumsuzluklar bize göre özgür medya olmanın şartıdır; bundan sonra da benzeri olaylardaki tutumumuz aynıyla sürecektir’ diyerek Zaman’ın mevcut politikasına sahip çıksın ya da ‘biz olayları farklı bir boyutuyla yöneterek farklı bir kamuoyu oluşturmaya çalıştık ancak bu niyete çok kapıldığımız için kendimizi doğru yönetmeyi unuttuk, Müslüman çoğunlukla ters düştük; olur böyle şeyler, kusura bakmayın’ diyebilsin.
İkisi de olmadı, bunların yerine sanaldan da sanal bir muhalefet merkezi belirlenip, önce nifakın mahzurlarından bahseden sonra ‘düreriz hepinizin defterini’ demeye varan yazılar yazıldı.
KAMUOYUNDA CİDDİ RAHATSIZLIK VAR
Zaman’daki hem çimdikleyen hem de kolonya döken yazılar nedeniyle kamuoyunda ciddi bir rahatsızlığın oluştuğu aşikardır; bu rahatsızlık kendini bilmeyen, genç olduğunu sanan, cemaati sevmeyen, karalisteye alınma tehdidiyle susturulabilen birkaç AK Parti taraftarından ibaret olmayabilir.
(…)