Yeni Şafak yazarı Salih Tuna bugünkü yazısında da ATV’nin Kertenkele dizisi üzerinden Diyanet’i eleştirmeye devam etti.
“Hadi verin fermanınızı: ‘Salih Tuna camilerimize giremez, deyin’ hadi. Bizi, Erdem Bayazıt’ın ‘Yeryüzü bana mescid kılındı / Ant verdim toprak şahit tutuldu’ mısraları büyüttü. Hakikati haykırmaktan vazgeçersem namerdim.” diyen Tuna’nın yazısı şöyle:
KERTENKELE’NİN OKUDUĞU PEYGAMBER KISSASI
Yardımsever bir doktor olan kız kardeşinin, yoksul çocukları sevindirmek için bir yığın oyuncak satın almış cadde boyu yürürken, münasebetsiz bir motosiklet sürücüsü yüzünden, elindeki oyuncaklar yere saçılmıştır.
Adam, kız kardeşine yardıma koşar. Yardımına koştuğu kişinin yıllar yılı aradığı kız kardeşi olduğundan habersizdir.
Çok küçük yaşlarda ayrıldıkları için birbirlerini tanıyamamışlardır.
İkisi de bir ayıcığı eş zamanlı tutup çekiştirirken, birbirinden habersiz çocukluklarına dalıp giderler. (Benzer bir ayıcığı aynı şekilde çekiştirdikleri çocukluklarına.)
Sonra adam camiye gider; zira ‘sahte imamdır.’
Victor Hugo’nun ‘Sefiller’indeki Jean Valjean’na nasıl ki bir rahip yardım etmişse, bizimkine de gerçek bir imam hastanede yardım etmiştir.
Evet, son günlerde tartışılan ve sezon ortasında yayına girmesine rağmen daha 3. Bölümde ‘rating’ sıralamasında birinciliğe yükselen ‘Kertenkele’ adlı diziden bahsediyorum.
Cami cemaatinin vaaz vermesi için ısrar ettiği Kertenkele’nin anlatabileceği hiçbir şey yoktur. Aklına (kendisine yardım eden gerçek imamdan) yadigar defter gelir.
Açar defteri, bahtına, ‘Peygamberimiz ve yetim çocuk’ kıssası düşer.
Okumaya başlar: ‘Medine’de bir bayram sabahı… Sevgili peygamberimiz sokakta oynayan çocukları gördü… Bir çocuk da vardı ki, diğer çocuklardan ayrı bir yerde duruyor ve ağlıyordu. Sevgili peygamberimiz, ‘Çocuğum, seni böyle ağlatan nedir’ diye sordu. Çocuk, ‘Arkadaşlarımın hepsinin annesi ve babası var ama benim yok’ dedi ağlayarak…’
İŞTE BU KISSAYI DİYANET’İN CAMİİNDE ANLATAMADI
Kertenkele okurken aklına kendi çocukluğu, yani yetim ve öksüzlüğü, yani kimsesizliği gelir. Gözyaşlarını içine akıta akıta devam eder okumaya: ‘Bunun üzerine sevgili peygamberimiz çocuğun başını okşayarak, ‘Çocuğum’ dedi; ‘ister misin baban ben, annen Aişe, Fatıma ablan, Ali de amcan olsun.’ Çocuk, yetimler yetimi sevgili peygamberimizin gözlerine sevinçle bakarak, ‘Sizi şimdi tanıyabildim ey Allah’ın Rasulü. Nasıl istemem!..’ dedi. Peygamberimizin vefatına kadar yanından ayırmadığı bu çocuk bir gün sokakta şen şakrak oynarken, arkadaşları, ‘Sen daha önce hep mutsuzdun, ağlayıp duruyordun, şimdi ne oldu da böylesin?’ diye sorarlar. Çocuk, ‘daha önce yetim ve öksüzdüm; şimdi peygamberimiz babam, Aişe annem oldu. Ali de amcam.’ cevabını verir. Bütün çocuklar imrenerek, keşke biz de senin gibi olsaydık dediler…’
Kertenkele işte bu ‘Peygamberimiz ve yetim çocuk’ kıssasını Diyanet’in camiinde anlatamadı.
DİYANET FERMAN VERDİ DUMANLI’NIN ZAMAN’I O SEVİNÇ MANŞETİNİ ATTI
Çünkü Diyanet ferman vermiş, ‘Dumanlı’nın Zaman’ına da o sevinç manşetini atmak kalmıştı: ‘Diyanet, Kertenkele’yi camiden çıkardı.’
Halbuki, Kertenkele, umutsuzluğa düşüp, ‘Allah bütün kapıları yüzüme kapatıyor’ dediğinde, hastanedeki gerçek imam şöyle demişti: ‘Hayır kardeşim, Allah hiçbir kulunun yüzüne kapı kapatmaz. Bütün kapıları ardına kadar açıktır onun. Sonsuz rahmet sahibidir. İnsanların sayısı kadar Allah’a ulaşmanın yolları vardır. Asla umutsuz olma…’
Evet, sonsuz rahmet sahibi yüce Allah kullarına kapıları kapatmaz ama Allah’ın evi olan camileri kendi evi sanan Diyanet, mezkur sahnedeki ‘Peygamberimiz ve yetim çocuk’ kıssasının anlatılmasına bile nihayetinde müsaade etmedi.
‘Diyânet’in rahatsızlığını anlamak zor’ demişti dünkü yazısında Hilal Kaplan, ‘Bugüne kadar ensesti hoş göstermek dahil her tür ahlâksızlığın döndüğü diziler için ağzını açmayan bir kurumun, paralel gaza gelerek Kertenkele’yi hedef alması oldukça yersiz ve haksız..’
DİYANET’İN GARABETİNİ ANCAK CHP’NİN MÜFTÜSÜ ANLAYABİLİR
Gerçekten de Diyanet’in tepkisin anlamak çok zor; bu garabeti ancak ve ancak Kertenkele dizisine yasak getirilmesini isteyen ‘CHP’nin müftüsü’ anlayabilir.
‘Kertenkele’ hakkında ‘Harika mesajlar veriyor. İbretlik hikâyeler aktarıyor.’ diyen Ahmet Kekeç de Star’daki köşesinde şöyle sormuştu: ‘Diyanet teşkilatı niçin rahatsız bu diziden? İmamlar nerede, nasıl, hangi enstrümanlarla kötü gösterilmiş? Dine mugayir ne var? Dahası, kim ya da kimler rencide edilmiş? Ortada dine mugayir o kadar örnek varken kılını kıpırdatmayan Diyanet teşkilatı, neden düzgün mesajlar veren (alt tarafı) bir diziyi takıntı haline getirir? Rakip kanalın izlenme oranları düştüğü için mi? Hadi paralel mecraları ve CHP müftüsü İhsan Özkes’i anladık. Diyanetin karın ağrısı nedir?..’
CHP’nin müftüsü RTÜK’ten yasak istediği Meclis’teki mahut açıklamasında ‘Peygamber mesleği ‘imam’ rolündeki…’ demişti.
Peygamberimizin (s.a.v) çobanlığından Hz. Süleyman’ın krallığına, Hz. Şid’in dokumacılığından Hz. Davud’un demirciliğine kadar birçok peygamber mesleği duydum; imamlığı meslek olarak yapan peygamber ifadesini ilk kez duyuyorum.
E TABİ İMAMLIĞI MESLEK OLARAK GÖRÜRSENİZ ALLAH’IN EVİNİ DE KENDİ EVİNİZ VEHMEDERSİNİZ
E tabi, imamlığı meslek olarak görürseniz, Allah’ın evini de kendi eviniz vehmedersiniz.
O halde bir ferman da benim için vereceksiniz. Öyle ya kaç yazıdır eleştiriyor, vebal altındasınız diyorum.
Hadi verin fermanınızı: ‘Salih Tuna camilerimize giremez, deyin’ hadi.
Bizi, Erdem Bayazıt’ın ‘Yeryüzü bana mescid kılındı / Ant verdim toprak şahit tutuldu’ mısraları büyüttü.
Hakikati haykırmaktan vazgeçersem namerdim.
Salih tuna nin bu ofkesi ve kini bizi dusunduruyor, keskin sirke kupune zarar aga, daha ulkenin basindan def edilmedi koru korune bir seylere biat edenler ve onlarin guttukleri gizli hedefin basimiza actiklari, nedirki bu kertenkele inat ve hirsi, dogrusu gercekden derin suphelere ve endiselere dusuyoruz, ozelliklede ekranlardan yok mutedeyyinkesim boyledir, izlemeden, doldurusa gelir hakaret ve saydirmalari, ardinda yatan sebep nedir, bunu yazmak icin biat etmekmi gerekiyor!!! orada inancli cami cemat ve genclerinin abdo gibi lanse edilmeleri, dinden bihaber,kalbinde zerre kadar sevgi sizdirmayan bir saskini anlamayacak baslarina hoca dikecek kadar avalo tebasi,islam ahlaki beyler
Hakikaten, bir tv dizisini bu kadar haber yapılmasının ardındaki sır nedir?Zamanında (bizi uyuttukları zamanlar) “aktifhaber” takip ederdim,bazı olayların ve kişilerin öyle üstüne giderlerdi ki şaşırıp kalırdım ama sonra dümenlerini anladık. Medyagündem bazen çok dikkat çeken işler yapıyor, yeni akit gibi içinizde inşallah gizli paraleller yoktur.