MEDYAGÜNDEM- Net ifade edelim: Ergenekon beceremedi, bu kez Nakkaştepe-Bağcılar-Okyanus ötesi devrede… İktidarı ykmayı kafaya koyan bu “yeni ittifak”, “sivil darbe” için kolları sıvadı. Gezi Parkı’ndaki birkaç ağaç üzerinden nasıl, tam da barış havasındaki, çözümün arefesindeki Türkiye’yi kaosa sürüklemek, yeniden kanın aktığı, terörün hakim olduğu, eski karanlık günlere döndürmek için müthiş bir provokasyon yürütülüyor.
Çocuklar bile sokaklara döküldü…
Bu kez toplumu terörize edip, sokaklara taşıyan provokatif iradeye bakıldığında, arkasında “sermaye-medya-siyaset-sivil toplum” dörtgeninin devrede olduğunu görüyoruz.
Gözünü öylesine karartmış bir irade ki, sermaye üzerinden reklam dünyasını tehdit ediyor, reklamlarla medyaya şantaj yapılıyor.
Olaylar ilk çıktığında Aydın Doğan medyasının bu işteki kirli rolünü şu analizle deşifre etmiştik:
Aydın Doğan’a bağlı “medya kuvvetleri”, muhabiriyle, yazarıyla, yöneticisiyle “kalem kılıç” kuşanmış, büyük bir provokasyonun sürükleyicisi durumunda.
Provokasyonun sermaye boyutunda ise Nakkaştepe görünüyor.
Sivil toplum boyutuna gelince…
Bazı cemaat yazarlarının Gezi Parkı provokasyonuna benzinle giden performansları, cemaat gazetesinin yayınları camianın da bu provokasyondan hiç de rahatsız olmadıklarını gösteriyor. Aksine “Oh olsun” şeklindeki, “”Bizi dinlemedin bunu hak ettin” yollu sosyal medyadaki mesajlar, son derece düşündürücü.
Oysa Ergenekon sürecindeki hassasiyetlerini iyi bildiğimiz camianın, bu tür toplumu provoke eden eylemlere karşı ne kadar duyarlı yaklaştıklarını iyi biliyoruz. Ama bu kez gösterilen kayıtsızlık, provokasyonu görmezden gelme, aksine yangına körükle gitme ve hatta destek not edilmeli…
Hatta Gezi Parkı provokasyonu üzerinden “bize dokunan yanar” şeklinde mesajlarla “malum hesaplarını” görmeye başladılar.
İşin ilginç yanı Koç grubu bu sene ilk kez cemaatin Türkçe Olimpiyatları’na sponsor oldu. İlk kez Koç grubu cemaat ile beraber fotoğraf karesine girdi.
Başbakan Erdoğan’ı devirmek için kolları sıvayan ittifakın Türkiye’yi nasıl bir karanlığa gömmeyi göze aldıkları iyi analiz edilmeli.
Siyaset boyutunda CHP’nin bu işteki rolü de iyi sorgulanmalı.
CHP büyük provakasyonun siyasi taşeronu durumunda.
Ama “sivil darbe” peşindeki kitleyi böylesine kışkırtan ana merkezin medya olması, medyanın 28 Şubat’taki demokrasi katliamından daha büyük bir günaha imza attığının adıdır…
28 Şubat’tan hesap vermeyen Doğan medyasının böylesine yeni bir darbeye soyunmuş olması iyi düşünülmeli…
Türkiye Nakkaştepe-Bağcılar-Okyanus ötesi üzerinden karanlığa gömülüyor…
Bunun bedelini bu millet elbet ödetecek.
Zaman sessiz çoğunluk için sabır zamanı…
medyagundem.com