AK Partili Şamil Tayyar, paralel yapının elde ettiği dinleme bilgilerini Mossad ve CIA ile paylaştığını ileri sürdü. Tayyar ayrıca, paralel yapı tarafından hukuksuz olarak dinlenen Aydın Doğan’ın bu durumla ilgili suç duyurusunda bulunmamasını, bulaştığı karışık işlerin ortaya çıkmasını engellemek amacıyla olduğunu iddia etti.
Yasadışı dinlenen Aydın Doğan paralel çeteden neden şikayetçi olmadı?
Tıpkı Ergenekon süreci gibi. Paralel yapı da operasyondan hemen sonra algı operasyonu yapıp soruşturmayı karalamaya çalıştı. Fakat Ergenekon sürecindeki hatalar Paralel dava sürecinde yaşanmadı. Çok daha başarılı ve dikkatli şekilde hukuk kuralları işletildi. Fakat Türkiye çok ciddi bir darbe sürecinden geçti. Hatta bu darbe klasik askeri darbelerden daha beter ve tehlikeli olacaktı eğer başarı olsalardı. Sivi görünümlü kişilerin vesayeti altında tam bir polis devletine dönüştürülecekti ülke. Zaten milyonlarca insan dinlendi, kayıtlar tutuldu, fişlemeler yapıldı. Darbe gerçekleşmiş olsaydı Gestapo polisi edasıyla ülke yönetilecekti.
Paralel çeteye en sert eleştirileri yapan AK Parti Gaziantep milletvekili, Gazeteci-Yazar Şamil Tayyar Sabah gazetesine çarpıcı açıklamalarda bulundu. Tayyar elde edilen bütün gizli bilgilerin CIA ve Mossad ile paylaşıldığını söylüyor.
30 Mart seçimleri öncesinde çok tartışıldı ilk olarak 22 Temmuz’da paralel yapıya operasyon yapıldı. Bunun sonucunda tutuklamalar oldu. Toplumdan nasıl tepki aldınız?
Türkiye tarihinde Ergenekon ve Balyoz süreçlerini yaşadı. Sabahın erken saatlerinde, gece yarısı elleri kelepçeli çok sayıda soruşturma süreçleri yaşandı ve o süreçte en çok öne çıkan isimlerde yine bugün yargı önüne çıkarılan ve cemaat mensubu olduğu iddia edilen emniyet görevlileriydi. Geçmişle mukayese ettiğimizde daha özenli bir soruşturmanın yürütüldüğünü düşünüyorum. Bundan dolayı da 17 Aralık’tan bugüne kadar da işin gecikmesinin bir sebebi de budur diye düşünüyorum.
Operasyonların daha önce yapılmayışı tartışılmıştı
Evet hatta zaman zaman eleştirilerde oldu. ”Niye gizliyorsunuz, madem bu kadar iddianız var gereğini yapın” gibi ve bunun bir intikam davası değil bir hukuk davası olacağı ve hukuken delil oluşturacak tüm bilgi ve belgelerin toplanmaya çalışıldığı ifade ediliyordu. Zannediyorum ki soruşturmayı yürüten savcılarda şartlar olgunlaştıktan sonra böyle bir operasyon için talimat verdiler.
ZANLILAR PROFESYONELCE ALGI OPERASYONU YAPTILAR
Tartışma nereden çıktı?
Buradaki problem şu: Operasyonu yapanlarla şüpheliler arasında çok önemli bir farklılık var. Şüphelilerin düne kadar devletin en önemli kademelerinde görev yapan ve son teknolojik gelişmeleri yakından takip eden dünyada ve Türkiye’de ne olup bittiğini bilen bir kadroydu ve oldukça profesyonelleşmişlerdi. Yeni gelen kadro ise eski olmakla beraber önemli kısmı yıllarca sistemin dışında kaldığı için kendilerini çok fazla geliştirme fırsatı bulamadılar. Onun için bu şüpheliler önceki tecrübelerinden yararlanarak operasyonu yapan ekibe göre daha profesyonel oldukları için ilk andan itibaren algı operasyonu yapmaya başladılar.
ZANLI ELLERİNİN ARKADAN KELEPÇELENMESİNİ KENDİSİ İSTEDİ
Örneğin sahur vakti alındı, namaz kıldırmadılar, polisler iftardan önce karşımızda yemek yiyordu gibi algı operasyonu yaptılar. Bu iddiaların hiçbirisi doğru değildi. Arkadan elleri kelepçelenen emniyet görevlisi problem çıkardığı için ve bunun sonucunda kelepçelenmek istendiğinde o zaman arkadan kelepçeleyin diyen emniyet görevlisiydi. Nitekim bunların emniyette görüntü kayıtları var.
”UMREYE Mİ GİTTİKLERİNİ ZANNEDİYORLAR”
İftardan önce bazı polislerin zanlılar önünde yemek yediği iddia edildi
İftardan önce herhangi bir polisin bunların karşısında yemek yemesi asla söz konusu değildi. Tümden yalandı. Yine sahur vakti alındı denildi ama operasyona sahurdan önce 01.00 sularında başlandı. O saat olmasının sebebi ise bir gün önce cemaat yayın organlarının gizli operasyonu deşifre etmesidir. Onun dışında yine karton kutuların üzerinde namaz kılındı gibi iddialar gündeme getirildi herhalde bu arkadaşlar umreye falan gittiklerini düşünüyorlar. Çünkü sonuçta bunlar çok ağır suçlamalara muhatap ve sorgulaması yapılan şahıslar nezarethanedeler.
”PARALEL ÇETE DEVLETİN İÇİNDE HALA GÜÇLÜ”
Göz altına alınanların hepsinin cep telefonu vardı. Nezarethanede herkesle iletişim kurabildiler, birbirinin videosunu çektiler bu nasıl bir durum?
Evet sonra kendilerini çekip, kendileri yayınladılar. Orada beraber ziyafetler çekiyorlar, konuşuyorlar falan. Demek ki hala devlet içerisinde etkili ve güçlüler. Çünkü operasyon talimatını kim veriyor? Savcı veriyor. Savcının talimatını uygulayacak olan kim? Oradaki emniyet görevlileri. Demek ki bunları hala koruyan ve kollayan bir irade var. O görüntüler üzerine çok ileri bir şekilde soruşturma açılması gerekir. Buna müsemma gösterilmemesi gerekirdi. Garip bir durum. Nitekim operasyonun bir gün önceden sızdırılmasının da hala bu yapının etkisini ve gücünü gösteriyor.
HALK BUNLARIN NE KADAR ALEVERACI-DALEVERACI OLDUĞUNU BİLİYOR
Halk ne düşünüyor?
Ama şunu söyleyeyim bütün bu yaygaraya rağmen millet bunların ne kadar alevereci dalevereci olduklarını bildikleri için bu numaraları yemiyor. Sadece kendileri çalıp kendileri oynuyorlar ama toplumun ekseriyeti buna asla prim vermiyor. Onun için de şunu söyleyebilirim şuana kadar paralel yapıya yönelik olarak indirilmiş en ağır darbedir. En can alıcı darbedir. Çünkü bu çetenin merkezinde odağında emniyet mensupları ve yargı mensupları yer alıyordu. Başka ayakları da var tabii (..) dı medyaydı vs. ama odağında iki tane unsur vardı biri emniyet diğeri yargı bu operasyonun emniyet mensuplarıyla da sınırlı kalmaması gerekiyor.
Bundan sonra süreç nasıl işleyecek?
Şikayetler ve ihbarlar üzerine bildiğim kadarıyla bütün illerden bu usulsüz dinlemeler, teknik takipler ve elde edilen veriler casusluk amacıyla ya da şantaj tehdit amacıyla kullanıldığına dair çok önemli iddialar var ve bu iddialar üzerine başlatılmış idari soruşturmalar var. Ülke müfettişleri, polis müfettişleri çalışıyor bunların yakın zamanda biteceğini tahmin ediyorum. Bittikçe bunlar yargıya intikal edilecek ve İstanbul’daki gibi lokal soruşturmalar açılır.
İLLERDE OPERASYONLAR KAÇINILMAZ OLARAK YAPILACAKTIR
Lokal davalar ”Ergenekon Davası” gibi birleştirilir mi?
Bu soruşturmalar sonucunda bu dosyaların tamamı ana davada birleştirilir mi onu bilemiyorum. Ergenekon dosyası biliyorsunuz 21 ayrı iddianamenin birleştirilmesiyle oluştu. Böyle bir süreç izlenir mi onu bilemiyorum ama yani çok sayıda ilden benzer operasyonların olması kaçınılmaz gibi gözüküyor. Adana, Mersin, Gaziantep, Ankara gibi bir çok ilde benzer soruşturmalar olursa hiç kimseye sürpriz olmasın çünkü burlara çok önemli soruşturmalar var ve devam ediyor.
CEMAATİN TABANI ÇETEYE KARŞI TAVIR ALARAK ÖZGÜRLEŞEBİLİR
Cemaatin bildiğimiz sıradan bir tabanı vardı. Bir de bu operasyonları yapan casusluk suçlamasıyla karşı karşıya kalan bir kesim var, paralel yapı denen bir örgüt var. Cemaatle bunların arasında mesafe olmaya başladı mı sizce?
Tam olarak olduğunu düşünmüyorum. Bu çete uluslararası istihbarat örgütleriyle bağlantılı. CIA, Mossad ve küresel sermayeyle bağlantılı. Bunlar cemaatin içerisine odaklanarak zaman içinde bütün bünyeyi etki altına almaya başladılar. Cemaat ise bu tehlikeyi fark ederek, görerek çeteyi dışlayabilecek, onlardan uzaklaşabilecek güçlü bir iradeyi ortaya koyamadı. Bu ayrışmanın yavaş yavaş başladığını ama arzu edilen bir noktaya gelmediğini görüyoruz.
CEMAAT TABANI % 50 ORANINDA AYRIŞTI
Eğer bu ayrışma başlarsa cemaat de kendini özgürleştirir. Ancak bugün cemaat adına söz söyleyen ne kadar önemli isim var ise, ya da onlar sözcülüğünü yapan ne kadar yayın organı var ise, bu çeteye sonuna kadar destek veriyor. Demek ki arzu edilen noktada değil. Ancak zamanını ve parasını emeğini bu hizmete adadığını düşünenler yavaş yavaş kendilerini çekmeye başladılar. Bunların bir kısmı bize 30 Mart’ta bize oy vermişti. İnşallah bu kesimin 10 Ağustos’ta da ciddi bir şekilde oy vereceklerini düşünüyorum.%50 civarında tabanında bir ayrışma olduğunu kaba taslak söyleyebiliriz.
DİNLEMELERLE ELDE EDİLEN BİLGİLER CIA VE MOSSAD’A SERVİS EDİLDİ
Burada bir casusluk davası var bir paralel örgüt var. Bu sebeple casusluk davasından dolayı da tutuklamalar oldu. Peki usulsüz milyona yakın insan dinlendi. Elde edilen veriler hangi ülkelere ya da hangi istihbarat örgütlerine verildi?
Bununla ilgili çok farklı iddia var ama ağırlıklı olarak CIA ve Mossad’ın adı geçiyor. Ancak bu istihbarat ilişkileri kirli ilişkilerdi. Zaman zaman kendi aralarında paslaşırlardı. Yani İngilizlerle de Almanlarla da İranla da Ruslarla da çünkü bu bölgede etkili güçlü istihbarat birimleri var. Bunlarla zaman zaman görev esnasında çakışabilirler, çatışabilirler. Kavgayı derinleştirmemek için paslaşabilirler. Çok sayıda yabancı ülkenin istihbarat örgütünden söz etmek mümkün ama öne çıkan CIA ve Mossad gibi görünüyor.
Yargıda paralel örgüt üyeleri varsa bunlara yönelik bir operasyon yapılabilir mi?
Eğer soruşturmayı yürüten savcıların elinde bu manada güçlü bilgiler varsa kaçınılmaz diye düşünüyorum. Fakat şöyle bir kaygım var. Biz bunu Ergenekon sürecinde de yaşadık. Maalesef bir mesleki taassup oluyor. Birbirlerini sevmeseler, birbirlerine düşman olsalar bile koruyabiliyorlar çünkü sonuçta o da bir yargı mensubu diğeri de yargı mensubu. Yine hatırlayın Ergenekon’da Genel Kurmay Başkanını ceza evine aldılar ama içeriye alınan hakim, savcı olmadı. Peki Ergenekon gibi büyük bir örgütün yargı içinde mensubu olmadığını düşünebilir misiniz? Yani yargıdan bağımsız bir çetenin Türkiye’de var olduğunu söyleyebilir misiniz? Asla mümkün değil. Ama yargı önüne çıkarılmadı. Burada da soruşturmayı yürüten savcılar ve kararı verecek olan hakimler diğer yargı mensubu bir mesleki taassupla Ergenekon sürecinde olduğu gibi hareket ederlerse operasyonun yönü yargıya kaymayabilir. Böyle bir kaygımı da buradan paylaşmak isterim. Ama olması gerekir mi? Evet olnası gerekir. Çünkü bu çetenin odağında Emniyet mensuplarıyla yargı mensupları var.
YASA DIŞI DİNLEMELERİ TEDİT VE ŞANTAJ OLARAK KULLANDILAR
İlginç bir iddia ortaya çıktı. Ünlü işadamları yasadışı işlemlerle dinlenmişler. Bunlardan bir tanesi Aydın Doğan, Leyla Alaton.. Peki bunların şuana kadar çıkıp mahkemeye gitmesi, suç duyurusunda bulunmamalarını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Karışık işlere bulaşırsanız eğer mahkeme sonrası haklı çıksanız bile o karışık işlerinizin deşifre olmasını istemeyebilirsiniz. Zannediyorum ki bunların kamuoyunda tartışılmasını çok doğru bulmuyorlar. Zaten cemaati güçlü ve etkili kılan neydi? Onları dinleyerek elde ettikleri özel bilgileri tehdit ve şantaj aracı olarak kullanabilmeleriydi. Zannediyorum ki o eski tehdit ve şantaj unsuru olan dosyaların açılmasını istemiyorlar.
22 TEMMUZ OPERASYONU ÇETENİN İNİNE GİRDİ
Peki, bundan sonra paralel devlet yapılanmasıyla ilgili mücadele başladığına göre, en önemli darbeyi aldı dediniz şuanda köşeye sıkışmış olan örgüt çok sert bir cevap verebilir mi ya da buna yönelik bir çalışması olduğunu düşünüyor musunuz, bilginiz var mı?
Sayın Başbakanımızın “inlerine gireceğiz” ifadesinin aslında tam vücut bulduğu bir operasyon. Gerçekten bu operasyonla inlerine girildi. Bu beyin takımına çok ciddi bir müdahale yapılmış oldu. Bunların eylem kabiliyetleri eskisi gibi değil çok ciddi yara aldılar. Ancak bunun kalıcı olabilmesi için bu operasyonun sonuca ulaşması lazım. Onun içinde yargı ayağı önemli ancak yargıda çok ciddi bir destek görüyorlar. O engelde Ekim’de yapılacak HSYK seçimlerinden sonra aşılabilirse, ben artık bu mücadelede emin adımlarla ve hızlı bir yolculuğun başlayacağını söyleyebilirim. Aksi halde yargıdaki çete yandaşlarıyla bu süreç akamete uğratılmak istenebilir. O yüzden burada siyasi iktidarın, bizlerin çok kararlı bir duruş sergilemesi gerekir. (sabah.com.tr)