Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in Taraf Gazetesi ve Yeni Şafak Gazetesi’ne açtığı iki ayrı davada Perinçek’e tazminat ödenmesine hükmeden yerel mahkeme kararlarını bozdu.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in Taraf Gazetesi ve Yeni Şafak Gazetesi’ne açtığı iki ayrı davada Perinçek’e tazminat ödenmesine hükmeden yerel mahkeme kararlarını ”Basın özgürlüğünü kamu yararı doğrultusunda kişilik değerlerinin üzerinde tutarak” bozdu.
Yeni Şafak Gazetesi’nde Tamer Korkmaz tarafından 22 Haziran 2009’da ”Neyin işareti” başlığıyla kaleme alınan yazıda, ”Ergenekon arşivcisi Tuncay Güney’in 8 yıl önce polisteki sorgusunda Doğu Perinçek için söylediklerini hatırlayalım” denilerek, Güney’in ”Doğu Perinçek aslında ABD ile savaşan biri değil, NATO’nun adamı olduğuna inanıyorum. Türkiye’deki askerlerin içindeki Amerikancı kesimle birlikte olduğunu düşünüyorum” ifadelerine yer verildi.
Yazının devamında, ”Günümüzün Ergenekon tutuklusu Doğu Perinçek’in bir ‘dezenformasyon misyoneri’ olduğunu, yıllanmış ‘ABD-NATO’ karşıtı söyleminin kamuflaj amacını taşıdığını anlattım. İşçi Partisi Genel merkezinde asılı pankartta ‘Ergenekon yalanı, Amerikan Planı’ diye yazıyor. Perinçek grubunun, kamuoyunu ‘ters köşeye’ yatırmak için ürettiği bir illüzyon numarasıdır bu slogan” biçimindeki anlatımlar yer aldı.
Doğu Perinçek, yazıda aşağılandığı, küçük düşürüldüğü ve yazının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu iddiasıyla İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tazminat davası açtı.
Yerel Mahkeme, Perinçek hakkında bir başkasının ifadesine atfen dahi olsa, ”NATO’nun adamı, dezenformasyon misyoneri, askerlerin içindeki amerikancı kesimle birlikte olan ve kamuflaj amacı ile ABD-NATO karşıtı söylemde bulunan” biçiminde nitelemeler yapılmasının davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğuna hükmederek, Yeni Şafak Gazetesi’ni 4 bin lira tazminat ödemeye mahkum etti.
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi yerel mahkemenin kararını oy birliğiyle bozdu.
-”Basının ayrı bir konumu bulunmaktadır”-
Daire kararında, basın özgürlüğünün anayasayla güvence altına alındığı anımsatılarak, bu güvencenin, toplumun, sağlıklı, mutlu ve güvenli yaşayabilmesini amaçladığı ifade edildi. Bunun da halkın toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olmasıyla mümkün hale geldiği belirtilen kararda, ”Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır” değerlendirmesinde bulunuldu.
Bu kapsamda, bu tür davaların çözümünde ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerektiğine işaret edildi.
Kararda, basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olayın hukuka aykırılık oluşturmayabileceği vurgulandı.
Buna karşın özel yasalarla güvence altına alınan kişilik haklarına saldırıda bulunulmamasının da yasal ve hukuki bir zorunluluk olduğunun altı çizilen kararda, şunlar kaydedildi:
”Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda, hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Dava konusu haberde kullanılan başlık, haberin içeriği ile birlikte bir bütün olarak değerlendirildiğinde, özle biçim arasındaki dengenin korunduğu, yargılamanın dayanağı olan belgelere dayanılarak yayımlanan haberin görünür bir gerçekliğe uygun olduğu, hukuka aykırılık unsurunun gerçekleşmediği gibi kamu yararı bulunduğu ve güncel bir haber niteliği taşıdığından davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı sonucuna varılmaktadır.”
-Taraf gazetesi kararı-
Perinçek, Taraf gazetesine de 11 Kasım 2009 tarihinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/2009 esas sayılı dosyasındaki bazı belgelere atıfta bulunularak, ”Perinçek, bana para teklif etti” başlığıyla yayımlanan haberde ”öte yandan Yıldırım, ceza evinde tutuklu sanık Doğu Perinçek’in kendisine ifadelerini geri çekmesi için para teklifinde bulunduğunu iddia etti” şeklindeki ifadeler nedeniyle tazminat davası açtı.
İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi, Taraf gazetesini tazminata mahkum etti.
Temyiz üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını oy birliğiyle bozdu.
Daire kararında, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 10 Kasım 2009 tarihli duruşma tutanağı incelendiğinde, sanık Osman Yıldırım’ın ifadesinde, ”içeride bana diyor, ifadeni geri çek, gizli tanık olma diyor. Sana yardımcı oluruz diyor…” şeklinde ifadelerin yer aldığı belirtildi.
Kararda, haber içeriği ve veriliş şekline göre güncel, görünür ve gerçeğe uygun, öz ve biçimi birbirine uygun ve içeriğinde davacının kişilik haklarına saldırı oluşturabilecek bir ibare taşımadığına hükmedildi. (AA)