FETÖ’nün darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargahı’ndaki eylemlere ilişkin davada savunma yapan eski Üsteğmen Güngör, darbe girişimi sonrasında 17 Temmuz Pazar sabahına kadar kendisini odasına kilitlediğini anlattı.
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili, sözde “Yurtta Sulh Konseyi” üyelerinin de aralarında yer aldığı 221 sanık hakkında açılan davada savunma yapan Genelkurmay Personel Başkanlığında görevli eski Üsteğmen Abdullah Şevki Güngör’ün, darbe girişimi sonrasında teslim olmak yerine 17 Temmuz Pazar sabahına kadar kendisini odasına kilitlediği ortaya çıktı.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve tarafların avukatları katıldı.
15 Temmuz günü silahı yanında olmadan normal mesaisine başladığını, o gün bir ay önce yazılmış şube içi nöbetinin bulunduğunu ifade eden Güngör, saat 12.00 civarlarında saat 20.00’de YAŞ provası yapılacağının söylendiğini savundu.
Güngör, Daire Başkanı Mehmet Partigöç’ün makamına evrak imzalatmak için çıktığında, Partigöç’ün, “Akşam 8.00’de prova var katılacak mısınız?” dediğini, kendisinin de katılacağını söylediğini aktardı.
Üsteğmen Güngör 3 numaralı nöbet kulübesine silah ve mühimmat taşırken
’17 Temmuz’a kadar odasında kalmış’
Sanık Güngör, darbe olduğunu anladıktan sonra Karargah’ta durmaması gerektiğini değerlendirdiğini ve tekrar kaçmaya çalıştığını ancak başaramadığını savunarak, sonunda kendisini odasına kilitlediğini, 17 Temmuz Pazar gününe kadar da burada kaldığını anlattı.
Terör örgütü FETÖ üyesi olmadığını, ByLock kullanmadığını ileri süren Güngör, Ankara Büyükşehir Belediyesinde çalışan eşinin ihraç edildiğini aktararak, tahliyesini ve beraatini istedi.
‘Yerdeki tabancayı kimse basmasın diye almış’
Daha sonra Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, Şevki Güngör’ün avukat huzurunda verdiği savcılık ifadesini okudu. Güngör, ifadesini ve kendisine gösterilen fotoğrafları kabul etti.
Silahlı bir fotoğrafı bulunduğunu belirten Güngör, “Nöbet kulübesinde yerde duruyordu, kimse basmasın diye elimde duruyor.” dedi.
Üsteğmen Abdullah Şevki Güngör, Genelkurmay Karargahı kulübeler kısmında elinde silahla görülüyor
Bir albay ya da yarbay rütbesindeki komutanın Subay Temel Askerlik ve Subaylık Anlayışı Kazandırma (SUTASAK) öğrencilerinin nöbet tutması için saat 05.20 civarında 4-5 silah istediğini anlatan Güngör, bunun üzerine orada tanıştığı Kadir Bozan ile üçer silah alarak getirdiklerini, bir fotoğrafta da bu silahların göründüğünü söyledi. Güngör, silahların şarjörleri olmadığı için mühimmat sandığı da taşıdıklarını aktardı.
Üsteğmen Güngör (2) Üsteğmen Kadir Bozan (1) ve Yüzbaşı Muharrem Erdinç (3) ile mühimmat sandığı taşırken
Sorular
Mahkeme Başkanı Dik’in, “Darbe olduğunu 01.00’de anlamana rağmen niye emre itaat ettin?” sorusuna karşılık Güngör, olanları bir darbe değil, kargaşa olarak değerlendirdiğini, darbe olduğunu o saatte anlamadığını savundu.
Bunun üzerine Başkan Dik, “Sen hukukçusun, halkın üzerine ateş ediyor helikopter, bunu da görüyorsun.” dedi. Güngör ise “Bu işin farklı olduğunu, bizim kandırıldığımızı, hataya düşürüldüğümüzü belirtmek için söyledim. SEGBİS kayıtlarında ‘darbe’ demişim ama darbeyi sabah revirde televizyondan öğrendim.” savunmasını yaptı.
Üsteğmen Güngör (2) Üsteğmen Kadir Bozan (1) ile uzun namlulu silah taşırken
Duruşma savcısı Aytekin Cenikli ise “Saat 03.00’te çıkmak istediğinizi söylüyorsunuz, ‘Kafama silah dayadılar, çıkamadım’ diyorsunuz ama 06.00’da üstelik alt rütbede olan öğrencilere silah taşıyorsunuz, garip değil mi?” diye sordu. Güngör, tanımadığı albayın emriyle bunu yaptığını ileri sürdü.
Cenikli’nin icap nöbetinin olağanüstü durumlarda tutulduğunu belirterek, neden icap nöbetinde olduğunu sorduğu Güngör, komutanlar çıkana kadar icap nöbeti belirlediklerini ve liste halinde bu nöbeti tuttuklarını söyledi.
‘Suçsuzsan neden teslim olmadın?’
Savcı Cenikli’nin “Ayın 17’sine kadar kendinizi kilitliyorsunuz, bu normal bir davranış mı? Suçsuz olsanız hemen teslim olmanız gerekmez mi?” sorusu üzerine Güngör, “Darbeye katılmadığım için kendimi kilitledim.” dedi. Güngör, Cenikli’nin “Tam tersine suçlu psikolojisiyle yapmış olmayasınız.” sözlerine “Hayır efendim, bir gün beklememin sebebi korkmam.” karşılığını verdi.
Başkan Dik’in, “Kim silah almanızı istedi?” sorusu üzerine de Güngör, “Doğan Öztürk” yanıtını verdi.
Daha sonra söz alan Başbakanlık avukatı Süleyman Ayhan’ın, saat 21.16’da silah alırken, zimmet için belge imzalayıp imzalamadığını sorduğu Güngör, “Doğru diyorsunuz, zimmet olması lazım, kağıda imza atmamız lazım ama tatbikat deyince üstüne düşmedik.” ifadelerini kullandı.
Ayhan’ın, “(Darbenin içinde olsam beylik tabancamı götürürdüm) dediniz. saat 05.31’deki fotoğrafınızda elinizde kocaman 2 silah var. Bunlar varken sizin beylik tabancanıza ne gerek var?” sorusuna karşılık Güngör, “O saatte olay bitmiş, sabah olmuş.” dedi.
‘Dışarıda halk olduğunu bilmiyordum’
Dışarı çıkmak istediği fakat korktuğu için çıkamadığı yönündeki beyanı hatırlatılarak, kimden korktuğu sorulan Güngör, “Dışarıda halk olduğunu bilemiyorsunuz ki.” diye konuştu. Bunun üzerine Ayhan, “Ben bir şey sormuyorum başkanım, vazgeçtim.” ifadesini kullandı.