İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, ABD’de ünlü komedyen John Stewart’ın milyonlarca takipçisi bulunan The Daily Show şovuna katılarak komedyen John Oliver’in skecinde yer aldı. İhsanoğlu’nun İİT Genel Sekreteri olarak İslam dünyasının sesini duyurma görevini, Oliver’in genellikle Müslümanlarla alay eden hatta bir ara daha ileri giderek, Pakistan ve Afganistan’daki Müslümanlar olmak üzere binlerce masum insanı katleden insansız hava aracına selam verdiği ‘sıra dışı’ röportajına katılarak yerine getirmeyi tercih etmesi makamına gölge düşürdüğü yorumlarına neden oldu.
Programda özetle şu diyaloglar yaşandı:
Jon Stewart skeci takdim ediyor: John Oliver, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu’yla çimlerin nasıl biçildiğini öğrenmek için konuştu.
John Oliver’ın dış sesi: İslam dünyasında ve ötesindeki her devlet liderinde kulağı olan adam. Tüm Müslüman alemindeki hile ve dolapları öğrenmek büyük şans.
Oliver: Siz İslam ülkelerinin sesisiniz.
İhsanoğlu: Doğru, bu sözleşmemizin bana verdiği unvan.
Oliver: Bu ses kulağa nasıl geliyor? Şöyle mi? Aaaaaaa… Seni şimdi geberteceğim. Aileni de öldüreceğim. Çünkü bazen bize öyle diyormuşsunuz gibi geliyor.
İhsanoğlu: Sizin de nezaketle taklit ettiğiniz bu ses marjinal grupların sesidir. Ama kitlelerin, bir buçuk milyar insanın sesi, itidalin sesidir.
John Oliver’ın dış sesi: Bu Amerika’nın Müslüman dünyayla ilişkilerini düzeltmesi için hayatta insanın karşısına bir kez çıkacak bir olanaktı ve vahşi bir açık sözlülükle başlamaktan daha iyi yollar vardı.
Oliver: Amerika’nın ve İslam dünyasını sorunu şu: Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Tamam mı? Her şeyi denedik. Özel elçileri denedik, müdahaleyi denedik, savaşı denedik. Size para vermeyi denedik, para vermemeyi denedik. Ben sadece İslam dünyasının Amerika’dan ne istediğini anlamaya çalışıyorum.
İhsanoğlu: Teröristleri öldürmenin terör sorununa çözüm olduğunu düşünüyorsanız, sorun o zaman ortaya çıkıyor. Bir teröristi öldürdüğünüzde 10 terörist ortaya çıkıyor.
Lunapark’ta köstebek vurmaya benziyor!
Oliver: Bazen bu, lunaparklardaki delikten çıkan köstebeklere vurma oyununa benziyor. Birine vuruyorsun, sonra kafasını çıkaran diğerine. Irak’ta kafasını kaldırana vuruyorsun, sonra Afganistan’dakine, sonra Suriye’dekine. Sonra da Mali’dekine. Ama bir dakika. Mali nerede?
İhsanoğlu: Şunu söylemeliyim ki kapsamlı bir bakış açısına ve teröristlerle mücadelede yapılan yanlışların kısa tarihinde ortaya çıkan sorunlarla mücadele etmeye ihtiyacımız var. Masum sivilleri öldürerek bazı belirli hatalar yapıldı.
Oliver: Yani insanlar insansız hava aracı istemiyor mu?
İhsanoğlu: Ulusal çıkarlarınız için uğraşırken bir yandan da bazı hukuki ilkelere uymanız gerekir.
Oliver: Bu açık bir insan hakları ihlali ve kesinlikle durmalı. Yani insansız hava aracına hayır. Oliver: Şimdi, bu bir barış yastığı. Biri bunu eline aldığında bu güvenli bir alan ve birimiz diğerinin kültürü hakkında istediğini söyleyebilir. Ben başlıyorum. Bazen sizi sinir bozucu buluyoruz, çünkü uzun zaman önce olmuş olaylardan bizi suçluyorsunuz. Tamam, sıra sizde.
İhsanoğlu: Müslüman dünya bazen ABD’ye kızıyor, çünkü Müslüman dünyanın sorunlarını anlamıyor. Irak ve Afganistan’ı işgal eden bir ABD imajı var.
Oliver: Çok sinir bozucu olabiliyorsunuz… ve sizin de bizi dinlemeniz gerek. Çünkü bence bu pek sık olmuyor.
ABD, Filistin sorununu çözmeli
Oliver’ın dış sesi: Saatler süren hararetli tartışma sonrası sonunda ilerleme sağladık. Her şeyi bir anda çözebileceğimiz bir alan bulduk.
İhsanoğlu: Önemli bir nokta şu. Tüm Müslüman dünyası Filistin sorunun çözülmesi gerektiğini düşünüyor. Amerikan yönetiminin ilgi göstermesi gereken en hassas konu bu.
Oliver: Bu harika. Yani İslam dünyasıyla ilişki kurmak için tek yapmamız gereken Arap-İsrail sorununu çözmek.
İhsanoğlu: Bu önemli bir katkı olurdu.
Oliver’ın dış sesi: İşte başardık. Şimdi tarihi anlaşmamızı geleneksel bir şekilde mühürlememiz gerek.
Oliver: Hadi bakalım çak yapalım, şimdi de patlatalım. Ooooo… Teşekkürler. Belki böyle yapmasak daha iyi. Neyse…
İhsanoğlu: Benim için zevkti. (Yeni Şafak)