Anasayfa / GENEL / Ve yargı 25 Aralık’a “darbe” dedi, takipsizlik kararı verdi
25aralik

Ve yargı 25 Aralık’a “darbe” dedi, takipsizlik kararı verdi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Necmettin Bilal Erdoğan’ın da bulunduğu rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamındaki 96 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verdi.

Takipsizlik kararını veren İstanbul Cumhuriyet Savcıları İsmail Uçar, İrfan Fidan ve Fuzuli Aydoğan şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye Cumhuriyet Başbakanı’nın örgüt lideri olarak gösterilmesi ve ‘Dönemin Başbakanı’ ibaresi kullanmak suretiyle, fezleke düzenlenmesi, soruşturmayı hazırlayanların hukuki bir soruşturma görünümü altında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiklerini ortaya koymaktadır.”

Şüpheliler arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın çevresi ile Anadolu sermayesinin temsilcisi iş adamlarının bulunduğu ve hükümete karşı açık bir darbe girişimi olarak nitelendirilen 25 Aralık soruşturmasını yürüten polisler hakkında başlatılan soruşturma sabah saatlerinde operasyona dönüştü. Aralarında dönemin İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Yakup Saygılı’nın da bulunduğu 33 polis dün sabah saatlerinde gözaltına alındı. Polislere yürütülen suçlamalar arasında Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini yıkmaya teşebbüs de bulunuyor.

Operasyonun 25 Aralık soruşturmasına takipsizlik kararı verilmesinden hemen sonraya denk geldi. İstanbul Cumhuriyet Savcıları İsmail Uçar, İrfan Fidan ve Fuzuli Aydoğdu’nun yazdığı takipsizlik kararında, 25 Aralık soruşturmasının da elektronik ihbarlarla başlatıldığı belirtildi. Kararda, 25 Aralık soruşturmasıyla ilgili takip kararlarının görevsiz mahkemeler tarafından verildiği ve konunun başlangıçta özel yetkili savcılıkların iş alanına girmediği belirtildi.

UYGUN HAKİMİ BÖYLE BULDULAR

Soruşturmanın Emniyet tahkikatında görevli polislerin takip kararlarını nöbetçi olmayan görevsiz hakimlerden aldığının belirtildiği kararda, ‘Yetkili 3 hakim bulunmasına rağmen Hakim Osman Burhanettin Toprak’ın ve Yakup Kaya’nın nöbetlerinde dahi kararların Hakim Süleyman Karaçöl tarafından verildiği, kimi zamanda henüz kararın uzatılmasına bir hafta olmasına rağmen aynı hakim tarafından uygulamada bulunmayan bir yöntem uygulanarak bir hafta sonra geçerli olmak üzre uzatma kararı verildiği, Hakim Bekir Altun’un nöbetine riayet edilmeyerek kararların sürekli olarak Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar tarafından verildiği’nin anlaşıldığı vurgulandı.

İŞTE DARBECİ POLİSLERİN DEŞİFRE OLAN EYLEMLERİ

Bazı şüphelilere ait dinlemeler tape haline getirilmedi ve fezlekeye dahil edilmedi. Bazı şüpheliler hem dinlenmiş hem de fezlekeye dahil edilmiş olmasına rağmen 25 Aralık günü yapılmak istenen gözaltı talimatında isimlerinin bulunmuyor.

Yargıtay 13. Ceza Dairesi Başkanı İsmail Rüştü Ciritli, Emekli Yargıtay Üyesi Nihat Ömeroğlu, Anadolu Adliyesi Başsavcısı Celal Avar, Sanatçı Orhan Gencebay ile Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş’un da ses kayıtları dosyada tespit edildi. Ancak bu isimlerin hakkında herhangi bir suç isnadı yok. Konuşmalarda suç unsuru taşıyan bir görüşme tespit edilmedi ancak kayıtlar imha edilmedi.

3. kişi sıfatıyla yasal olmayan bir şekilde iletişimleri tespit edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar Binali Yıldırım, Ömer Çelik, Muammer Güler haklarında hiçbir dinleme kararı olmaksızın uzun süre dinlemeler yapıldığı, mütemadiyen tape haline getirildi.

Bilal Erdoğan ve Berat Albayrak hakkında herhangi bir dinleme kararı olmadığı halde diğer şüphelilerle yaptıkları konuşmalar aylarca tespit edildi. Nöbetçi olan hakimler tarafından normal seyrinde bir soruşturma yapılsa idi alınamayacak olan iletişimin tespiti kararlarının hep aynı hakimlerden talep edilmek suretiyle şüphelilerin haberleşme hürriyetlerinin yasal olmayan yöntemlerle ihlal edildi.

Dinleme kararı kesintili olarak alındı. Kesintiye rağmen soruşturmayı yürüten savcı, dinleme kararı veren hakimler ve TİB yetkilileri bu duruma bilerek göz yumdu. 25 Aralık soruşturmasında bazı şüpheliler örgüt kurduğu bazılarının ise kurulan örgüte üye olduğundan bahsediliyor. Ancak tüm dinleme kararları suç örgütü kurmak iddiasıyla alındı. Soruşturmayı yürüten görevliler kasten dinledikleri bütün şüphelileri örgüt lideri gibi göstererek kanundaki en uzun dinleme süresi olan 6 ay sınırını aştı. Bir anonim şirketin kurucusu, yöneticisi ve işçileri aynı örgütsel yapılanma içerisinde gösterildi.

3. kişiler hakkında hiçbir gerekçe gösterilmeden yasadaki usule uyulmaksızın ve hakim kararları alınmadan defalarca dinleme yapıldı. Dinlemeden elde edilen kanunsuz ses kayıtlarına dayanılarak şahıslar şüpheli konumuna getirildi. Bu kişiler arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar, Yüksek Yargı Mensupları bulunuyor.

25 Aralık fezlekesini düzenleyen Mali Şube ekipleri sözde örgütün 5 grup olduğunu iddia ederek her grubun başına bir kişiyi lider olarak yazdığı ortaya çıktı. Sözde örgütün sözde şemasını çıkaran paralel yapı 1. Grubun lideri olarak Yasin El Kadı’yı, 2. Grubun lideri olarak Latif Topbaş’ı, 3. Grubun lideri olarak Necmettin Bilal Erdoğan’ı, 4. Grubun lideri olarak Binali Yıldırım’ı, 5. Grubun lideri olarak ise Cemal Kalyoncu’yu belirledi.

Soruşturmayı yürüten savcılar bazı işadamları, yüksek yargı mensupları, sanatçı ve valilerin dinlenilmesinin sebebinin halen anlaşılmadığını ve neden bu kişilerin dinlenildiklerine dosya içerisinde bulunduğunun muallakta olduğunu kaydetti.

İşadamı Turgay Ciner’in uzun süre dinlendi hatta Başbakanlık konutunda yaptığı görüşme GSM CELL haritasından takip edilerek aynı anda Başbakan’la buluştuğunun tespit edilmesine rağmen hakkında fezleke düzenlenmedi. Kararda savcılar bu durumun ‘hukuki terminoloji ile izah edilemediğini’ vurguladı.

Kanundaki açık hükme rağmen Başbakanlık resmi konutu teknik olarak takibe maruz bırakıldı. Yine Erdoğan’ın Kısıklı’daki konutu ile ilgili GSM CELL haritası çıkarılarak görüştüğü kişilerle ilgili telefon sinyal eşleştirmesi yapıldı.

Soruşturma dosyasında dosyayla ilgili İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün hazırladığı inceleme raporu yer alıyor. Soruşturma kapsamında İstanbul Emniyeti arşivinde yapılan incelemede Emniyet Müdürlüğü’nde soruşturma evrakının bir nüshası olması gerekirken kurumda hiçbir evrakın bulunmadığı ortaya çıktı. Soruşturmayı yürüten Savcı Muammer Akkaş, soruşturmayla ilgili tüm evrakların adliyeye getirilmesi talimatını verdi. Bu durumu tanık olarak ifadesine başvurulan polisler anlattı.

Haliç Kongre Merkezi salonunda kamera görüntüleri temin edildi

Haliç Kongre Merkezi’nde Başbakan Erdoğan ve MİT Müsteşarı Fidan’ın görüşmesinin takip edilebilmesi için dosya şüphelilerinden Yasin El Kadı’nın takip edildiği izlenimiyle salonun kamera görüntüleri temin edildi. Kamera görüntülerini soruşturmayla hiç ilgisi olmayan Narkotik Şube görevlileri teslim aldı. Takip ediliyor gibi gösterilen şahsın Yasin El Kadı olmasına rağmen sadece MİT Müstaşarı ile Başbakan’ın olduğu bölümler kayıttan tespit edildi.

 

Savcı: Ortada suç yokken pusuya yatıp suç üretilmez

Takipsizlik kararını yazan savcılar şu ifadeleri kullandı:

Ceza Muhakemesi Hukuku ilkeleri herkese bir gün lazım olabilecek temel ilkelerdir. Devlet mutlak hakikatı bulacağım diye ceza yargılamasının süresi olan insanı görmezlikten gelmemelidir. Soruşturmacı delil toplarken baştan kendisi hukuka bağlı kalmalı, kanunsuz delil toplamamalıdır. Suç varsa suçluyu araştırmaya başlamalıdır. Bir şüphelinin 3 yıl dinlenmesi, bir suç işlerse diye düzenek kurması, varsa bir suç üzerine gidilmeyip daha ne suçlar işleyecek mantığıyla kişilerin özel hayatlarının takibe alınması hukuk devletine yakışan bir soruşturma yöntemi değildir. Devlet suçluyu takip eder ortada suç yokken pusuya yatıp suç üretmez. Varsa suçu önleme imkanı, suçu önler.

Soruşturma gizli olarak yürütülür. İletişimin tespitinden elde edilen veriler gizlidir. Daha yargılama konusu yapılmadan kamuoyuyla paylaşılarak algı yönetimi yapılamaz.

MEDYAGUNDEM

sozcu-lo

Başsavcı açıkladı; FETÖ’cü patron firari

Sözcü Gazetesi’nin sahibi Burak Akbay’ın yanı sıra, internet sorumlu müdürü Mediha Olgun, finans müdürü Yonca …

candundar

Can Dündar ve Erdem Gül için çifte müebbet artı 30 yıl!

Savcılık, Can Dündar ve Erdem Gül’ü, FETÖ’nün işbirlikçisi olarak niteledi iki kez müebbet hapis cezası …

reyhanli

Reyhanlı’nın faili FETÖ çıktı

MİT TIR’ları kumpasının başrolündeki savcı Şişman’ın, Reyhanlı istihbaratını dikkate almadığını belirten İstanbul Başsavcı Vekili Fidan …

2 Yorumlar

  1. Zekeriya’nı Geçmişe Dönük Davaları Acilen İncelenmelidir

    Zekeriya hadi konuşsana!

    Hadi ne duruyorsun!

    Twitlerinde her gün hukuktan bahsediyordun!

    Hukuk gereğini yerine getirdi, hadi sende çıkıp konuşsana!

    Adam zerhoş mu ne heeee! Keh Keh Kehhh!

    Sen sarhoşsun sen!

    Veriyon haşhaşın gözüne gözüne, sonra da krem renkli elbiseyi çekip askere gitmemenin psikolojisinden asker yürüyüşü yapıyorsun! Yalan mı la?

    Kendini manken mi sanıyorsun donu düşük!

    Şimdi mağdur ettiğin bir sürü insan dava açmayacağını mı sanıyorsun!

    ‘Cep ellezi’ ettiklerini ablanın hesabına geçirerek kurtaracağını mı sanıyorsun?

    Hadi hukuksa hukuk işte!

    Hem de üç tane değerli Savcımızın görüşü için konuşsana!

    Sen var ya tam bir i….. be!

  2. Suçlama ciddi!

    Hukukçulardan tık yok! Gönül isterdi ki “Türkiye Cumhuriyet Başbakanı’nın örgüt lideri olarak gösterilmesi ve ‘Dönemin Başbakanı’ ibaresi kullanmak suretiyle, fezleke düzenlenmesi, soruşturmayı hazırlayanların hukuki bir soruşturma görünümü altında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiklerini ortaya koymaktadır.” ifadeleri ne anlama geldiği konusunda bir şeyler söylemeleri gerekirdi.

    Bu ifadeler suç duyurusu anlamı taşımaktadır. Sadece bir Savcının çıkıp Zekeriya hakkında soruşturma başlatması gerekiyor. O kadar! Soruşturma açılsın veya açılmasın HSYK’nın acilen toplanıp Zekeriya’yı görevden alması gerekir. Suçlama ciddi! Hukuk görünümlü Darbe Girişimi! Bu suçlama karşısında başta HSYK olmak tüm üzere hukuk kurumları teyakkuza geçmesi, ayrıca kamuoyunun da bu konuda ayaklanması gerekirdi. Bekliyoruz! HSYK bu konuda da gerekli inceleme başlatmıyorsa HSYK’nın da Darbecileri koruduğu ispatlanmış olacaktır. Tüm hukukçuları ve kamuoyunu devlete, hükümete karşı darbe yapmaktan suçlana Zekeriya’ya karşı gerekli tepkiyi en kısa zamanda göstermesi gerekmektedir. İlk tepki bizden; Zekeriya Sen Darbecisin Artık O Görevde Kalamazsın, Bu Saatten Sonra Yapacağın Tüm İşlemler Gayri Hukukidir.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir