Vampirlerin de sonu gelir
Memleketin kadrolu yılmaz halk düşmanı, Leyla Zana ile başbakanın “barış” namına görüşmesi için aman da aman pek espirik, pek zeki olduğunu sandığı- bir yazı yazmış.
“Başbakan! Bu Zana’kslar Leyla’k rengindedir, kafa yapar, sahte cennet yaratır, hafıza kaybına neden olur, hem cinsel gücü azaltır, üç kere bile yapamazsın, bünyeye almamakta fayda vardır” diye…
Hayır kimsenin iplediği yok çok şükür fakat benim aklım şunu almıyor: bir insan, nasıl olur da savaş sürsün, insanların evlatları sağlı sollu ölmeye devam etsin, memleketin paraları silaha bombaya stingere gitsin, bu arada silah ve uyuşturucu trafiği alttan alttan güzel güzel yürüsün…
Evet bir insan bunu neden ve nasıl ister?
Nasıl bir bünyedir bu?
Neyin kafasıdır?
Hadi kendi tekrar askerlik yapamayacak; dağ başında unutulmuş, yalnız ve zavallı bir karakolda taşın rüzgârın nöbetini tutmayacak bir daha.
Karanlıktan gelen bir kurşunun hedefi olmayacak.
Bir gün askere yollamak zorunda kalacağı bir oğlu da yok.
Yani can pazarında değil.
Anladım ama insan bu kadar mı sevmez halkını?
Bu kadar mı düşmandır milletine?
Hani sırça köşkünde yaşıyor desem değil. Durmadan imza günü yapıyor. O nefret ettiği “halk” karşısında, kuyrukta!
O zırva sapan kitaplarını “senin de oğlun inşallah askere ölür, hah senin de kızın inşallah karnında bebesiyle dul kalır, sen de ağabeyini kaybet” hissiyle mi imzalıyor acaba memleketin her tür AVM’sinde, fuarında, kitapçısında?
MUTLU TÖNBEKİCİ/VATAN