Vahdet gazetesinin bir paralel örgüt projesi olduğunu hep yazdık, deşifre ettik. Son olarak gazetenin bir “tezgah” ile el değiştirmiş gibi gösterildiğini ve ardındaki gerçekleri gündeme getirdik. MEDYAGÜNDEM’i haklı çıkaran bir gelişme daha yaşandı. Vahdet gazetesinde genel yayın danışmanlığı ve yazarlık yapan Batuhan Çolak, yazı işlerindeki iki kişiyle birlikte işlerine son verildiğini ve Vahdet’in paralel örgüt bağlantısına dair ciddi kuşkularını ortaya döken açıklamayla duyurdu. Oda TV’de yer alan haberde Çolak’ın görüşlerine de yer verildi. İşte o haber….
Yener Dönmez’in yönetimde çıkan ve Cübbeli Ahmet Hoca’nın da yazarlık yaptığı gazetede, Genel Yayın Danışmanlığı ve köşe yazarlığı görevlerini üstlenen Batuhan Çolak ve yazı işlerindeki iki kişinin işine son verildi. Konu ile ilgili yazılı açıklama yapan Çolak, “mazeret sunmaksızın” görevine son verildiğini belirterek “Milliyetçi-Muhafazakar bir yayıncılık anlayışıyla başladığımız ve kurucu çekirdek kadrosunda bulunduğum gazeteden bu şekilde bir operasyonla gönderilme sürecimin planlı, maksatlı ve organize olduğu açıktır” ifadelerini kullandı.
Odatv’nin ulaştığı Batuhan Çolak, Vahdet gazetesinin şu an sahiplerinin kim olduğunun bilinmesini belirterek milliyetçi kalemlerin “tırpanlandığını” iddia etti.
Çolak ayrıca gazetede Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sansür uygulandığını iddia ederek, her iki ismin de açıklamalarına birinci sayfada yer verilmediğini belirtti.
GAZETEYİ ELE GEÇİRENLER…
Vahdet gazetesindeki görevine son verilmesinden sonra yazılı bir açıklama yapan Çolak, gazetenin yeni sahiplerinin kim olduğunun “muamma” olduğunu ve milliyetçi kalemlerin tırpanlanmaya başladığını belirterek “Gazeteyi ele geçirenler; milli orduya kumpas kuran, Balyoz gibi davalarla vatansever subayları hapislerde çürüten paralel yapıya yönelik emniyet güçlerimizin yaptığı başarılı operasyonları görmezden gelmekte, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli birinci sayfada sansürlenmektedir” dedi.
İşte Batuhan Çolak’ın o açıklaması:
“15 Aralık’ta 2014’te yayın hayatına başlayan, çoğu hafta izin yapmadan çalıştığımız, dişimiz, tırnağımızla yaşattığımız; üniversitelerdeki kardeşlerimizin, Türk dünyasının sesi olmaya çalıştığımız Vahdet Gazetesi; Genel Yayın Danışmanlığı ve köşe yazarlığı görevlerime geçerli bir mazeret sunmaksızın bugün itibariyle son vermiştir.
1 Aralık 2015 tarihinde gerçekleşen satış sonrasında gazetenin hangi yapının eline geçtiği bilinmemektedir. Vahdet’i satın alan yeni yönetimin milli hassasiyeti olan kalemleri hedef aldığı açıktır.
Yazı işlerinde çalışan arkadaşlarımız ve şahsımın, 2 Aralık’tan itibaren “Gazeteyi alan kişi neden açıklanmıyor, paralel ile irtibatınız var mı, siyasileri görmezden gelmek yanlış bir yaklaşım, yayınlar nereye gidecek” gibi sorularımız afaki cümlelerle geçiştirilmiştir. Maaşlar yatırılmamış, sorularımız cevapsız kalmıştır.
Yazdığımız yazıların milli meselelerle ilgili olması, tek vatan, tek millet ve tek bayrak ilkelerine gönülden bağlı olup, ülkenin ve devletin üniter yapısının yanında yer almamız, muhtemelen bu yapıyı rahatsız etmiştir.
Gazeteyi ele geçirenler; milli orduya kumpas kuran, Balyoz gibi davalarla vatansever subayları hapislerde çürüten paralel yapıya yönelik emniyet güçlerimizin yaptığı başarılı operasyonları görmezden gelmekte, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli birinci sayfada sansürlenmektedir.
Milliyetçi-Muhafazakar bir yayıncılık anlayışıyla başladığımız ve kurucu çekirdek kadrosunda bulunduğum gazeteden bu şekilde bir operasyonla gönderilme sürecimin planlı, maksatlı ve organize olduğu açıktır.
Üniversitelerdeki, çevremizdeki ve ülkemizin en uzak köşesindeki vatansever kardeşlerimiz müsterih olsunlar, yarınlar elbet bizim olacaktır.
Allah yar ve yardımcımız olsun.
– Batuhan Çolak”
Bu paralellerde islam ahlakının zerresi olsa, işin başlangıcında emeğinden yararlandıkları insanları, işleri bitince kapının önüne koyup satmazlar. Ama cibilliyetleri böyle. Sinsice hareket edip, işin başlangıcında asıl maksatlarını gizleyerek insanları belli bir süre kullanmayı her seferinde beceriyorlar.
Tarih tekerrür ediyor. Zaman’ı kuran, binbir emek verip gecesini gündüzüne katarak okunacak bir gazete haline getirdikten sonra kapının önüne koydukları Mehmet Doğan, Celal Kazdağlı gibi duayen gazetecii ekibine de aynı kalleşliği yapmışlar, fakat bilderberg Fehmi ile yola devam etmişlerdi.
Ama merak etmeyin. İlahi adalet er ya da geç tecelli eder.Yaptıklarının yanına kâr kalacağını zannedenler fena halde çuvallayacaklar.
Bunları kırk yıldır kullanan, fakat istediği neticeyi elde edemeyen küresel siyonist çete bunlara öyle bir kazık atacak ki, ibret-i alem olup, nesiller boyu anlatılarak enayiliğin ve hüsranın şahikasına emsal teşkil edecek. Onlardan yiyecekleri kazığın büyüklüğü yanında millete attıkları kazıklar, çer-çöp mesabesinde kalacak. O derece ki, başlarındaki şarlatan bu üzüntüyle kalpten gidebilir. Tabii daha önce mağdur ettikleri vatanseverlerden birinin kurşunuyla gitmezse. Tarihe bakacak olursak, bir kısım hainlerin eceliyle ölmeyip, ihanetlerin bedelinin ödetildiğine şahit oluruz.