Gezi Parkı olaylarından bir hafta önce Türkiye’de çok yakın bir zamanda büyük olaylar olacağını yazan Mahir Kaynak, “Sokaktaki insanları yönlendirenler onları yönlendirenler büyük bir oyunu sahneye koymaktadır. Hedef Erdoğan’ı tasfiye etmek” dedi.
Star gazetesi yazarı eski MİT Müsteşarı Mahir Kaynak bugünkü yazısında Taksim Gezi olaylarının arka planının yazdı. Kaynak, bir kısım güç odaklarının “ülke içinde kendileriyle birlikte olacak bir siyasi yapı oluşturmak, ikincisi dış ilişkilerde destekledikleri tarafın önde olmasını sağlamaktır” amacında olduğunu ifade etti.
Hedef Erdoğan’ın tasfiyesi
Kaynak, yeni bir siyasi yapılanmanın amaç edinildiğini ve bugünkü sokak olaylarının da bunun altyapısını oluşturduğunu belirterek amaçları şu şekilde özetledi: “Hedef AK Parti’yi yıpratmak değil Erdoğan’ı tasfiye etmektir. AK Parti içindeki farklı yaklaşımlar bunun alt yapısıdır: Türkiye’nin siyasi yapısı uzun zamandır aynıdır. Halkın üçte ikisine yakını merkez sağdaki partiye oy vermekte geri kalanı ana muhalefet ve diğer partileri desteklemektedir. Bu nedenle merkez sağ partinin tasfiyesi zordur onun yerine genel başkan değiştirilmek istenmektedir.”
İşte Mahir Kaynak’ın yazısı:
Başlangıç
Taksim olayları bir sürecin başlangıcı olarak gözüküyor. İktidar ve tüm siyasetçiler ne olduğunun farkına varmalı ve gereken tavrı göstermelidir. Bundan önceki bir yazımda dünyada güç odakları arasında büyük bir çatışma yaşandığını ve bu savaşın meydan muharebesinin Türkiye’de olacağını yazmıştım. Çünkü Türkiye kimin yanında yer alırsa onun gücünde önemli bir artış yaşanacaktı. Bu çatışmanın başladığını görüyorum. Taksim Gezisi bir tercihi yansıttığı için politik bir tavır sayılamaz ve onu siyasetin bir hamlesi olarak görmek önceden planlanmıştır. Bu olay olmasaydı başka herhangi bir olay bu duruma çevrilirdi. Bugün bir şehirdeki bir uygulamanın tüm ülkede bir ayrışmayı ve çatışmayı ortaya çıkarması sebep-sonuç ilişkileri açısından pek anlamlı değildir. Çünkü bu şehirde birçok imar değişiklikleri uygulanacak ve herkes bundan memnun olmayacaktır.
Olayda Taksim Gezisi bir bahanedir ve başka bahaneler de kullanılabilir. Bu durumda olayın köklerini bulmalı ve ona göre politikalar üretmelidir. Çünkü sokaklardaki protestocu gençler eyleme hazırdır ve bir sebep oluşturulmasını beklemektedir. Daha doğrusu onları yönlendirenler büyük bir oyunu sahneye koymaktadır.
***
Ülkedeki farklılaşma muhalefetin farklı bir politika oluşturması yerine sürekli iktidarı zayıflatmaya çalışmasına dönüşmüştür. Bugün AK Parti iktidardan düşse ve muhalefet iktidara gelse nasıl bir politika uygulayacağını bilmiyoruz. Çünkü sözlerinde yapıcı bir cümle yoktur ve bir öneride bulunmamakta, sadece iktidarın yaptıklarını eleştirmektedir. Bunun anlamı şudur: Bizim hedefimiz ülkeyi yönetmek değil iktidarı devirmektir. Ondan sonra dünyadaki gelişmelere göre bir yapı oluşturulacaktır. İşin zor tarafı budur. Dış güçler kim olursa olsun iktidarı bir politikaya razı etmek yerine kendisi karar verecek bir siyasi yapının oluşmasına razı değildir. İktidara gelecek partinin kendi görüşleri yönünde rol oynamalarını istemektedirler. Yani belli bir politikanın kabul edilmesi yerine ne yaparlarsa yapsınlar bizi yanlarında görmek istiyorlar. Böyle birini iktidara getirmek için kozları vardır. Bunlardan biri ülke içinde kendileriyle birlikte olacak bir siyasi yapı oluşturmak, ikincisi dış ilişkilerde destekledikleri tarafın önde olmasını sağlamaktır.
Buradan şu sonuç çıkar; Önümüzdeki günlerde benzeri olaylar çıkarsa yeni bir siyasi yapılanmanın amaç edinildiği ve sokak olaylarının bunun alt yapısı için yapıldığıdır. Bu amaçları şöyle özetleyebiliriz: Hedef AK Parti’yi yıpratmak değil Erdoğan’ı tasfiye etmektir. AK Parti içindeki farklı yaklaşımlar bunun alt yapısıdır: Türkiye’nin siyasi yapısı uzun zamandır aynıdır. Halkın üçte ikisine yakını merkez sağdaki partiye oy vermekte geri kalanı ana muhalefet ve diğer partileri desteklemektedir. Bu nedenle merkez sağ partinin tasfiyesi zordur onun yerine genel başkan değiştirilmek istenmektedir.
CHP kurulduğundan beri belli prensiplere göre hareket etmektedir. Mesela solculuğunun bu düşünce ile ilgisi yoktur. Hatta sözü edilen prensipler onlara göre vazgeçilemezdir. Çünkü varlığımızı böyle sürdürebildiğimiz şeklinde görüşleri vardır. Bu dünya görüşünü değiştirmek dünyadaki değişikliğe bağlıdır ve bugün de bunun kavgası verilmektedir.
Biz başkalarının yarattığı olaylara bağlı olmamalıyız ve kendi geleceğimizi biz belirlemeliyiz.