MEDYAGÜNDEM- Erdem Yavuz isimli MEDYAGÜNDEM okurundan, Taraf’ın polis kökenli yazarı Emre Uslu hakkında bir “bomba analiz” daha geldi. Tam bir “Emre Uslu belalısı” olan Erdem Yavuz, MEDYAGÜNDEM’e şu notla yeni analizini gönderdi:
“Sayın Medyagündem editörleri, Emre Uslu’nun cehaleti beni cevap yazmaya itiyor, aslında bu yazma cesaretini ve fırsatını bana siz verdiniz. Bana vermiş olduğunuz fırsat için teşekkür ederim belki bu yazı Emre’nin biraz olsun okumayı ve araştırmayı sevmesine, hep hazır yazılara imza atmasına engel olur yardımcı olur, saygılarımla.”
Uslu’nun dün Taraf’ta “PKK devleti nasıl kurdu?” başlıklı yazısına okurumuz Erdem Yavuz esaslı bilgilerle şu yanıtı verdi:
***
USLU’NUN HALÜSİNASYONU
Emre Uslu yine yapacağını yapmış, analiz yazı diye PKK açıklamalarını ucundan kenarından birleştirip köşe yazısı çıkarmış. Akademik çevrelerde bir usül vardır. Kıdemli hocalar, araştırma görevlisi, doktora, yüksek lisans öğrencilerini izler, konularına karşı hevesli olduklarını görürse, saçmalamalarına, masum tespitlerine yanlış da olsa müsaade eder, hemen yüzüne vurmaz, bilir ki nasıl olsa kendini yetiştirecek, okuyacak öğrenecek, yanlışını görüp utanacak ve düzeltecek, Emre Uslu’nun bu durumuna Türk atasözleri arasında durumu anlatan güzel sözler bulunur ancak bu duruma Nietzsche’in “Bazı şeyleri yarım bileceğine, bir şey bilme daha iyi ” sözü bence tam oturuyor,
Yazımızın başlığı Halüsinasyon’u; duyu organlarımızın gerçekte var olmayan algılamaları olarak açıklayabiliriz.
PKK’nın yayın organlarından elde ettiği stratejileri yayınlayarak örgütün propagandasını başarıyla sürdüren bu arkadaşa biraz bilgi verelim öğrensin:
İnternet Ansiklopedisi Vikipedi’ye göre PKK’nın anlamı; Kürdistan İşçi Partisi, Türkiye’nin güneydoğusu, Irak’ın kuzeyi, Suriye’nin kuzeydoğusu ve İran’ın kuzeybatısını kapsayan bölgede bir devlet kurmayı amaçlayan ve bu amaçla söz konusu toprakların Türkiye sınırları dahilinde kalan kısmına sahip olabilmek için güvenlik kuvvetleri, sivillere karşı silahlı eylem yapan yasadışı silahlı örgüttür…
Bunu bilmeyen ve unutan bazı arkadaşlara hatırlatalım, PKK’nın amacı hakkında bilgi sahibi olsunlar, 1978 yılında Lice’de 1.kongresini yapıyor ve ondan sonra Suriye’ye geçiyor, Suriye tarafından kendilerine tahsis edilen eğitim tesislerinde serpilip büyüyor, hatta birbirleriyle kavgalar edip kopuşlar yaşıyorlar (Diriliş örgütünün kuruluşu).
Klasik sol örgüt anlayışıyla sayısız kongreler, açıklamalar, manifestolar yani sürekli bir şeyleri anlamlandırma ve açıklama çabaları, yani bu örgüt kurulduğu günden bu yana her kademede bir açıklama ardından açıkladığını yanlış anladınız diyerek yine bir şeyler anlatma derdinde, hatırlanırsa Osman Öcalan ve Şemdin Sakık da dolu dolu açıklamalar yapardı.
Yani Devlet karşısındakinin nasıl cambaz olduğunu biliyor ve uluslararası kabul görmüş, Türkiye’de kullanılmamış yöntemlerle yola getirmeye çalışıyor (du), Türkiye’de iktidara destek veren bütün güçlerin PKK’yı istemediğini sanarak, tabi bütün bu açık çabalar, etki ajanları Emre Uslu ve saz arkadaşlarının pandoranın kutusunu açmasıyla, çözüm istemeyen bir grup ülke olduğu ortaya çıktı. Hatırlayın bu vatandaşlar eskiden asker çözüm istemiyor diye yaygara yapardı, ironik bir durum ortaya çıktı.
Şimdi yakın zamandaki duruma Emre Uslu tarzı madde madde bakalım:
1- Öcalan karşısında ciddi bir devlet iradesi görünce “Bana fırsat verin ben size Kandil’i ikna ederim” beni dinlerler diyor. Devlet de son bir çaba göster bakalım gerçeği gör örgüt yöneticilerinin seni filan düşündüğü yok diyor. Ancak hükümet, PKK sorununa son noktayı koymak için çabalarken, karşısına hesaba katmadığı muhalif bürokratik bir yapı ve basındaki uzantıları çıktı.
2- Örgüt içindeki bütün varlığını Abdullah Öcalan’a borçlu olan, Tunceli kökenli, Ankara Fen Edebiyat mezunu PKK kurucu üyesi Abbas kod Duran Kalkan, 1986 yılında PKK 3.kongresinde örgütün yaptığı açıklamaların aynısını 2010 yılında da söylüyor. Yani Emre Uslu’nun yeni yazdığı şeyleri 1986 yılında örgüt tarafından söylenmiş, unutulmaması gereken aslında Duran Kalkan’ın 2005 yılında Murat Karayılan’a düzenlenen ve başarısız olan suikastte yer almış birisi olması…
3-Öcalan bunlara silahı bırakın legal alanda mücadele etmek için hazırlık yapın mesajı gönderiyor, Kandil’deki arkadaşlar da savaş biterse biz ne olacağız mesajı gönderiyorlar,
4-PKK’nın İran sorumlusu, Ankara Siyasal 3. Sınıf terk, en sıkıntılı dönemde 12 yıl Diyarbakır cezaevinde kalmış olan, Mustafa Karasu, İran’da PJAK’a özerk bölge kurdurmuştu ama İran bunları 15 günde Irak’a sürünce, kendisinin de söylediği gibi ilk kez takım elbise giyip İran’a yalvardı ama İran gözünün yaşına bakmadı. (Mustafa Karasu bir şey ima edecek kapasitede bir adam değildir, Türkiye gazetesine 2011 yılında verdiği röportajda kendi durumunu açıkça ortaya koymuştur)
5-14 Temmuz 2011 Silvan saldırısı, PKK başkanlık konseyinin,” Biz Öcalan filan tanımayız, Türkiye bizi göz ardı edemez, bizi kabul edecek ülke bulsun” bağırmasıdır. Hükümet buna çok sert tepki göstermiş, Kandil’in Öcalan ile bütün bağlarını koparmış, Kandil’i başı kopmuş tavuk gibi ortada bırakmıştır. Öcalan, halen ailesiyle bile görüşmek istememektedir.
6-Suriye, kendi içindeki Kürtlere karşı kullanmak amacıyla 1980 yılından beri PKK’yı destekliyor ve yönlendiriyor, Suriye’de 30’u aşkın Kürt partisi var ama sadece PYD silahlı ne garip değil mi? Salih Müslim, 07 Ekim 2011 tarihinde Türkiye ile ortak hareket etmek isteyen Maşel Temo’nun cenazesi sonrası yaptığı konuşmada Suriye Kürtlerini ancak PYD temsil eder, PYD de Esad’ı destekliyor, diye boşuna demiyor.
Bu işler karışık konulardır, Emre Uslu Kardeşim PKK yayınlarını okuyarak ancak köşe yazının satırlarını doldurursun, ABD Hariri suikastinin ardından 2005 yılında nerdeyse Suriye’ye askeri operasyon düzenliyordu, hangi ülke arabulucu oldu da durduruldu, niye ABD’de misafir öğretim üyesi olarak 5. sınıf bir üniversitede kredi dolsun diye dersini seçen 10 kişiye masal anlatırken, okulun kütüphanesine gidip araştırmadın.
PKK örgütü, dünyadaki tüm istihbarat servisleri tarafından en çok kullanılan örgüttür. O kadar karışık ilişkileri vardır ki örgütün son kullanma tarihi geçtiği halde bir türlü bitmez, bitemez bu örgüt.
PKK’nın derinliğini anlaman için küçük bir kaç örnek, 1999 yılında Apo yakalanıp örgüt ateşkes ilan ettiğinde, Dersim bölge sorumlusu Hamili YILDIRIM yanındaki 300 militanla ben ateşkes ilan etmiyorum, PKK’yı tanımıyorum demişti, o zaman ki kudretli Şemdin Sakık, Hamili YILDIRIM’ın kulağından tutup Irak’a götürmüş, 2004 yılında da Suriye’de muhaberat tarafından Türkiye’ye teslim edilmişti. Hemşerisi Duran Kalkan’dan yediği kazığı Malatya cezaevinde sindirmeye çalışan Hamili YILDIRIM’a PKK’yı kimin idare ettiğini, git bir sor bakalım da gerçekleri öğren.
Okumak cehaleti alır derler ama sen okumadığın sana hazır dosya getirdikleri için cehaletin de kalmış yazık.
1986 yılında ülkesinde silahlı suç örgütü istemediğini belirten İsveç Başbakanı Olof Palme’nin, haritada İsveç’in yerini bile bilmeyen Suriye’deki Öcalan’ın emriyle öldürülmesi sonrası, PKK kime taşeronluk yapmıştır.
Sevgili Emre kardeşim “insanın cahil olduğunu bilmesi bilgiye atılmış ilk adımdır” sözünü yabana atma Kürtler Suriye’de devlet kurmaya çalışıyor de, Suriye Şii’leri, İran Şii’leriyle ittifak yapmak istiyor de, birşeyler okumuşsun diyelim, hatanı mazur görelim, unutma ABD’yi görünce dünyayı anlamış olmazsın, sadece ABD’yi görmüş olursun.
Erdem Yavuz
***
medyagundem.com