Eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, köşe yazısında kendisine iftira attığı gerekçesiyle gazeteci Uğur Dündar ile Sözcü gazetesi aleyhine 200 bin lira tazminat istemiyle dava açtı.
Yıldırım, avukatı Serkan Bayram aracılığıyla yaptığı başvuruda, 200 bin lira manevi tazminatın yanı sıra Dündar’ın köşe yazısının hukuka aykırılığının tespit edilmesini, basılı ve internet ortamında yapılan yayınların kaldırılmasını ve erişimlerinin engellenmesini, mahkeme kararının gazetede ve internette yayımlanmasını talep etti.
Dava dilekçesinde, Dündar’ın köşe yazısında, “İstanbul da Sabiha Gökçen Havalimanı’na 2. pist inşa edileceği, ihale bedelinin 2 milyar doları bulacağı, pistin ihalesini ön yeterlilik belgesi sunan 20 firmadan birinin üstleneceği ve bu anlamda çok yakında ihaleye çıkılacağı, bazı ses kayıtlarına dayanılarak Cengiz İnşaat’ın sahibi Mehmet Cengiz’in bu ihale için yüzde 10 verdiği, bu sebeple bahsi geçen kişinin 14 Kasım 2013 günü eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’la İstanbul’daki Kıyı Emniyeti Sosyal Tesisler’inde buluştuğu ve 23.00’e kadar pist ihalesini konuştukları ve yüzde 10 vererek ihalenin halledildiği” iddialarına yer verildiği kaydedildi.
Söz konusu yayınların, “Yıldırım’ı karalamaya yönelik, toplumun gözünde önyargılı ve yanlış bir algı oluşturma gayreti taşıyan, eleştirel niteliği bulunmayan, ciddiyetten uzak ve asparagas nitelikte” aktarılan dilekçede, şu ifadelere yer verildi:
“Davacı sayın müvekkil Binali Yıldırım, eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı’dır. Yayınlarda, bu tür asılsız isnat ve karalamalar ile davacı müvekkilin siyasi başarısı gölgelenmeye ve engellenmeye çalışılmıştır. Bir bakan ve siyasetçi olarak davacı müvekkil, sanki rüşvet almak, menfaat temin etmek, yolsuzluk yapmak ve adam kayırmak yollarıyla kamu ihalelerinin belli gruplara kazandırılmış gibi gösterilerek ve kamu vicdanında rüşvet alan, menfaat temin eden, yolsuzluk yapan ve adam kayıran kişi konumuna sokulup mahkum edilmeye çalışılmıştır. Oysaki sayın müvvekilin bahsi geçen kişi ve kurumlar ile yalan haberde belirtildiği şekilde bir ilişkisi bulunmamakta olup, davacı müvekkile hakaret edilmiş, iftira atılmış, kişilik hakları ihlal edilmiştir.”
“Ses kayıtlarının gerçeklikle ilgisi yok”
Köşe yazısında iddiaların ses kayıtlarından yola çıkılarak yöneltildiği kaydedilen dilekçede, “Söz konusu haber her ne kadar bir takım ses kayıtlarına dayanılarak yapılmış olsa da, bu ses kayıtlarının gerçeklikle ilgisi yoktur. Hukuki düzenlemeleri gözeterek haber yapan bir gazeteciden beklenmesi gereken öncelikle bir takım duyumların gerçekliğini araştırmaktır. Oysa ki dava konusu yapılan bu haberi yapan yayıncı kuruluş ve yazar hiçbir hukuki düzenlemeleri gözönünde bulundurmadan meslek etiğini hiçe sayarak yalan haber yapılmıştır” denildi.
Dava, İstanbul Anadolu Adliyesi 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecek.