28 Şubat mağdurlarından Merve Kavakçı, TBMM Darbe Komisyonu’na ifade verdi:
“Uğur Dündar, Akrep marka tüfeklerle dayımın Ankara’daki ofisini bastı. Ancak o sırada dayım ofiste değildi.”
18 Nisan 1999 seçimlerinde Fazilet’ten başörtülü olarak milletvekili seçilen Merve Kavakçı, yemin ettirilmeyişinin üzerinden geçen 13 yıl sonra Meclis Komisyonu’na 28 Şubat sürecinde yaşadıklarını anlattı:
“Silahlı Kuvvetler gölgesinde silahsız DSP güçlerinin TBMMçatısı altındaki bir darbesidir. Din ve ifade hürriyeti engellenmiştir. Meclisin itibarı zedelenmiştir. Bu ayıp Meclisimizin üzerinde kalmıştır. Darbecilerin güdümündeki devlet beni ve ailemi hedef gösterdi. Ecevit’ten Hüsamettin Özkan vasıtasıyla partinin ileri gelenlerine bir teklif getirilerek Genel Kurul’a girmemem istendi. 2 Mayıs 1999’dadiğer milletvekilleri gibi adım okunduğu zaman andımı içebilmek için Genel Kurul’a girdim. Türkiye’nin gözleri önünde DSP’nin protestosuyla karşılaştım.
BİR DAHA TELEFON AÇMADI
Bülent Ecevit’in konuşması ile eş zamanlı olarak Cumhurbaşkanı Demirel beni fitne çıkartmakla suçladı ve ajan iftirasını attı.
Demirel iki dayımı da, Turan Güngen ve Orhan Güngen’i onlara ilk isimleri ile hitap edecek kadar yakından tanırdı. Ailemi yakinen tanır ve ajan olmadığımı da iyi bilirdi.
UĞUR DÜNDAR MAKİNALI TÜFEKLE BASTI
Dönemin ‘zinde güçleri’ benden bir örneklik çıkartmaya çalışıyor, 28 Şubat medyası had bildirme kampanyası üzerinden bu örnekliğin çerçevesini çiziyordu. Başarısız, iyi anne olmayan, vatana ihanet eden…Karakter karalaması sadece benim değil ailemin diğer fertlerini de hedef aldı. Babam Yusuf Ziya Kavakçı’nın, “kendisinin peygamber olduğunu iddia ettiği” iftirasını attılar, annemin de “türban teröristi” olduğunu yazdılar. Dayım Orhan Güngen’in Kavaklıdere ofisi Uğur Dündar, koruması ve bir üçüncü kişi tarafından uzun şarjörlü Akrep adı verilen makinalı tüfeklerle basıldı. Bu olay yemin töreninin akabinde Dündar’ın hakkımda yaptığı Arena programına hazırlık aşamasında gelişti. Ofiste dayım yokmuş. Daha sonra telefonla aramış. Dayım da görüşmenin kaydını aldığını söyleyince Dündar bir daha aramadı.”