Sabah gazetesi yazarı Berat Albayrak bugün çarpıcı bir yazıyla hukuk tanımayan Twitter’a karşı Türkiye Cumhuriyeti devletinin tutumunun haklılığını ortaya koydu.
Yazısındaki şu detaysa milyonlar kazanan sosyal medya şirketlerinin bir kuruş vergi ödemeden kazanç elde etmelerine dair önemli bir soruydu:
“Elbette işin bir de şu ayağına değinmemek olmaz. Nitekim kaç yıldır maliye ile görüşmelerinin devam ettiğini duyduğumuz, ülkemizde ciddi miktarda reklam geliri elde eden bu sosyal medya şirketlerinin gelirlerinin vergilendirilmesi hususu var… Bu vesile ile sormak gerek, sahiden ne oldu o konu?”
Yazısı şöyle:
BİR KISIM MEDYA DEVENİN EĞRİLİK HİKAYESİ GİBİ
Geçtiğimiz haftanın en komik olayı, sosyal medyaya ilgili mahkeme kararları ile uygulanan yaptırımın medyadaki bazı yansımalarıydı.
Aynı konu manşetlerden ayrı olarak bazı gazetelerin ekonomi bölümlerini de sayfalarca işgal etti. Güya böyle bir ülkede ekonomiden, büyümeden, istikrardan bahsetmek mümkün değilmiş… Devenin eğrilik hikâyesi gibi bu yaklaşımın neresinden tutacağını şaşırıyor insan.
Ocak ayından bu yana alınan yüzlerce mahkeme kararına duyarsız kalınmasının bir sonucu olarak yargının ve resmi kurumların attığı adımları speküle etmek malum medyamızın alışıldık davranış biçimi olarak mı okunmalı; yoksa seçim sürecini etkilemeye matuf yapılan canhıraş son manipülasyonlar olarak mı? Ya da dışarıdan refere edilerek yeni bir toplumsal baskı unsuru oluşturma gayreti olarak mı?
DÜNYADA ÖYLE TÜRKİYE’YE GELİNCE BÖYLE
Ekim 2013’te Twitter, Alman Hükümeti’nin talebi üzerine Neo-Nazi hesaplarını engellemiştir. 19 Ekim 2012 Cuma günü ise Fransa’da yazılan ve yayılan Yahudi aleyhtarı ve ırkçı tweet’leri Fransa Yahudi Öğrenciler Birliği’nin (UEJF) konuyu mahkemeye taşıyacağını belirtmesinden sonra siteden kaldırmak zorunda kalmıştır. Hindistan’ın Assam eyaletinde ise Temmuz 2012’de başlayan şiddet olayları nedeniyle, Hükümet tarafından ülke genelinde toplu mesajlar yasaklanmış, yapılan görüşmeler neticesinde Google, Facebook ve Twitter açıklama yaparak, Hint hükümeti ile ortak hareket ettiklerini duyurmuştur. İngiltere, ABD dahil birçok ülkeden çeşitli örnekler vermek mümkün.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ GEREĞİNİ YAPTI
Ülkemizde daha yakın dönemde Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret videosuyla ilgili YouTube’a dair yaşanan süreç hepimizin gözü önünde cereyan etti. Ana muhalefet liderinin bile Facebook’a kapatma davası açtığına şahit olduk. Kusura bakmayın ama yabancı bir şirket Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yasalarına ve kararlarına uymaz ve “sizi tanımıyorum” derse o zaman yargı, hukuk ve devlet devreye girer ve kendi yasal sınırları içinde gereğini uygular. Tıpkı benzer durumlarda hem Türkiye hem de diğer ülkelerin birçok kez yaptığı gibi.
SOSYAL MEDYA MANİPÜLASYONU İLE EKONOMİK ALGIYI TARAMUR ETME
Doğudan Batıya, Amerika’dan Çin’e dünyadaki birçok ülke, kendi hukuk normları çerçevesinde benzer meselelere türlü türlü yaklaşımlar sergilerken, ekonomilerini de sağlam bir şekilde büyütmeye devam ediyorlar. Bunu ekonomik gelişmeyle ilişkilendirmek zorlama bir çabadan öteye gidemiyor. Ekonomik algıyı basit bir sosyal medya manipülasyonu üzerinden tarumar etmeye ve bilinçsiz bir cehaletle yönlendirmeye çalışmak nasıl adlandırılabilir? Herhalde birileri ekonomik bir mesajlaşma yolu takip ediyor. Ama her zamanki gibi başarısız olmaya mahkûmlar.
SAHİDEN NE OLDU O KONU
Elbette işin bir de şu ayağına değinmemek olmaz. Nitekim kaç yıldır maliye ile görüşmelerinin devam ettiğini duyduğumuz, ülkemizde ciddi miktarda reklam geliri elde eden bu sosyal medya şirketlerinin gelirlerinin vergilendirilmesi hususu var… Bu vesile ile sormak gerek, sahiden ne oldu o konu?