MEDYAGUNDEM.COM- Önce size şu basit kronolojiyi anlatalım: Beş gün önce Yeni Şafak gazetesi “Şantaj listesi” başlığıyla bir manşet haber yayınladı.
Habere göre, terör örgütü uydurarak binlerce kişiyi dinlediği ortaya çıkan paralel çetenin, yüksek yargı mensuplarıyla medya patronlarının görüşmelerini de kayıt altına aldığı belirlendi.
İşte o tape kayıtlarında Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk ile birlikte Ciner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Ciner de vardı. Haberde, “‘2241345714’ numaralı bir kayıtta Şahenk ve Ciner’in TMSF ile ilgili görüşmesinin yeralması, medya patronlarına ‘paralel şantaj’ iddialarını da güçlendirdi.” denildi.
CİNER’DEN ANINDA AÇIKLAMA
Bu haberin yayınlandığı gün Ciner kamuoyuna bir açıklama yaptı. Özetle “Bana şantaj yapacak babayiğit henüz anasının karnından doğmadı” demeye getiriyordu.
Ciner’in, “Her şeyden önce belirtmek isterim ki; yasalara saygılı ve iş ahlakına sahip bir yurttaş ve iş adamı olarak , şantaja müsait yasa ve ahlak dışı hiçbir işimiz mevcut olmadığı gibi, şantaja cüret edilebilecek ve şantaja pabuç bırakacak bir karaktere de sahip değiliz.” ifadeleri şantaja pabuç bırakmayacağına dair bir taahhüt olarak da algılandı.
Ama her ne olduysa Ciner’in bu açıklamasının ardından tuhaf şeyler olmaya başladı.
PARALEL ÇETE CİNER’İN KASETLERİNİ SIZDIRDI
Paralel çete Ciner’in şantajcılara meydan okuduğu gece ona ait özel hayatıyla ilgili bir kaseti servis ettil. Ünlü bir spikerle olan telefon görüşmeleri Ciner’e paralel şantajın direk kanıtıydı. O ses kaydı yetmedi ertesi gün başka bir kayıt daha patladı.
Belli ki Turgay Ciner paralel örgüt tarafından büyük bir şantaj operasyonuyla yeniden kafesleniyordu.
Habertürk’teki çizgi değişikliği de Ciner’in şantaja teslim olduğunun işaretleriyle dolu. Hakkında borsa manipülasyonu dosyaları olduğu için paralel çete tarafından kafeslendiği iddiası da konuşulan Yavuz Semerci ile Fatih Altaylı’nın yazıları Ciner’in paralel örgütün şantajlarına boyun eğdiğinin haberini veriyor.
Peki, “Şantaja cüret edilebilecek ve şantaja pabuç bırakacak bir karaktere de sahip değiliz” diyen Ciner değil miydi? Ne oldu da şantaja pabuç bırakacak bir karaktere büründü? Paralel çete Ciner’e o sözlerini yedirdi mi?
CİNER’İN KAFESLENME MESELESİ KİTAPLARA DA GİRDİ
Fetullah Gülen’e ait ses kayıtlarında Turgay Ciner’in Pensilvanya ile ilişkilerine dair detaylar da ortaya çıkmıştı. Gülen’le konuşan kişi, Habertürk’ün sahibi Turgay Ciner’e uğradıklarını, Cemaat aleyhine yazı yazacak bir yazar ile ilgili görüştüklerini söylüyordu. Turgay Ciner’in de kendilerine “Bu gazetede aleyhinize hiç bir şey çıkamaz. Hepsi bunların hizmet müessesesi. Büyüğümüzün aleyhinde de ben burada bir şey çıkarmam” dediğini aktarıyordu. Gülen de buna “Çok iyi, Allah razı olsun” diyerek karşılık veriyordu.
İşte “Büyüğümüzün aleyhinde burada bir şey çıkarmam” diyen Ciner’in paralel örgütle ilişkisinin de bir mazisi vardı. O ilişkiyi gazeteci Mustafa Hoş “Abluka” isimli piyasaya yeni çıkan kitabında da anlattı.
İşte o kitapta yer alan “Habertürk’ü yörüngesinden çıkarma operasyonu”na dair bazı bölümler:
HABERTÜRK’Ü YÖRÜNGEDEN SAPTIRMA İŞİNİN İHALESİ KİME VERİLDİ?
Güvendikleri bir “Abileri” onlara Taksim’in en güzel yerinde duran Habertürk binasını kafasıyla işaret etti, önce biraz araştırdılar, ev sahibini kaçırıp komple yerleşelim diye düşündüler fakat o zaman çok etkili olamazlardı, her zaman sonuç aldıkları klasik yöntemi uygulamaya karar verdiler.
Habertürk’ü yörüngeden saptırma işinin ihalesi, İstanbul’un kralı olan ve “top sakal çetesini” yönlendiren Emniyet İstihbaratçı A. F. Y.’nin üstüne kaldı.
A.F.Y. hemen bir ekip oluşturdu önce Turgay Ciner ikna edilmeliydi, gerisi zaten çok kolaydı fırsat gecikmeden geldi, Turgay Ciner, ilk göz ağrılarından Havaş üzerinden bazı işlere karışmıştı, deliller elde edildi basılı düğme operasyonuyla Turgay Ciner’e haber uçuruldu, haberi duyan Ciner çok panikledi önce ne yapacağını şaşırdı, akıllı adamdı çekirdekten yetişmeydi, toparlandı ve yakın çevresinden aldığı akılla hemen ilk uçakla Pensilvanya’ya uçtu, el öptü “emrinizdeyim” dedi, patron tamamdı sıra yöneticilerdeydi.
ALTAYLI DA A.F.Y.’Yİ DE ANLAYIVERDİ
Fatih Altaylı için artık gazetecilik zevk vermiyordu, Murat Bardakçı ona farklı bir dünya açmıştı, bir de üstüne Taraf’a manşet olan bir “vakası” patlayınca, durumu çakması fazla uzun sürmedi, bir kaç kez tesadüfen karşılaştık diye düşündüğü ve öğlen yemekleri yediği A.F.Y.’yi anlayıverdi, zaten Başbakan da eski yakınlığı göstermiyordu, karşıdaki ekip bu sefer çok güçlüydü, hızlı bir uyum sürecinden sonra, saçını boyatmayı ve spor araba merakını bir anda bıraktı. Murat Bardakçı ile yaptığı ve çok keyif aldığı programı sonlandırdı, canını sıkan biri de “çil çil” ortadan kayboldu…
EMNİYET İSTİHBARAT’IN ÜCRETSİZ YEMEK YEDİĞİ MEKAN
Sonra; Habertürk’ün Taksim binası artık öğlen yemeklerinin Emniyet İstihbarat Şubesi personeline ücretsiz verildiği bir yer olmuştu ama haber gelmesi yeterli değildi, gelen haberleri evirip çevirip kullanıma sunacak güvenilir bir manipülasyon ekibi gerekliydi.
Ekip arayışı başladı;
O esnada Türkiye’de ortalık çok karışıktı, MİT-Emniyet arasındaki güç savaşı, Başbakan–Cemaat çatışmasına doğru tam gaz bir şekilde gidiyordu.
Aranan güvenilir ekip Radikal gazetesinde bulundu…
Radikal’in genel yayın yönetmeni Eyüp CAN’ın büyük ümitlerle Zaman gazetesinden transfer ederek Radikal’in haber merkezini teslim ettiği Abdullah KILIÇ, eski İstihbarat Müdürü E. D.’ın akrabası , çaylak adliye muhabiri M.K.’ın özel ilişkileri sayesinde Aralık 2012’de flaş bellekte temin ettiği KCK operasyonu ifadelerini ve iddianamelerini, çok güzel bir şekilde kullanarak, bir anda istihbaratçı A.F.Y.’nin gözüne girdi.
ASMALIMESCİT’TEKİ DAYAK
2012 yılının ilk aylarında, Abdullah Kılıç Habertürk TV’ye koordinatör oldu aslında Kılıç ve saz arkadaşları Habertürk gazetesine geliyorlardı ama Fatih Altaylı maddi içerikli küçük bir oyunla TV’ye kaydırdı ekibi, gerçi sonra Altaylı’ya Asmalımescit’te yürürken gerçekleşen bir darp olayıyla kulak çekildi.
PARALEL YAPIYA BÖYLE TESLİM OLDU
İstanbul’da “top sakal çetesi”yle bağlantılı Emniyet ve savcılar ekibi, MİT’i yıpratmak için her türlü dalavereyi çeviriyorlardı, yeni Habertürk TV ekibi de hemen entegre oldu ve çalışmalara başladı, ilk olarak M. G. laptop’una yüklediği çok gizli savcılık ifadelerini, gazete gazete dolaşıp gazete istihbarat şeflerine okutarak, haber yapmalarını istedi, sonunda haber bu yönde ilk Taraf gazetesinde çıktı, MİT mensupları bilinçli bir şekilde deşifre edildi.
Habertürk ekibi ve top sakal çetesi bu şekilde her gün yeni bir manipülasyonla Başbakan’a ve MİT’e yüklenerek, yoğun bir kamuoyu oluşturma faaliyeti yürüttü.
İşte Ufuk Güldemir’in hayalinde kurduğu ve yaşama geçirdiği Habertürk, böyle rezil edildi, şimdi herkes anlıyor mu, bütün manipülatörler kesintisiz hergün sırayla sözleri kesilmeden neden Habertürk TV’de konuşuyor, gazete yazıları çıkıyor, Zaman grubunun köşe yazarları, cemaatin eski tüfekleri neden en kritik konularda yorumcu olarak çıkıyor, sözleri gazeteye çarşaf çarşaf haber oluyor.
Olay budur, demek ki bazılarına adam olmak için medya grubu sahibi olmak yetmiyormuş mutlaka birilerine, bir gruba yakın olmak gerekiyormuş…