MEDYAGÜNDEM- Cengiz Çandar’ın dün “Yeni Şafak’ın lümpeni” diye hakaret ettiği Salih Tuna, bugün köşesinde yine kalemini konuşturarak cevap verdi.
Çandar’ın çıldırmasının nedenini Tuna şöyle açıkladı:
“Sevgili Çandar’ın bana neden bu kadar öfkelendiğini biliyorum; Hasan Cemal’i istismar etmesine hiç gerek yok.
‘Bir şifre çözücü olarak Cengiz Çandar’ (05.02. 2013, Yeni Şafak) başlıklı yazımda, Sayın Başbakan’ın şifresini çözme şeklinin, Şota’yı Türkçe’den Türkçe’ye tercüme etmeye benzediğini kanıtlayınca haliyle çıldırdı.
Haklı.
Ben de olsam çıldırırdım.
Dahası insan içine çıkamazdım.
Devam edeceğini ilan ettiği şifre çözme işinden vazgeçmekle yetinmemiş olacak ki, hakaret etmekle kendince ödeşmeye çalışıyor.”
Tuna Çandar için “Kızdı mı bünyesindeki muvazene, usare, izan, insaf hepten iptal oluyor. O kadar ki hangi sınıfa, hangi kültüre, hangi geleneğe mensup olduğunu anlayamıyorsunuz. Eski bir Aydınlıkçı olmasının bunda etkisi var mıdır bilmiyorum, ama, nasıl ki Doğu Perinçek kızdı mı herkesi CIA ajanı yapıyor, sevgili Çandar da kızdı mı, JİTEM tarafından kurşunlanmış, Diyarbakır Cezaevi’nde envaiçeşit işkencelerden geçmiş bir Kürt aydınına bile ‘cahş’ diyebiliyor.” diye yazdı.
Tuna’nın şu satırları da Çandar’ın derdinin aslında “barış” falan değil, “benmerkezciliği” olduğu daha iyi anlaşılıyor:
“Sevgili Çandar kızdı mı terbiye anlayışını da iptizale uğratıyor galiba.
Sormak isterim:
‘Yeter ki kan akmasın, yeter ki çocuklarımız ölmesin, isterse biz bir ömür yazmayalım’ demek gerekirken, ‘bizim yazmadığımız ülkeye barış gelmez’ demeye getirmenin nasıl bir bencillik olduğunu sorgulamak terbiyesizlik mi oluyor?”