TBMM Başkanı seçiminin ardından en büyük şoku Aydın Doğan ve medyası yaşadı. Beslemelerinin süreklş olarak MHP lideri Bahçeli’ye saldırmaları bundan… Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç da bugünkü yazısında Aydın Doğan’ın durumunu “Tüh, gene kaldı Aydın Bey’in Hilton Konakları bir başka bahara…” ifadesiyle özetledi. Yazısı şöyle:
TÜH GENE KALDI AYDIN BEY’İN HİLTON KONAKLARI BİR BAŞKA BAHARA
Meclis başkanı AKP’den seçilince, muhalif basın amigoları buruldular… Şimdi Devlet Bahçeli’yi suçluyorlar: Senin yüzünden oldu!
Gözler o kadar kararmış ki, meclis başkanının genel seçimde en fazla oyu almış ve mecliste en çok koltuğu bulunan partiden çıkması tuhaf karşılanabiliyor…
Bir aydır ihtirasla üzerine oynadıkları AKP-CHP koalisyonu ihtimalinin “yattığını“, diğer seçeneklerin de “nanay” olduğunu, partilerini bir şekilde bir koalisyona sokamayacaklarını anladılar. Tüh, gene kaldı Aydın Bey’in Hilton Konakları bir başka bahara…
SEÇİMDE AK PARTİ OYLARINI ARTIRACAKTIR
Tabii bu arada kimse, CHP’nin daha geçen sene cumhurbaşkanlığına aday göstermiş olduğu adamı bu sefer meclis başkanlığı için desteklememiş olmasındaki “sakil sefaletin” üstünde durmuyor!…
Böylece, sistem sıkıştıkça, “tekrar seçim” lafı da gitgide daha fazla telaffuz edilir oldu. Bunu önce Devlet Bahçeli söylemiş, hatta 15 Kasım tarihini de vermişti. (Biz, 22 Kasım demiştik.) Şimdi Selahattin Demirtaş da söylüyor: “Taşların yerine oturması için yeni bir seçim gerekiyor.”
Eh, onu da taşları yerinden oynatan ve sonra da bin pişman olan Kürt vatandaşlar herhalde düşüneceklerdir… Demirtaş şunu da ekliyor: “Koalisyon kurulabilir ama uzun ömürlü olmaz.”
Yok, kurulmaz.
Ne mi olacak? Cumhurbaşkanı görevi Davutoğlu’na verecek, temmuz ayı da “bile bile lades” ve de “nafile” koalisyon turlarıyla geçecek.
Sonra ya görev Kılıçdaroğlu’na verilecek ya da Bahçeli’ye. O da kuramayacak.
Daha kuvvetli bir ihtimal: Davutoğlu tek başına bir hükümet kuracak ve güvenoyu alamayacak.
Böyle böyle vakit dolacak ve ağustos ayı ortalarında ya da sonlarında meclis feshedilecek, tekrar seçime gidilecek.
Bu seçimde AKP oylarını arttıracaktır, yüzde 45’e bile çıkabilir.
CHP ile MHP oyları belki bir-iki puan oynar.
HDP meclise bu sefer “ucundan” girer, kıl payı, ya da hiç giremez.
Yani 6 Haziran gününe döneriz, altı aylık bir fetret devriyle “bulanık günleri” savuşturmuş oluruz.
Fetret devri uzar da yıllara yayılırsa Türkiye’ye yazık olacaktır çünkü.
Belki günün birinde, seçimden ancak iki hafta sonra meclis toplayabilen, ancak üç hafta sonra meclisine bir başkan seçebilen şu köhne ve hantal sistem de değişir…
MUHALEFET KİMİNLE DAND ETTİĞİNİ 13 YILDIR GENE DE ANLAYABİLMİŞ DEĞİL
Son günlerin gelişmeleri içinde bizi en çok güldüren de şu oldu:
Daha 8 Haziran sabahından itibaren tekrar seçim düşünmeye başlayan AKP, ustaca bir manevrayla bunu kendisi söylemedi, Bahçeli ile Demirtaş’a telaffuz ettirdi!
Çünkü muhalefet “kiminle dans ettiğini” on üç yıldır gene de anlayabilmiş değildir.
İyi de, bunun böyle olacağı en başından belli değil miydi? Ne halt etmeye tatili bitirdik de geldik, ne güzel denize giriyorduk yahu…
Zarar yok, sonbaharda CHP kurultayını bekleriz, asıl eğlence orada olacaktır.
Belki o arada amigolar da zillerini, şallarını, tüllerini, pullarını hazırlayıp beklemeye geçerler.