ERDEM
ERDEM YAVUZ YAZDI
Erdem kavramı, felsefe tarihinin başlangıcından beri yer alır. “İnsanın ve yaşamın anlamı nedir?” sorusuna verilen felsefi cevap başlangıçta “erdemli olmak” olarak belirtilmiştir.
Ünlü düşünür Platon, “Erdemi bilgi olarak tanımlar, bilgi sahibi olan erdem sahibi olur. ” der.
“Bilgi”nin de çeşitleri vardır. Gündelik bilgiler, genel geçer bilgiler, bilimsel,felsefi bilgiler…. Yani çok çeşiti vardır, herkesin üzerinde hem fikir olduğu şey nasıl bilgi olursa olsun bilginin büyük bir güç olduğu ve yanlış ellerde taraflı şekilde kullanılmasının kaosa yol açacağıdır.
Uzun süredir Türkiye’de büyük bir kirliliği yaşıyoruz, her yerden adeta bilgi fışkırıyor, patlayan bir yanar dağdan çıkan lav gibi önüne çıkan herkesi içine alarak ilerliyor. Yanardağdan uzaklaşınca, lav soğuyunca bir bakıyorsunuz elinizde bilgi diye tuttugunuz bir avuç kül ve taş aslında.
İşte artık kafası karışmış, neye, niçin inanacağını şaşırmış geniş halk kitlelerinin ikna etmek için adına gizli tanık denen ve tuhaf isimler verilen ama herkes tarafından kimlikleri bilinen bir takım adamlar ortaya çıktı.
Genelde isimlerinde Türk bulunan TV’lerde ağızları dolu dolu bağıran adamlara, evet konuşan gerçekten biliyor ben gizli tanığım diyerek şahit oluyorlar, sanki bir tiyatro izler gibi kamuoyu da izliyor.
Gizli tanık olan şahısların isimlerini açıklamak can güvenlikleri gerekçesiyle mahkeme tarafından yasak olduğu için isimleri açıklanmıyor ama tartışmaları yöneten moderatörler de bu şahısların gerçekten gizli tanık olduklarına kamuoyu adına şahit oluyor böylece uzayıp gidiyor mevzu yani tam bir komedi anlayacağınız.
Pazar gecesi kanallar arasında dolaşırken “küçük top sakala” rastladım, spor konulu bir tartışma programında bir grup insanla birlikte ekrana çıkmış; aslında tam olarak şöyle, ekran 7 parçaya bölünmüş ortada en büyük parçada bizim topsakal var, yanındaki küçük ekranlarda, gizli bir tanığın avukatı olduğunu söyleyen biri (herhalde gizli tanık daha yüksek para veren başka bir programa katıldı) Fenerbahçe kulübünde yetkili olduğunu söyleyen yaşlıca bir amca ve çeşitli spor yorumcuları, tartışma konusu tam anlaşılamamakla beraber Fenerbahçe kulübünün hileli bir iş yaptığına ilişkin bir takım şeyler…
Programın ilgimi çekmesinin nedeni şu; “küçük topsakal” kendisine konuklardan birisi itiraz edince elinin altında bulunan kağıtları çıkarıyor ve karşısındaki adama diyor ki; “şu gün şu saatte elinde para dolu bir çantayla şu adamın arabasında ne işin vardı söyle” veya “kullandığın şu telefonla falanca adamı arayıp ne söyledin” tehditler havalarda uçuyor yani, belli ki elinde savcılıktan alınmış soruşturma dosyaları var, dosyayı karıştırıp karıştırıp ortaya konuşuyor.
İçler acısı bir durum, topsakal karşısındaki adamların cevap vermesine bile ihtiyaç duymuyor.
Bilgileri ona veren kendilerine hukukçu diyen şahıslar kararlarını çoktan vermiş ve çık işini yap demişler.
İnsanın aklına meşhur söz geliyor, “Bilgi büyük adamı alçak gönüllü yapar, normal adamı şaşırtır, küçük adamı ise kibirlendirir.”
Programı izlerken sıkıldım tam kanal değiştirecekken topsakal hızını alamadı ve dedi ki, “ İstanbul’da bazı belediyeler’den, büyük inşaat firmalarından sudan ucuz fiyata milyarlık evleri alan gazetecilerin isimlerini açıklayacağım”. Bir anda bu pervasız tehdide maruz kalan programda konuk olan gazetecilerin tepki göstereceğini düşündüm ama herkes sus pus oluverdi, topsakal da yokuş aşşağı freni patlamış bir kamyon gibi coştukça coştu, iyice çirkinleşti.
Aslında işin kilit noktası işte bu, kanun biziz, devlet biziz diyen bazı özel savcılar, polis marifetiyle soruşturma yürütüyoruz diye, İstanbul’u BBG evine çevirmişler, oluk oluk gelen bilgileri atık dönüşüm tesisi gibi hiç bir bilgiyi ziyan etmeden konularına göre ayırmışlar ve bir bilgisayara yüklemişler.
Örneğin bilgisayara gazeteciler yazıyorsunuz bir çuval bilgi çıkıyor, al bu bilgiyi istediğin gibi şantaj yap, tehdit et, ünlü iş adamları, büyük profesörler, meşhur gazeteciler, galiba bu topsakal çetesi karşısında bunun için küçücük oluyor, en küçük olayda ortalığı ayağa kaldıran sivil toplum kuruluşlarının başkanları seslerini kesip ortadan kayboluyor.
Hatırlarsınız, MİT’in kendisini dinlediğini, takip ettiğini iddia edip suç duyurunda bulunan “küçük topsakal” başkalarının dinleme kayıtlarını,takip raporlarını pervasızca TV’den okurken yüzü garip şekiller alıyor, Topsakalın bu kibirlenmesini sağlayanlar acaba ne hissediyor diye insan gerçekten merak ediyor.
Sokrates günümüzden binlerce yıl önce öğrencilerine “Erdem her insana öğretilebilir ancak her insanda aynı oranda zuhur etmez” demesi boşuna değil galiba.