VATAN HAİNLİĞİ
ERDEM YAVUZ YAZDI
Devlet düşmanlığı zor iştir, hele okumayı sevmiyorsan, tecrüben, birikimin yoksa kısa sürede ipliğin pazara çıkar, sonra da bir çamur deryasında debelenir durursun. 1960-70’li yıllarda devlete ve kurumlarına muhalif olan herkes çok okurdu ve bilgi sahibi olurdu, cahil gördüğünüz fabrika işçisi bile sizinle diyalektik materyalizmin Hegel veya Marx’ın bakış açısından farklılıklarını anlatırdı. Yıllarını “Hizmetin” polis içinde güçlenmesine harcayan, yasadışı dinlemenin Türkiye’deki öğretmenlerinden Hanefi Avcı bile eski sol militanları entelektüel anlamda öve öve bitiremez.
Cehalet öyle başa bela bir şeydir ki, yüksek lisans, doktora yapmakla da, Amerika’yı ziyaret etmekle de, oranın hamburgerini ve kolasını içmekle de gideremezsin, cehaleti gidermek için önce kalp gözünün açık olması gerekir, gözünü kin ve nefret bürümüş, mesihlerinden aldıkları emirle tokat atacak yanak aramakla o kadar kendilerini kaybetmişler ki, bu cahiller, kendilerinin nerede yaşadıklarını, nereden para kazandıklarını, kimin kendilerini koruduğunu unutmuşlar. MİT fobileri üst seviyeye çıkmış, lokantaya gidiyorlar yan masalarında oturan iki gariban adamın fotoğrafını çekip MİT’çi diye yayınlıyor veya “evimize MİT gizlice girip fotoğraflarımızı çaldı hakkımızda araştırma yaptı” diye avazları çıktığı kadar bağırıyorlar.
Şimdi sormazlar mı adama, neden kendini eleştiren insanların yazdıklarına cevap verip çürütmeye gitmiyorsunuz da, “beni eleştirdi o zaman kesin MİT’çidir” diye yaftalıyorsunuz. Gerçekler adamın canını öyle acıtır ki, acıdan kendini hedef, etrafındaki herkesi de MİT görürsün, “Top sakalların” genel “mağdurum” yaklaşımları artık kimseye inandırıcı gelmiyor, “Top sakallar” bırakın bu mağdurum sözlerini de ipliğinizi pazara çıkaran gerçeklere cevap hazırlayın.
MİT, sizinle niye uğraşsın, ne ağırlığınız var, size kafayı taksa gider sizin talimat aldıklarınızla, size devlet imkanlarını kullanarak bilgi ve doküman sağlayanlarla uğraşır, sizinle ancak ben ve benim gibi medya mahallesinde tek başına dolaşan, kalemi ve yüreğinden başka bir şeyi olmayan adamlar uğraşır ki; beni bile MİT ile ilişkilendirdiniz, beni de medyanın çoğuna yaptığınız gibi şantajla korkutup sindiremediniz, çok rahatsız olduğunuzun farkındayım, ben sizin vicdanınızın sesi olup doğruları yazmaya devam edeceğim size o meşhur şerbeti içirip tövbe ettireceğim hiç merak etmeyin, 1980’lerde olsaydık bana komünist , 1990’larda olsa bana JİTEM’ci, 2000’de olsak İran’cı, 2010’de olsak Ergenekoncu derdiniz, 2013’de MİT’çi diyorsunuz, ben de size zavallı “Top sakallar” diyorum, bana şantaj yapacak elinizde bilgi olmayınca böyle oluyor işte.
Son olarak, duyduğuma göre “Top sakal kardeşler” koruma kalkanlarının inmeye başlamasıyla birbirlerine ihanet etmeyeceklerine Kur’an üzerine yemin etmişler, yanlarında dolaşan koruma polislerini de şahit yapmışlar.
“Şişman top sakal”, yeni hedefine Emniyet Genel Müdürünü almış, ağza alınmayacak kadar pis, mesnetsiz iddialarda ve beddualarda bulunuyor, böylece bu “top sakal çetesi”nin iddiaları kadar ruh sağlığının da ne kadar bozuk olduğunu anlıyoruz.
Paris’te 3 PKK’lının öldürülmesi olayının arkasında İran servisi olabileceğini belirten bu “Top sakal çetesi’nin ABD ve İsrail’e hiç değinmemesi de onların beslenme noktalarını ve “Vatan sevgisini” bir kez daha sergilemiyor mu?
Allah onları ıslah etsin…
