30. muhtarlar toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terör örgütlerinin ağababaları, baktılar ki bu iş silahla, bombayla, tankla, uçakla olmuyor, bu defa bel altından vurmaya başladılar. Son günlerde ekonomimizin maruz kaldığı saldırıları işte bu şekilde değerlendirmek gerekiyor.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 30. Muhtarlar Toplantısı’nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, “Bizi Avrupa’dan dışlamaya ne Avrupa Birliği kurumlarının ne de ırkçılık hastalığının pençesine düşme tehlikesiyle karşı karşıya olan Avrupa devletlerinin gücü yetmez. Biz Avrupa’da misafir değil, ev sahibiyiz. AB ve bazı Avrupa ülkeleriyle son dönemde yaşadığımız sıkıntılar, güncel siyasi çatışmalardır” dedi.
“TEK TARAFLI ADIM ATMA DÖNEMİ BİTTİ”
“Şayet ülkemize karşı olan anlamsız husumetini, çifte standardını bir kenara bırakırsa, hemen yarın Avrupa Birliği’ne tam üye olmaya hazırız.” diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Avrupa Birliği, ülkemize söz verdiği ama kasıtlı olarak tutmadığı vize serbestisi, mülteciler için toplamda 6 milyar avro yardım, fasılların açılması gibi adımları attığında, biz de elbette iyi niyetimizi göstereceğiz. Ama artık tek taraflı adım atma dönemi bitti. Hani bizde bir söz var ya; ne kadar ekmek o kadar köfte.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 30. Muhtarlar toplantısındaki konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle oldu:
AB’NİN PEŞİNDEN KOŞMAYA NİYETİMİZ YOK!
Bugün Trakya’daki şehitlerimizi, Balkanlar’daki soydaşlarımı bir kenara koyuyorum Avrupa genelinde 5 milyon vatandaşımız yaşıyor. Dolayıyla Bizi Avrupa’dan dışlamaya ne Avrupa Birliği kurumlarının ne de ırkçılık hastalığının pençesine düşme tehlikesiyle karşı karşıya olan Avrupa devletlerinin gücü yetmez. Biz Avrupa’da misafir değil, ev sahibiyiz. AB ve bazı Avrupa ülkeleriyle son dönemde yaşadığımız sıkıntılar, güncel siyasi çatışmalardır. Hedefimiz kökü mazide olan atiyi kurmaktır mesele budur. Şayet ülkemize karşı olan anlamsız husumetini bir kenara bırakırsa hemen yarın Avrupa Birliği’ne üye olmaya hazırız. AB söz verdiği adımları attığında bizde iyi niyetimizi göstereceğiz. Bize ne verirseniz bizden onu alırsınız. Avrupa Birliği, ülkemize söz verdiği ama kasıtlı olarak tutmadığı vize serbestisi, mülteciler için toplamda 6 milyar avro yardım, fasılların açılması gibi adımları attığında, biz de elbette iyi niyetimizi göstereceğiz. Ama artık tek taraflı adım atma dönemi bitti. Hani bizde bir söz var ya; ne kadar ekmek o kadar köfte. AB’nin peşinden koşmaya niyetimiz yok. Çok oyalandık, 53 yıl kendi ilkeleriyle çelişmesi pahasına Türkiye’ye tavır alan bir kuruma kimsenin güvenmesi mümkün değil. AB meselesinde kararı üye ülkelere bırakıyoruz. Avrupa kendi üzerine düşeni yaparsa biz üzerimize düşeni yaparız. Aksi takdirde kendileri bilirler. Türkiye’nin batı ile olan bağı güçlü de doğu ile olan bağı zayıf mı? Geçtiğimiz haftalarda yaptığımız Özbekistan ziyaretimizde gezme imkanı bulduğumuz Registan meydanı dünyada eşine az rastlanan bir medeniyet şaheseridir. Bir Uluğbey’i bir kenara koyabilir misiniz? Özbekistan’dan hemen önce ziyaret ettiğimiz Pakistan’da bizi ağırladıkları Lahor kaleside görkemli bir yer. bunun için biz Rusya ile İran ile Güney Asya ülkeleri ile siyasi ve ekonomik ilişkilerimizi en ileri seviyede tutmak istiyoruz. Bu konumumuzu kendimiz ve dostlarımız bakımından birbirini tamamladığını düşünüyoruz.
BÖLGEDEN KANI VE GÖZYAŞINI EKSİK ETMEDİLER
Bölgeden kanı ve gözyaşını eksik etmediler. Suriye’de Libya’da kanı dökülen kardeşlerimizin acısını yüreğimizde hissediyoruz. Musul’da, Telafer’de ve diğer şehirlerde bir yandan DEAŞ’ın bir yandan mezhepçilerin zulmü altında kalanlar bizim kardeşimizdir. Bu duruş bize tarihin mirasıdır. Şayet yanı başımızda kardeşimizi ağlarken başımızı çevirirsek torunlarımızın yüzüne bakamayız.
HEPSİ DE SUÇ ORTAĞIDIR BURADAN İLAN EDİYORUM
Değerli kardeşlerim Türkiye Doğu ve Batıyı kucaklayan bu mirasın üzerine yeni bir gelecek inşaa etmek istiyor. 15 temmuz Türkiye’nin gördüğü en sinsi ve alçak saldırı girişimi olarak tarihimize geçmiştir. 15 Temmuz darbe girişimi, işgal girişimi ve terör saldırısıydı. Bu terör örgütünün üst düzey yöneticilerinin çoğu yurt dışına kaçtı. Niye kaçtınız? Demek ki suçlular. Bu kişilerin sığındıkları ülkelere baktığımızda asıl niyetin ne olduğunu anlayabiliriz. Hepsi de suç ortağıdır buradan ilan ediyorum. Verin diyeceğiz vermeyeceksiniz. Hukukta buna yardım ve yataklık denir. Yeri geliyor yardım toplama çadırları kuruyorlar. Ben senin neyine güveneceğim ya! Bir taraftan terör örgütü ilan edeceksin bir taraftan yardım edeceksin! Müttefik dediğimiz ülkeler tercihlerini terör örgütlerinden yana kullanıyorlar. PKK ile de aynı durum var. DEAŞ’ı bahane ederek başka gurpları palazlandırmak yanlıştır. Batı ülkelerini rahatsız etmesi bölge devletlerinin egemenlik haklarına saygı duymalarından kaynaklanmıyor. Petrolün var mı? Var, bunun için oradalar. Fırat Kalkanı operasyonun tek hedefi terör örgütleridir. Kimsenin şüphesi olmasın. Başka şekilde yorumlanmasın. Türkiye tek başına da kalsa terör örgütleriyle mücadelesini sürdürecektir. Engellemelerle karşılaşıyoruz. Bir takım firmalar askeri malzeme satmayacaklarını açıklıyorlar. Kötü komşu insanı evsahibi yapar derler. Biz 14 yıldır kendi ayaklarımız üzerinde durmamızı sağlayacak sistemi kuruyoruz. Bunlar zavallı. Siz bizim Çanakkale Destanımızı okunuz mu? Artık haçlı zihniyetleri tarih oldu, yoksa bunu mu uyandırmak istiyorsunuz? Bu teşebbüsün içindeyseniz çok yanlış!
BU FETÖ’CÜLERİ SİZ YETİŞTİRDİNİZ
Geçmişi ne olursa olsun, sıfatı ne olursa olsun bu ihanetin içine girenlerin hepsi hesap verecek. Bakın açık açık söylüyorum: Darbe komisyonunda birileri bir şeyler söylüyor. Bu olay 40 yılık bir olaydır. TSK içine girenler son 14 yıl içinde değil, nasıl olurda son 14 yıla sığdırırsınız. Yoks a bu iktidara fatura mı kesmeye çalışıyorsunuz. Önce bu faturanın baş amili kendileri sizler! Bu FETÖ’cüleri sizler yetiştirdiniz! Görmezden geldiniz, şimdi ortaya çıkınca başkalarına fatura kesmeye çalışıyorsunuz. Şimdi Milli Savunma Üniversitesi’ne herkes girebilecek dedik. Askeri liseleri kapatıyoruz. Bütün Anadolu çocuğu buralarda okuyabilsin. Bakın o zaman buraya FETÖ giremeyecektir. Ve benim muhtar kardeşim evladını gösterdiğinde şöyle dizin aç göreyim ayağının bileğini göreyim diyemeyecek. Bunları yaptılar. Rahatlıkla herkes gelecek buralarda okuyacaklar. Çünkü Türkiye bir hukuk devletidir. Şu ana kadar soruşturmaya maruz kalan kişiler haklarında elde edilenlere istinaden yapılmıştır. 4 günlük tatilimizden sonra o ormanlarda gizlenen o teğmenleri orada yakalayanlar onları öldürebilirlerdi. Ne yaptılar? Hukuka teslim ettiler! Bu bizim hukuka teslim olduğumuzu gösteriyorlar. Beni ailemi öldürmeye gelenlerin hakkında hukuk ne karar veriyorsa ona tabi olacaklar.
TÜRK MİLLETİ BUNLARIN DEFTERİNİ DÜRMÜŞTÜR
Ne diyorlar Kasım ayında şu olacak bu olacak! Söylenti çıkardılar! Ne oldu Kasım ayı bitti. Bundan sonra da aynı şeyi yapacaklar. Şimdi Aralık ayı daha sonraki tarihler için aynı yalanları uyduracaklar. Türk milleti bunların defterini dürmüştür. Sağda solda kalan kılıç artıkları da tespit edilecektir. FETÖ gibi PKK içinde yolun sonu görünmüştür. Bunların kökünü kazıyana kadar bu mücadele devam edecek. Kürtlerin adına ortalıkta gezdiğini savunan bu uzantılara da prim vermeyelim. Bunların benim Kürt kardeşlerimle ilgili en ufak hassasiyeti yok. Bunca zaman oralarda görev yaptılar. Sokak aralarını belediyenin iş makineleriyle kazmaktan başka ne yaptılar? Bunları devletin güvenlik güçleri buralara girmesin diye kazdılar. Barajların yapılmasına engel olmak istediler. PKK’nın milletimizi korkutmak için sindirdiği elemanlar milletimiz tarafından tekme tokat geri çevriliyor. Benim vatandaşım kepenk indir denildiği zaman gereken cevabı vermelidir. Güvenlik güçlerimiz de yanlarında olacaklar. Bunlar hain, bunlara gereken dersi beraber vereceğiz. Önce biz dokunulmazlık istemiyoruz dediler. Dokunulmazlık kalkınca, Avrupa’ya bizi şikayet ettiler. Dokunulmazlıklar kalksın diyordunuz şimdi niye ağlıyorsunuz? Bunların suç dosyaları çok kabarık. Bizim arkamızda PKK var, PYD, YPG var dediler. Bunları söylediler, fatura önlerine çıkınca da farklı şekilde çalım atmaya kalktılar. Ya adam gibi yaşayacağız, ya adam gibi öleceğiz. Bu anlayışla her türlü zilleti, boyunduruğu reddediyoruz.
ERDOĞAN’DAN MÜJDE: BÜYÜME ORANLARINDA İLK SIRALARDAYIZ
Terör örgütlerinin ağababaları, baktılar ki bu iş silahla, bombayla, tankla, uçakla olmuyor, bu defa bel altından vurmaya başladılar. Son günlerde ekonomimizin maruz kaldığı saldırıları işte bu şekilde değerlendirmek gerekiyor. Bu spekülasyonların arkasındaki güçlere diyorum ki, sizin eli kanlı katillerinize pabuç bırakmayan bu millet, o bir dolara satın aldığınız piyonlarınızla bunları karıştırmayın, bu millet, darbenin ertesi günü 2,5 milyar dolarını bozdurup ekonomisine destek olmuş bir millettir. Dövizi silah olarak kullanıp bize dize getireceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu yıl yaşadığımız onca badireye rağmen büyüme oranında dünyada ilk sıralara yerleştirdiğimizin müjdesini buradan veriyorum. Hiç endişe etmeyin. Ben milletime inanıyorum. Bakın yapılandırmaya giden borçlarda 100 milyarın üzerinde taksitlendirme yaptı milletim. Bu millet böyle bir millet. Hiç merak etmeyin Allah’ın dediği olur. Kamu sözleşmelerinde Türk Lirasına geçtik. Faizsiz kazanç sistemlerini kullanacağız. Şundan emin olun Türkiye’nin istikameti sağlamdır.
doların hakimiyetinden kurtulmadığımız sürece bu saldırılar devam edecek ve batı şuan içinde bulunduğu ekonomik krizi yine doğunun ve gelişmekte olan ülkelerin üstüne yıkarak kurtulacak hep yaptıkları gibi. artık bizim rusyayla yaptığımız gibi kendi paralarımızla ya da altınla ticaret anlaşmaları yapmamız lazım bu alternatif milli ekonomi modellerine dolara biat etmiş neoliberal ekonomistlerin kafası basmaz ingiltere ve abd nin bazı ünv.de zengin ülkeleri daha zengin fakir ülkeleri daha fakir yapma eğitimi almış ve dünyaya bu özel misyonla salınmış tüm neoliberal ekonomistlerden kurtulmalıyız ve cemil ertem gibi alternatif ekonomi modelleri üzerinde çalışan milli ekonomistler bulmalıyız artık bu tarz insanların daha çok yetişmesi ve bu ülkedeki ekonomi politikalrını bu tarz insanların belirlemesi bakanlık koltuğuna da batı aşığı, ve batının her politikası gibi acımasız neoliberal ekonomi politikalarının da kopyala yapıştır uygulayıcısı olan mehmet şimşek gibiler değil cemil ertem tarzı küresel siyaseti okuma yeteneğine sahip alternatif ekonomik modellerle ülkemizin önünü açacak milli ekonomistlerin oturması lazım
bir ülkenin hükümetinin ekonomi kurmayları o ülkenin tüsiad gibi en büyük sermaye grubunun talep ettiği şeyleri talep ediyorsa o işte bir sakatlık vardır sermayenin çıkarlarıyla halkın çıkarlar asla aynı olmaz tersine daima çelişir, çatışır ab süreciyle ilgili tüsiad ve mehmet şimşekin söylediklerinin aynı doğrultuda olması bizim haklı olarak şu soruyu sormamıza sebep oluyor bu ülkenin ekonomi politikalarını belirleyenler milletin mi yoksa sermaye sınıfının çıkarlarını mı koruyorlar
batı tipi bir liberal demokrasi zırvasıyla yıllardır beynimizi ütüleyenler liberalzmin kendi kalesi olan abd de daha devletçi politikaları işaret eden trumpın seçilmesiyle nasıl bir yenilgiye uğradığını göremeyecek kadar kör olabilirler mi? ya da ab ülkelerinde liberal sağ ve sol tüm partiler kan kaybederken aşırı milliyetçi partilerin güç kazandığını farketmiyor olabilirler mi? elbette hayr farkediyorlar ama liberallerin en önemli özellikleri gerçekleri ters yüz edip hayasızca ve yüzsüzce satabilme yetenekleridir mesela dünya bankası imf gibi gariban ülkelerin kanını batı adına emmekle görevli karanlık yapıları bize çare diye pazarlamaları gibi neyse ki artık 21. yy da tüm dünya bunların gerçek yüzlerini gördü batıda kendi kalelerinde dahi halklar liberallerin yüzüne tükirüyor ingilizler brexitle abye tekmeyi vurdu dünyanın bugün kü savaş, gözyaşı, yoksulluk, açlık ve göçlere sebep olan halinden baronların kuklası liberal siyasetçileri ve kurdukları ekonomik düzeni sorumlu tutuyorlar çünkü batıda orta sınıflar her geçen gün daha da yoksullaşıyorlar ve buna karşılık liberal siyasetçiler zevkü sefa içinde marie antoinette misali eşcinsel evlilikleri, evlat edinmeleri gibi fantastik işlerle uğraşıyorlar çoğunluğun dertlerinden tamamen uzaklaşmış küçücük azınlıkların fantezilerinin peşinde koşarak marjinalleşiyorlar aynen bizdeki chp misali o nedenle de adı sağ ya da sol olsun batıda halklar liberal partilerden kaçıp tepki olarak milliyetçi partilere yöneliyorlar tüm batıda yükselen trend milliyetçilik ve milli politikalara dönüş yönünde