Bir kere sadece “Tayyip Erdoğan karşıtlığı” ekseninde şeytanla bile işbirliği yapabilir bir halet-i ruhiye içine girdikleri yazılacak. Şu andaki işbirliklerinin de, ondan aşağı kalır yanı bulunmadığı yazılacak. Amerika’daki neo-con odaklarla işbirliği içindeler.
Gülen hareketi için tarih ne yazacak?
Bilmem bu soruyu kendilerine soruyorlar mıdır o yapı içinde yer alanlar, sorumluluk üstlenenler?
– Bir kere sadece “Tayyip Erdoğan karşıtlığı” ekseninde şeytanla bile işbirliği yapabilir bir halet-i ruhiye içine girdikleri yazılacak. Şu andaki işbirliklerinin de, ondan aşağı kalır yanı bulunmadığı yazılacak.
Amerika’daki neo-con odaklarla işbirliği içindeler.
Avrupa’daki Türkiye karşıtı odaklarla işbirliği içindeler.
HDP ile işbirliği içindeler.
CHP ile işbirliği içindeler.
Sol, liberal, ateist, ne bulurlarsa Tayyip Erdoğan karşıtı olmak kaydıyla herkesle işbirliği içindeler.
– Ülkenin, bir terör örgütü ile evlatlarının canı pahasına mücadele ettiği bir süreçte, bozgunculuk rolünü en kötü biçimde üstlendikleri yazılacak.Evet bunu yapıyorlar. Şehit cenazeleri üzerinden siyasi muhalefet çıkarmak için müthiş bir medya provokasyonu yürütüyorlar.
Bozgunculuğu, bir ateisti ekrana çıkartıp, Kur’an’daki “Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin…” mealindeki ayeti “Ne demek bu?” diye eleştirtecek kadar ileriye götürdüler. Dinledi mi acaba Fethullah Gülen, Şahin Alpay’ın o sözlerini ve içinden “Ne diyor bu adam?” diye bir isyan geçti mi, yoksa “Değil mi ki Tayyip Erdoğan’a vuruyor, ne söylerse kabulümüz” mü dedi? Ne yaptı Egemen Bağış’ın o çirkin “Bakara – makara” sözlerini 7 Haziran öncesinde ev ev dolaşıp Ak Parti aleyhinde kullanan paralel ablalar-abiler?
– Bir dini Cemaatin, bir dindar toplum önderini yok etmek için uluslar arası odakların projesi çerçevesinde nasıl kullanıldığı yazılacak.
Evet, Tayyip Erdoğan, kim ne derse desin, kendini aşan bir misyonun sembol ismi haline gelmiştir.
İslam coğrafyasında Türkiye’nin ve İslam toplumlarının kendilerine emperyalist odaklarca tayin edilen 100 yıllık parantezi aşması mücadelesinde bir rol yüklendi bu kadroya. Bu Türkiye’nin de kendi kendisi olması mücadelesi idi.
Bu kadro, son derece dikkatli bir politika ile Türkiye’nin stratejik derinliğini fonksiyonel hale getirmeye çalıştı. “Komşularla sıfır sorun” bunun içindi. Ekonomik ilişkilerle Ortadoğu’nun bir barış coğrafyası haline getirilmesi çabaları bunun içindi. Öyle ki bölge ülkeleriyle ortak bakanlar kurulu toplantısı yapılacak bir ilişki çerçevesi gelişmişti.
Tam o sırada “Arap Baharı” sürecinde, bölgede emperyalizmin uzantısı diktatörlerin yıkıldığı ve “Türkiye’yi örnek alan siyasi kadrolar”ın iktidar olduğu bir süreç gelişti.
Ama bir merhalede, bölgeyi denetim altında tutmak isteyen güçlerle Türkiye’nin tercihleri arasında çelişkiler ortaya çıktı. Ve o çelişkilerin merkezinde Tayyip Erdoğan’ın liderliği görüldü.
Tayyip Erdoğan Türkiye’nin lideri idi. Türkiye ise bu coğrafyanın yere kapaklandığı tarih kesitinde yine bu coğrafyanın merkez ülkesi idi. Hani insan düştüğü yerden kalkacaksa, İslam dünyasının kalkışının da Türkiye’den olması beklentisi vardı.
Ayrıca Erdoğan’ın, arkasında çok güçlü bir halk desteği vardı. Bu hareketin lideri olarak 13 yıllık iktidarı süresince Türkiye’de pek çok sosyal, ekonomik hamleye imza atmıştı.
Ve bir gün bu coğrafyanın en acılı sorununda dünyanın seyrettiği bir platformda, eli kanlı canilere “One minute, bir dakika, siz çocukları ve katilleri öldürmeyi iyi bilirsiniz” diye haykırmıştı.
Tayyip Erdoğan’ın böyle bir merkez liderlik odağı haline gelmesinin “One minute” ile alakalı olduğu söylenebilir.
Operasyon, işte bu Tayyip Erdoğan’a karşı yapılıyor ve bir tırnak içinde “dini cemaat”, adeta kendi insanını vurmaya soyunduruluyor.
Tayyip Erdoğan ve onun şahsında İslam dünyasının bir hamlesi düşürülürse, bunun tarihi “Gülen hareketi”nin arkadan vurması ile birlikte yazılacak.
Gülen hareketi, diyalog vs. gibi yaklaşımlar çok eleştirilse bile, benim de iştirak ettiğim yoğun bir hüsnü zanla Türkiye’nin ve İslam’ın evrensel bir hamlesi gibi görüldü, onun için olmalı ki, bizzat Erdoğan ve diğer Ak Parti kadroları dahil birçok devlet adamı onlara destek verdi.
Kimse, bir arkadan hançerlenmeyi beklemedi.
Bugün Neo-con hareketi ve İsrail ile paralel, nerede ise Sisi duasına çıkmış, içerde bu küresel kumpası emir telakki eden tüm çevrelerle el ele Tayyip Edoğan’ı vurmaya soyunan bir hareket… Tarih yargısını kendileri yazıyorlar. Ne diyelim.
(AHMET TAŞGETİREN/STAR)