MEDYAGÜNDEM- Taraf’ta bugün Ahmet Altan, “Kürt Mandela’sı ve Erdoğan” başlıklı yazısında İmralı’daki Abdullah Öcalan’a övgü üstüne övgü yağdırmış.
Cezaevlerindeki açlık grevlerinin Öcalan’ın mesajıyla son bulmasını Altan, “Mucizenin yolunu belli ki aklın pusulasını takip eden ‘hükümet’ açtı, bu nedenle hep birlikte onlara şükranlarımızı sunmalıyız ama mucizeyi Abdullah Öcalan gerçekleştirdi. Eğer bu grevler bitmese ve bir ölüme yol açsaydı, bunun yaratacağı sonuçları hiç kimse engelleyemezdi.” diye yorumlamış.
Altan, “Öcalan’ın Kürt meselesinde en önemli merci ve isim olduğu gerçeği”nden söz etmiş.
“Öcalansız savaş olabiliyor ama Öcalansız barış olamıyor.” demiş.
“Şunu da kabul etmek gerekir ki Öcalan siyaset sahnesinde ‘star’ kumaşına sahip bir lider” diyerek de Öcalan için şu övgüleri yağdırmış:
“Öcalan’ın kader çizgisi Mandela’nın kader çizgisine gittikçe daha çok benziyor. Mandela da çok kanlı eylemlerin emirlerini vermişti, Mandela da uzun yıllar hapiste yatmıştı, Mandela da barış sürecini hapisten yönetmişti.”
Altan işi ileri de götürerek, “Ve, eninde sonunda, aynı Mandela’nın macerasında olduğu gibi Öcalan ev hapsine çıkacak. Bir insandan hem barışı bekleyip hem de onu bir hücrenin içinde tutamazsınız çünkü.” diye yazmış.
Altan bunları yazarken, Taraf’taki “top sakallı polis kökenli yazarı” Emre Uslu’nun normal şartlarda çıldırması gerek. Çünkü şu satırlar Uslu’nun Kürt sorunu ve İmralı ile ilgili hükümete yönelttiği suçlamaları şimdi kendi yayın yönetmenine de yöneltmesini gerektiriyor.
Çünkü daha 20 gün önce, “Boş umutlar yaratıp insanları oyalamak, yanlış adreste barış arayıp insanların umutlarını tekrar tekrar öldürmek yerine gerçekçi olalım. Öcalan veya PKK’dan medet umacağımıza, hükümeti Kürtlerin haklarını PKK’ya rehin etme diye özendirerek en azından Kürt sorununun çözümüne gerçekçi katkılar yapalım.” diye yazan Taraf’ın top sakalı, şimdi Öcalan’dan Mandela yaratan yayın yönetmeni için de kalemini oynatsın da görelim?
Daha da önemlisi Uslu’da birazcık fikir namusu olsa düne kadar yazdıklarından dolayı nasıl çuvalladığı, nasıl bir “spin doktoru” gibi hareket ettiği için utanıp kalemini kırardı.
Daha 20 gün önce “Öcalan, ailesiyle görüşmeyecek” başlıklı yazısında, ne yazdıysa tersi çıktı.
Ne yazdıysa yalan çıktı.
Bakın şu satırlar onun:
“PKK/BDP çevrelerinde konuşulan senaryo şu: ‘Geçen seferlerde denediğimiz Devrimci Halk savaşı ve Serhildan girişiminde başarısız olundu ama bu sefer bu iş öyle olmayacak. Cezaevlerinden ölüm haberleri gelecek. Bunu kimse engelleyemeyecek. Türk medyası ne kadar saklarsa saklasın Avrupa bu işin peşini bırakmayacak. Avrupa sayesinde büyük baskılar yaratacağız. Bu sefer sokakları hareketlendirip sonuç alacağız.’
Kötü olan şu: devletin bu stratejiye karşı bir planı yok. Dahası devletin bazı etkili kurumlarının içindeki bazı yapıların bu planın yanında mı karşısında mı olduğundan da emin değilim doğrusu…
Bu stratejiye karşı çözüm diye sunulan ‘İmralı’yla görüşün sorunu çözün’ şeklinde özetlenecek müzakereci plan ise gerçeklerden uzak; yanlış adreste umut aramaktan başka bir şey değil.
Bu plan çerçevesinde Ankara’daki ‘Müzakereci’nin liderliğinde bir grup tüm umutlarını İmralı’ya bağlayıp İmralı’ya çıkarma yaptılar. Daha sonra 21 eylülde Öcalan’ın kardeşini adaya gönderdiler. Ama aldıkları cevap karşısında Yeni Mahalle’deki hesap İmralı’ya uymadı.
Buna rağmen bazı müzakereciler halen ölümleri Öcalan’ın durduracağını varsayarak, ‘Avukatlar İmralı’ya’ diye adaya koster kaldırmaya kalkıyorlar. Böylesi temelsiz isteklerle insanları yanlış yönlendiriyor boş umutlar yaratıyorlar.”
Yazısının devamını verip sayfamızı doldurmayalım. Çünkü “kahin gibi” gösterilen Uslu’nun maskesi fena inmiş durumda.
27 Ekim’de Taraf’ta “Erdoğan’a Öcalan önünde diz çöktürecekler” diyen Uslu şu ifadeleri yazmıştı:
“MİT içinde bir kanat, PKK’nın Türkiyeli liderleri, Murat Karayılan, Abdullah Öcalan, Sabri Ok üzerinden sorunu barışçı yöntemlerden çözebileceğini pompalıyor. Erdoğan’ı da buna ikna etmişler. Hatta bu kanat PKK liderlerin imajına zarar gelmesin diye zaman zaman MİT’e yakın gazete(ci)lere bilgiler sızdırarak ‘Murat Karayılan, Öcalan, Sabri Ok, barışçı ama diğerleri barış istemiyor’ imajı yaratmaya çalışıyor.
MİT’in bu kanadının medya üzerinden sürdürdüğü psikolojik harekât programına bakarsanız sanki Murat Karayılan bir terör örgütü lideri değil, Sivil Toplum Örgütü lideri…”
Uslu bir de, şu yorumu sallıyordu:
“Bugün şuna ikna oldum: Erdoğan’ın en yakın çevreleri Acemcilerin etkin katkılarıyla hazırlanan ‘Türk planı’ ile hızla PKK’yı büyütüyor. PKK 2009’da başlatılan açılım sürecinden büyüyerek çıktıysa bu PKK’nın başarısı değil o Acem aklının sonucudur. Murat Karayılan İran’a teslim edilip İran’ın PJAK sorunu çözüldü Türkiye’nin PKK sorunu derinleştirildiyse bu o Acem aklı sayesindedir. En son İmralı ziyaretinden bile Öcalan bir kez daha büyüyerek çıkmıştır.”
Şimdi Uslu’nun bu mantığıyla yayın yönetmeni Ahmet Altan da “MİT’çi” ve “Acemci” olmuyor mu?
Uslu’nun fikir namusu olsa, derdi “üzüm yemek olsa” işe Ahmet Altan’dan başlardı.
medyagundem.com