Erdoğan’ın işaret ettiği “Kan Ofisi”

Başbakan, Kuzey Irak’ın Kandil Dağı’ndaki yapılanmayı “Kan ve can ticareti yapan taşeron bir örgüt” olarak nitelendirdi. Kürt kökenli gençleri dağlarda yok ettiğini anlattı…
İlginçtir, onlar da “hayır” diye tepki göstermediler. Tam tersine, kanla ve canla beslendiklerini doğruladılar. PKK, Erdoğan’ın sözlerinin hemen ardından “Bir şehitler partisi olarak vücut bulduklarını” açıkladı!
Terörün üst yapılanması olan KCK ise, dağa çıkardığı binlerce gencin ölümüne sebep olan örgüt için aynı dili kullandı:
-PKK, bir şehitler partisidir!
Yapılan her iki açıklamada da geçmişte olduğu gibi yine “kin”, “nefret” ve “düşmanlık” tohumları saçıldı!

* * *
Başbakan‘ın açıklamasının ardından, bölücü örgütün sesi internet sitelerini inceledim. Neler yazdıklarına baktım. Hamam da aynıydı, tas da!..
Yine Türk askeri hedef alınarak “düşmandan” söz ediliyordu. Yine operasyonlarda hayatını kaybeden PKK‘lılara övgüler düzülüyordu. Yine Abdullah Öcalan‘ın gösterdiği yolda “savaş” çığlıkları atılıyordu. Örgüt militanları, gelecek yeni ölümlere hazırlanıyordu!
İşte bir örnek: “Yaralı halde düşmanla (Türk askeri ve polisi) çatışan ve bu direnişle düşmana darbe vuran Çekdar arkadaş, düşmanı çaresiz bırakmıştır. Çekdar yoldaş, Apocu direniş gücünü bir kez daha Ferhat Kurtayların, Zilanların ve Beritanların izinde sergileyerek, ölümsüzler kervanına katılmıştır.”
Bir başka örnek: “Meymun Tepesi’nde bulunan düşman (Türk askeri) gücüne karşı bir eylem gerçekleştirilmiştir.”
Bir diğeri: “Düşmanın (asker ve korucu) ölü ve yaralıları Skorsky helikopterlerle alandan uzaklaştırılırken, eylem ve çatışma alanına yönelik yoğun obüs, havan, tank ve Kobra bombardımanı devam etmiştir.”

* * *
Bu kadarla da kalmıyordu. Bu yayın organlarında istismarın her türünden örnekler sergileniyordu…
85 yaşında olduğu söylenen Kıymet Acar isimli yaşlı bir kadının ağzından bakın neler yazılmıştı: “Hayvanları otlatırken operasyon başladı. Askerler bizi bir eve götürdüler.
7 gün boyunca o evde tutulduk. 7 gün boyunca bize su ve yemek verilmedi.
Sonra geldiler bizi aldılar…”
Bir yandan kadının 85 yaşında olduğu belirtiliyor…
Diğer taraftan Tıp Bilimi‘yle alay edercesine, bu süre içinde aç ve susuz yaşayabildiği, hayatta kaldığı anlatılıyor.
Ardından da bu yaşlı kadın kullanılarak, ağzından mantık dışı iddialar peş peşe sıralanıyor…
PKK’nın her zaman ve her fırsatta yaptığı gibi!

* * *
Ya şunlara ne demeli?
PKK militanlarının gerçekleştirdiği iki ayrı saldırı, büyük bir “marifetmiş” gibi “haber” olarak veriliyor…
Birincisi: PKK‘lılar, Bagok Dağı yamacında bulunan bir beton şantiyesini basmışlar. İçeride büyük tahribat yapmışlar.İkincisi: Şırnak‘ın Güçlükonak ile Siirt‘in Eruh ilçeleri arasında faaliyet gösteren yol yapım şantiyesine ait iş makinelerini yakmışlar. Burada çalışan işçileri toplayıp, terör örgütünün propagandasını yapmışlar.
Bölge vatandaşına hizmet götürülmesini nasıl engellediklerini göğüslerini gere gere anlatıyorlar.
Başbakan‘ın “taşeron” benzetmesine son derece uygun bir eylem!

* * *
Bütün bunları peş peşe sıralayın. Altına İstanbul‘da belediye otobüsüne yapılan son Molotof Kokteylli saldırıyı ekleyin…
Varın kararı siz verin.
Başka ne denilebilir bu örgüt ve böyle bir zihniyet için?
Bence Başbakan, PKK, KCK ve BDP’yi “Kan ve can ticareti yapan taşeron örgüt” olarak değerlendirirken, tam 12’den vurmuş. Başına “kin” ve “nefret” kelimeleri de eklenebilir.

EMİN PAZARCI/TAKVİM