Başbakan Erdoğan’ın Siyasi Başdanışmanı ve Ak Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, ‘İmralı ile diyalog’ süreciyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Akdoğan, İmralı’yla başlayan görüşmeler sonrası Murat Karayılan ve PKK’nın diğer sözde sorumlularının açıklamalarını “Öcalan’a racon kesme” olarak değerlendirdi.
Kanal 7 Televizyonu’nda Mehmet Acet’in sunduğu Başkent Kulisi programına katılan Akdoğan, Karayılan’ın yaptığı açıklamaların kendisine hatırlatılması üzerine “Karayılan, Öcalan’ın iradesine karşı kendi tutumunu dayatmaya çalışıyor gibi bir intiba edindiğini” söyledi.
Akdoğan, yeni sürecin en önemli yönünün ne olduğunu anlatırken, “Daha önce Öcalan, PKK’nın eylem yapması halinde kendisinin İmralı’da muhatap alınacağını düşünürken geçen zaman içerisinde PKK’nın eylem yapmasının kendisini anlamsızlaştırdığını, devre dışı bıraktığını gördüğünü” dile getirdi.
Yalçın Akdoğan, terörle mücadelenin çok boyutlu olduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu:
“Şu an farklı bir süreç işliyor. Bu, akşamdan sabaha çözülecek bir mesele değil. Sürecin zorluğu bu meselenin bugüne kadar çözülememesinde bir faktör. Şuan, güçlü bir çözüm iradesine sahip, cesur ve kararlı şekilde hareket eden bir iktidar işbaşında… Bu süreçten sonra kim samimi, kim değil göreceğiz. Oslo sürecinde hükümet yalnız bırakıldı. Terör gibi çok boyutlu, ulusal ve uluslararasılaşmış bir sorun, siyasi ve toplumsal destek tam olmadan çözülemez. Dünyada böyle meseleler muhalefetin de içinde olduğu bir süreçle çözülür. İhtiyatlı iyimserlik içinde olmalıyız. Basında şu an pozitif bir hava var. Ama dediğim gibi farklı sabotajların yaşanabileceği zor bir süreç. Çok fazla iyimserlik pompalamak da sürece zarar verir, gerçekçi olmalı ama iyi niyetle süreci devam ettirmeliyiz.”
“KANDİL, ÖCALAN’A RACON KESİYOR”
Akdoğan şöyle devam etti:
Daha önce Öcalan’la görüşülmesi için baskı yapıldığını görmüştük. Terör örgütü her kış mevsimde eylemsizlik kararı alıyor ama bunun kıymet-i harbiyesi yok.Şuan ‘al-ver’ şeklinde bir müzakere değil, silah bıraktırma amaçlı bir görüşme sürüyor. Amaç, bölücü terör örgütünün önce sınır dışına çekilmesi sonra silah bırakmasıdır. BDP’liler görüştü İmralı’da Öcalan’la. Yarın BDP’nin açıklamalarını göreceğiz. Karayılan’ın açıklamalarını afaki gördüm. Öcalan’ın iradesine karşı bir tavır sergiliyor. Öcalan’a racon kesiyor. Kandil’den gelen açıklamalar ben de negatif bir etki uyandırdı. Bekle – gör taktiği izleyerek bir süredir eylem yapmamaları, bu sürece olumlu yaklaşacakları yönünde bir kanaat oluşturuyordu. Süreçten yeterince bilgi sahibi olmadıkları izlenimi uyandıran son açıklaması ise kendi pozisyonunu Öcalan’a dikte eden bir görüntü veriyor. Öcalan’a açıktan karşı çıkmadan dolaylı olarak O’nu açığa çıkaran bir tutum izlemeleri mümkün. Sürekli Öcalan deyip sonra farklı davranan bir anlayış var. Silvan saldırısıyla İmralı gömüldü diye yazmıştım. Bu süreçte bunu göreceğiz, Öcalan’ı dinleyecekler mi, yoksa boşa mı çıkaracaklar. PKK’yı denklemden çıkarmak istemeyen odaklar var. Kandil’deki bazı kanatların girdikleri angajmanlar var. PKK bu odakların taşeronluk hizmetini de görüyor aynı zamanda.
PKK sınır dışına çekilecek mi?
Akdoğan, “PKK’nın sınır dışına çekilme kararı alması halinde geçmişte olduğu gibi çekilmekte olan örgüt üyelerinin bombalanması gibi bir durumun yaşanıp yaşanmayacağına” dair bir soru üzerine,
“Geçmişte bu tür sıkıntılar yaşandı. Ama bugün bu konu bir devlet politikası olarak, bütün devlet kurumlarının uyum içerisinde çalıştığı bir süreç şeklinde yürütülüyor. Ortak amaca ulaşmak için herkes, kendi üzerine düşeni yapar. Bu nedenle böyle bir durumda, geçmişte yaşanan komplikasyonların tekrarlanmayacağını söyleyebiliriz.” Ama bu süreçte güvenlik politikaları askıya alınmış değil, sürecin selameti açısından güvenlik hassasiyetlerinin aynı şekilde sürdürülmesi gerekiyor” dedi.
CHP’nin sözleri olumlu ama…
Kılıçdaroğlu’nun sözlerini ciddiye alıp üzerine analizler yapmak bazen yoruyor ama sonuçta ana muhalefet partisi lideri. Afrika turuna çıkmadan önce havaalanında Sayın Başbakanımız da söyledi, dünyanın heryerinde bu tür kronik sorunlar ana muhalefetin desteğiyle çözülüyor. CHP’nin sürece yönelik yaptığı açıklamalar başlık olarak olumlu ama başlıklarla bu iş olmuyor biliyorsunuz. Şimdi önemli olan muhalefetin bu süreçteki tavrı. Muğlak laflar yerine somut konularda net destekler verilmeli. Buna rağmen olumlu algılıyorum. Ama süreç boyunca somut konular gündeme geldiğinde nasıl tavır takınacağı önemli. Başbakan’ın birlikte çalışsınlar önerisine bir cevap bulamamıştık.
BDP’nin nasıl tavır takınacağı önemli
CHP’nin tavrı kadar diğer partilerin tavrı da önem taşıyor. Özellikle de BDP’nin. Daha önceki süreçte BDP, toplumu tahrik eden bir tavır içinde oldu. Bu yüzden süreç boyunca BDP’nin nasıl bir tavır takınacağı önemli. Bugüne kadar kenarda kalmaktan şikayetçilerdi. Bugün göreceğiz nasıl davranacaklarını. Mağduriyet edebiyatı yapan BDP’liler eleştiriye alışmamışlar. O yüzden BDP’yi eleştirmeyi çözüme karşı olmak gibi takdim edip, bize “süreci tıkayan adam” diyorlar. Ben BDP’yi düşman olarak değil siyasi rakip olarak görüyorum. Onların siyasi düşüncesini beğenmek zorunda değiliz. Biz başından beri meseleyi çözmeye çalışıyoruz. Şu ana kadar Kürt meselesinin çözümüne dönük adımları BDP değil, AK Parti iktidarı attı. Dil bu süreçte önemli, tahrik edici ve yıkıcı bir dil yerine daha yapıcı ve pozitif bir dil kullanmalıyız. Bu mesele çözülse de çözülmese de BDP ile siyasi mücadelemiz elbette devam edecek.
PKK’yı masum ve mazur göstermek istiyorlar
Silahlasızlandırmayı imha gibi algılattırmak sürece zarar verir. Bunların temel tezi PKK’nın masum gösterilmesi, onu sürece eklemlemenin yolunu arıyorlardı. Bunda başarılı olamadılar. Farklı ülkelerde devletler bu örgütlerle görüşmüşlerdir. Ama bu görüşmelerde o örgütler meşru gösterilerek yapılmamıştır. Neticede terör vasfı ortadan kaldırılarak yapılmamıştır. O yüzden masum ve mazur görme gibi durum söz konusu olamaz.
Hükümet üzerinde baskı kurmak amacıyla bazı söylemler dile getiriliyor. Hükümet bu süreci taktik amacıyla değil kesin bir çözüme ulaşmak için gerçekleştiriyor. Ne olacağını zaman içinde göreceğiz.
SÜRECİ KİMLER SABOTE EDEBİLİR?
Akdoğan, “Geçmişte bu tür süreçler pek çok kez sabote edildi. Şimdi bu yeni sürecin sabote edilmeyeceğine dair bir garanti var mı?” şeklinde ki soruya, “Terör meselesi hem iç siyasi dinamiklerde iktidarı baskılamak için kullanılmıştır. Hem de dış dinamikler Türkiye’nin etkinliğini kırmak için terörü kullanmıştır. Bu amaçla süreci sabote etmeye dönük bir takım yeni girişimler olması her zaman muhtemeldir. Bu işi Türkiye’nin kendi iradesiyle çözmesini istemeyen ülkeler ya da odaklar da var. Bunlara karşı da müteyakkız olmak lazım.” cevabını verdi. (haber 7)