MEDYAGUNDEM.COM- Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, bugün paralel devlet ve cemaat tartışmalarına ilişkin yine çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
Türkiye Cumhuriyet tarihinde hiçbir Başbakan’a yapılmayan muamelenin sözkonusu olduğunu, Erdoğan’ın oğlunun ve kızının bir gece yarısı gözaltına alınacak kadar paralel devletin ileri gittiğini, hatta bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın ilk kez “örgüt başı” olarak şemalaştırıldığını yazan Selvi, çok önemli bir uyarıda da bulundu.
Ülke tarihinde şimdiye kadar görev yapmış 27 Başbakan arasında hiç birinin böyle bir operasyona hedef olmadığını yazan Selvi hükümete seslendi ve “rehavete kapılmayın” dedi. Selvi, Gülen’den gelen “sulh mektubu”na atıfta bulunarak “Sulhnamelerle yeni bir rehavete girilirse, dördünce dalganın daha şiddetli olacağından şüphem yoktur.” dedi. Yeni Şafak yazarı cemaatin AKP döneminde en az 15 kat büyüdüğünü vurguladığı yazısında “Bunlar, bu hizmetin karşılığı olarak mı reva görüldü?” diye sordu.
İşte yazısından bazı bölümler:
ELİMİZDEKİ İMKANLARI DİNDARLARA KARŞI KULLANMAYACAĞIZ KONSEPTİ
7 Şubat’ta MİT Müsteşarına yönelik operasyon yapıldı.
Kültür Bakanı Ömer Çelik’in deyimiyle Türkiye Cumhuriyeti tarihinde devletin karşı karşıya kaldığı en ağır travmalardan biri yaşandı.
Başbakan ne yaptı. Hayatının en ciddi ameliyatlarından birine girerken sürece müdahale etti, Cumhurbaşkanı ve Başbakan dayanışması yaşandı ve yasa değiştirilmek suretiyle, Hakan Fidan örgütlü yapının elinden alındı. Tasfiye edilmesi amaçlanan çözüm süreci ve Hakan Fidan süreçten güçlenerek çıktı. Peki, ondan sonra ne yapıldı?
Başbakanlık ve MİT, elimizdeki imkânları dindarlara karşı kullanmayacağız konseptine döndüler.
Dershane tartışması başladı.
14 Kasım’da MGK belgesi, kasetler ve fişlemelerle tetiklenen, beddua ile devam eden, milletvekili istifaları ile siyasi bir operasyona dönüşen, ‘Hiçbir meşru sınırımız yok’ tehditleri ile derinleşen nahoş bir sürece girildi.
PARALEL DEVLET VE ULUSLARARASI OPERASYON
Bakanların çocuklarının gece yarısı yataklarından alındığı 17 Aralık’ta ise iktidara karşı güçlü bir meydan okuma yaşandı. Başbakan, uzun süredir varlığını kabullenmek istemediği devlet içindeki örgütlü yapı gerçeği ile yüz yüze kaldı.
‘Paralel devlet’ teşhisi bunun üzerine geldi. Bu yapının sadece polis ve yargıdan ibaret olmadığı, yüksek yargı destekli, ekonomik ve siyasi sonuçlar almayı hedefleyen, uluslararası bir operasyon olduğu fark edildi.
Durum ciddiydi.
ECEVİT’İN TASFİYE EDİLMEYE ÇALIŞILDIĞI SÜRECİN BENZERİ
Ecevit’in tasfiye edilmeye, DSP’nin parçalanmaya çalışıldığı sürecin bir başka versiyonu yaşanıyordu.
İlk rauntta da 29 Mart yerel seçimlerinde AK Parti’ye diz çöktürmek hedeflenmişti. Erdoğan’sız AK Parti ve Erdoğan’sız Çankaya planları için düğmeye basıldığı anlaşılıyordu.
Başbakan ne yaptı?
Başbakan operasyonun nihai hedefinin kendisi olduğunu ilan etti, idare müdahalelerde bulundu. İstanbul Emniyeti’nde görevden almalar yaşandı. Ama operasyon gerçekleşti, tutuklanmalar yaşandı. Kabine değişti.
Sonra?
Bu arada, ‘Paralel devlet’in, devlet geleneğimizde örneğine az rastlanır şekildeki saldırısı, Başbakan’ın mücadeleyi seçmesi ve medyadaki sert tartışmalar üzerine, yüreğine ateş düşenler harekete geçti.
Fethullah Gülen Hocaefendi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e hitaben, Başbakan Erdoğan’ın da okumasını talep ettiği, ‘Islak imzalı’ bir sulh mektubu yazdı.
CUMHURİYET TARİHİNDE HİÇBİR BAŞBAKAN “ÖRGÜT BAŞI” OLARAK GÖSTERİLMEDİ
22 Aralık tarihli mektupta Hocaefendi, ‘zatı alinizin uzattığı eli tutarız’ derken, daha mektubun mürekkebi kurumadan üç gün sonra 25 Aralık tarihinde Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ı tutuklamayı amaçlayan ikinci dalga operasyonu başlatıldı.
Başbakan Erdoğan’a kadar Cumhuriyet tarihinde tam 27 Başbakan geldi geçti. İçlerinde Yüce Divan’da yargılananı da oldu, idam edileni de… Başarısız olup silinip gidenler de oldu, ara dönemlerde göreve çağrılanlar da. Ama bin yıllık devlet geleneğinin üzerine inşa edilen Cumhuriyet tarihinde, örgüt şemaları çizilip, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanları hiçbir zaman, ‘Örgüt başı’ olarak gösterilmek istenmedi.
27 BAŞBAKANIMIZ OLDU AM HİÇBİTİNİN OĞLU YA DA KIZI BİR GECE YARISI ALINMAK İSTENMEDİ
Erdoğan’dan önce 27 başbakanımız oldu ama hiçbirinin oğlu ya da kızı bir gece yarısı alınmak istenmedi. En son 28 Şubat sürecinde Merve Kavakçı’nın kapısına dayanmıştı Nuh Mete Yüksel.
Erdoğan’dan önce 27 Başbakanımız oldu. İçlerinde, Türkiye’yi ekonomik krizlere sürükleyeni, ülkeyi demir yumrukla yöneteni, Dersim Kürtlerini fare gibi zehirleteni, ülkeyi faili meçhul cinayetler cehennemine maruz bırakanı oldu. Ama hiçbiri Recep Tayyip Erdoğan’ın maruz kaldığı muameleye maruz kalmadı.
GÜLEN CEMAATİ ERDOĞAN DÖNEMİNDE 15 KAT BÜYÜDÜ
Recep Tayyip Erdoğan ne yaptı da bunu hak etti?
Başka göstergelere bakmaya gerek yok. Tek bir gösterge vereceğim.
Erdoğan döneminde Gülen Hareketi en az bunu altını çizerek söylüyorum en az 15 kat büyüdü. Bunlar, bu hizmetin karşılığı olarak mı reva görüldü?
SULHNAMELERLE YENİ BİR REHAVETE GİRİLİRSE DÖRDÜNCÜ DALGANIN DAHA ŞİDDETLİ OLACAĞINDAN ŞÜPHEM YOK
Her operasyon karşısında hükümet tedbir almakla yetindi. Daha büyük dalgayla yüz yüze kaldı. En sonunda dalgalar gelip Başbakana dayandı.
Ötesi yok.
Sulhnamelerle yeni bir rehavete girilirse, dördünce dalganın daha şiddetli olacağından şüphem yoktur.