Sabah gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu’nun “Bir ‘anavatan’ları var ve burası değil!” başlıklı yazısı şöyle:
Tarih 21 Ocak 2015… Fetocu kanallardan Mehtap TV’de Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan ve Ünal Tanık’ı görüyoruz.
Programın adı Temkin Durağı. Fakat konuklar alabildiğine rahat ve küstahlar.
Ahmet Turan Alkan ABD’den katılıyor programa. Ali Bulaç kelimesi kelimesine şu sözlerle sesleniyor Alkan’a: “Son sözü hocam sana bırakıyoruz, anavatandasın; dünya oradan yönetiliyor… Böyle hikmetli, güzel şeyler bekliyoruz senden…”
Alkan bir şaşırıyor, anavatan mı diyor, Ünal Tanık toparlamaya çalışıyor. Fakat Ali Bulaç almış başını gidiyor.
Orası dünyanın anavatanı diyor; Alkan, bizim anavatanımız Türkiye deyince de kıh kıh gülüyor.
Hani ne zaman izleseniz damarlarınızdaki kanın çekileceği türde pişkin bir kendinikoyvermişlik hali! Bu kadarını en “beyaz”, en Batıcı tipte bile göremezsiniz! Görmedik.
O yüzden hikmetli, güzel şeyler söylemesi bekleniyormuş! Peh, peh!
Yani Bulaç diyor ki aslında, Feto sana ne anlattı, azıcık çıtlatsana!
Yok! Buradan kalkıp aynı Ali Bulaç’la birkaç ay sonra Müslüman kesimin saygı duyduğu bir gazetenin nasıl olup da kucaklaşmaya kalkıştığını falan konu etmeyeceğim.
Dikkatinizi çekmek istediğim şey…
Gözlerimizin önünde yeşerip büyümüş feci biçimde tuhaf bir ruh hali…
Zamanında İslam âlimi olarak ortaya çıkmış, isim yapmış, belli bir etki alanı oluşturmuş birini ABD’ye “anavatan” dedirtip imalarla dolu biçimde kıs kıs güldüren süreç…
Yani hem yolunu hem de kendini kaybetmişlik!
Fakat onun kayıtsızlığı ve vatansızlığı gülüp geçilecek bir saçmalık değil, dehşet verici nitelikte!
Bilmiyorum, darbe girişiminden sonra itirafçı olan Kara Havacılık Takımı’ndan Yarbay Murat Bolat‘ın 15 Temmuz günü hakkında anlattıklarını okudunuz mu?
Yarbay Bolat, “her şey Cumhurbaşkanı’nın alınmasına göre ayarlandıysa bu iş yürümez” dediği anda onu göreve çağıran alay komutan yardımcısı Yarbay Halil Gül işler yolunda gitmezse, Hava Kuvvetleri’nin ülkeyi yerle bir edeceğini söylüyor.
Dehşet verici! Ama şaşırtıcı mı? Hayır!
Bu ülke gaddar darbeci örneklerinin çoğunu gördü. Fakat vatanı zerre kadar umursamayanını hiç görmemişti.
Neden diye soracaksanız, cevabı muhtemelen Ali Bulaç’ın yukarıdaki sözlerinde bulacaksınız.
Düşünün, hadi din âlimi geçinenleri anladık, ama askerleri bu hale getirmek…
Ne hain, ne acımasız, nasıl ipini koparmış bir tezgâh değil mi?
Ülkece verilmiş sadakamız varmış.