Suriye sınırında yaşanan gelişmelerin ardından Nusaybin’e, neredeyse bitişik olan Kamışlı’ya gitmek istedik. Hergün onlarca insanın ölümüne yolculuk yaptığı mayın tarlasının ortasında jandarmaya yakalandık.
Suriye’nin kuzeyinde Irak’taki gibi bir ‘Batı Kürdistan’ endişesi, Türkiye’nin bu bölgelerdeki sınır ilçelerini hareketlendirdi. Kürtler için en hassas bölge Kamışlo ve Amude kentleri. Bu nedenle Kamışlo ve Amude ile sınır olan Nusaybin, Kızıltepe gibi sınır ilçelerindegün boyu gözle görülür hareketli saatler yaşıyor. STAR Gazetesi de Suriye’de olup bitenleri okurlarına aktarmak için oradaydı.
Sınır geçişi 1000 TL’den başlıyor
Sınır kapıları kapandığı için Suriye’ye giriş çıkışın tek yolu kaçak yollardan geçiyor. Kaçak geçişlerin ise bölgeden bölgeye farklı yöntemleri ve fiyatları var. Fiyatlar ise 1000 TL’den 3 bin dolara kadar değişiyor. Her kaçakçının kendi yöntemi var. Kıyafetler konusunda titiz olanı da var, telleri geçebilmek için yanında tahtalar götüren de. Hiç birinin yüzde yüz güvencesi yok. Ben ve gazeteci arkadaşım Serkan Ocak Kamışlı’ya 10 dakika mesafede ki Nusaybin’de kaçakçılardan biriyle anlaştık. Biri rehber 2 Suriyeli ile birlikte gündüz vakti saat 14,30 gibi Nusaybin yakınlarında bir yerden geçişe başladık.
Mayın tarlasında kovalamaca
Sürekli aynı güzergahtan geçtiğini anlatan 2 Suriyeli’nin peşindeyiz. Önce ilk telleri ardından da yuvarlak jilet gibi keskin telleri aştık. Mayın tarlasında dikkatlice yürümeye başlamıştık ki Türk sınır devriyeleri bizi farketti. O an nöbet değişimine çıkan bir manga asker peşimizden koşmaya başladı. Mayınlı arazi olduğunu bizden daha iyi bilmelerine rağmen yayılarak havaya en az 20 el ateş ettiler. Suriye köyüne birkaç yüz metre kala askerlerin peşimizden bir türlü dönmediğini ve ateş etmeyi yoğunlaştırdığını görünce durmaya karar verdim. Benim durduğumu gören Serkan da bekledi ve yanıma geldi. Birlikte teslim olduk. Rehber ise yükü olmadığı için bizden daha şanslıydı köye ulaştı. Kaçmayı başardı. Diğer Suriyeli ise kaçmayı denediyse de bir süre sonra yorulunca Suriye sınırları yakınlarında yakalandı. Askerler bizi yakaladıklarında küfür etmeye başladı. Gazeteci olduğumuzu söylememize rağmen ağır hakaretlere maruz kaldık.
İdari para cezasıyla serbestiz
Bizimle birlikte yakalanan Suriyeli’nin hali ise perişandı. Askerlerin G-3 dipçikleriyle vurduğunu gördüğümüz rehberimizin sağlık kontrolünde ise göğsünün kanadığı, sırtında morluklar oluştuğunu anladık. Jandarma karakolunda uzun süren bürokratik işlemlerin ardından cezamız da belirlendi: 1000-3000 TL olan idari yaptırımın cezasının alt sınırından tutanak tutuldu. 7 saatlik işlemler maratonunun ardından serbest kaldık…
SURİYE’DE YAKALANAN YA ZİNDANDA ÇÜRÜR YA DA İNFAZ EDİLİR
Hudutlarda görevli piyalede birliğine gittiğimizde orada Suriye Ordusu’ndan kaçarken yakalanan bir asker gördük. Saatler süren işlemler sırasında sohbet ettik. Beşşar Esad askeri çavuş yaşadıklarını şöyle anlattı: “Bize halkın üzerine ateş etmemizi istiyorlardı. En son bir yerde ateş etmek zorunda kaldık. Ondan sonra da kaçmaya karar verdim. Yakalanan askerler direkt öldürülüyor. Çok askerin öldürüldüğünü gördüm. Bu nedenle zor bir tercihti. Kaçmayı seçtim. Önce Türkiye’ye, sonra da Almanya’ya gitmek istiyordum.” Suriyeli çavuş sürekli kendisine ne olacağını soruyor, ‘Beni Esad’ın askerlerine teslim etmeyin’ diyordu. Kendisine Esad’ın askerlerinin bir gazeteci yakalarlarsa ne yapacaklarını sordum, askerin verdiği cevap kesin ve netti: “Ya zindanlarda çürürsünüz ya da öldürürler…” (KEMAL GÜMÜŞ/STAR)