Star gazetesi yazarı İbrahim Kiras bugün köşesinde Gülen örgütünün sapkın din anlayışını çarpıcı bir yazıyla ortaya koydu. Allah’ın ayetleriyle “AKP’ye oy verdiniz başınıza felaketler bu yüzden geliyor” diye tehdit savuran Gülen örgütünü Kiras kendi slahıyşa vurarak, asıl kötülük ve zulmü Gülen örgütünün yaptığını örnekleriyle anlattı ve şöyle yazdı:
“Dahası bütün bu işleri Allah adına yaptıklarını ileri sürerek aralarına aldıkları tertemiz insanları aldatıp inançlarını istismar eden bir topluluğun üzerine ateş yağdırırdı?”
Kiras’ın yazısı şöyle:
ALLAH ADINA HEPİMİZE PARMAK SALLIYORLAR
Cemaatteki arkadaşlar sağ olsunlar, sayelerinde artık gazete köşelerinde teolojik konuları tartışır olduk. Nasıl tartışmayalım ki bütün milleti hüzne boğan bir maden kazası yaşanır, birileri çıkıp “AK Parti’ye destek verdiniz, Allah’ın gazabını üzerinize çektiniz” derler. Deprem olur, “Bu daha bir şey değil. Bu millet AKP’ye oy verdikten sonra başına geleceklere hazır olmalı” diye Allah adına hepimize parmak sallarlar.
Dedikleri şudur: AK Parti hükümeti yolsuzluklara bulaşmıştır, bunlara karşı çıkan masum ve fedakâr cemaat mensuplarına da zulümde bulunmuştur. Toplumun çoğunluğu ise bütün bunların farkında oldukları halde bu partiye destek vermekten geri durmadıkları için “Allah’ın gazabı” tecelli edecektir. Kuran’daki birçok ayet bunu haber vermektedir. Allah’ın gazabı kimi zaman maden kazası şeklinde kimi zaman deprem şeklinde tecelli etmektedir. Sırada sel baskınları, kuraklık vs vardır…
PAGANLARIN TANRI ANLAYIŞI GİBİ
Cemaatin en üst seviyedeki sözcüleri tarafından büyük bir iştiyakla savunulan bu hezeyanların cemaatin “resmi görüşü”nü yansıttığı ortada. Haddizatında bu grubun din anlayışı ve tanrı tasavvuru öteden beri bu çerçevede bir farklılık gösteriyor. Geçenlerde de yazdım, Allah’ın “rahmet”inden ziyade “gazabıyla” anıldığı bir din söylemini hususen belirli bir tanrı anlayışının tezahürü olarak düşünmek gerekir. Dinler tarihi kitaplarında ilkel dini inanışlar diye sözü edilen paganların tanrı tasavvuru bugün Soma’daki maden faciasını veya Gökçeada depremini yorumlayanların bakış açısı gibiydi: Tanrıları kızdırırsak deprem olur; fırtına, sel vs. gönderirler üstümüze…
KUR’AN AYETLERİNDEN ÖYLE BİR ANLAM ÇIKMAZ
Şimdikilerin farkı savundukları bu bakış açısının İslami öğretiye uygun olduğu iddiasıyla bazı ayet ve hadisleri de masaya sürmüş olmaları. Hâlbuki Kitap’taki “tarihte helak olan topluluklar”la ilgili ifadeler düz anlamlarıyla bile gayet açık. Konuyla ilgili aktarılan kıssalarda kendi zulümleri, sapkınlıkları sonucunda bir çürüme içine giren uygarlıkların kendileri için acı birer son hazırladıkları anlatılır. Yoksa bir toplumun içinde insanlıktan çıkan birileri var diye onların yüzünden o topluluktaki bütün insanları helak eden bir tanrı tanımı çıkmıyor Kuran ayetlerinden.
İLAHİ ADALET KAVRAMINA UYGUN DEĞİL
Toplumu içten içe kemiren, çürüten yollara sapılmışsa, adaletin yerini zulüm almışsa, emanet ehline teslim edilmemişse o toplum zaten kendi çöküşünü kendi elleriyle hazırlamış demektir. Depremle, sel baskınıyla yok edilmesi gerekmez. Daha da önemlisi bir toplumda bazılarının spesifik günahları yüzünden masum insanların cezalandırılmaları “ilahi adalet” kavramına uygun değil.
Bir de şu var: Japonya’daki diyelim 9 şiddetinde bir depremde ölen kimse yokken Türkiye’de 7 şiddetindeki depremde yüzlerce kişi hayatını kaybediyorsa bundan Allah’ın Şintoist Japonlardan razı olduğu, buna mukabil Müslüman Türklere kızgın olduğu sonucu çıkmaz, depreme uygun inşaat yapmak gereği çıkar.
Kuran’da yer verilen “helak olmuş kavimler” kıssalarının esas itibarıyla hem toplum olaylarında hem de doğada “Sünnetullah” adı verilen yasaların, yani sebep sonuç diyalektiğinin öngördüğü kuralların geçerliğini ifade ettiğini düşünmek daha makul.
Kuran kıssaları arasında aktarılan birtakım doğaüstü müdahalelerle çözülmüş görünen vakalarda da yine zalimlerin kötülükleri yüzünden masumların helak edilmesi söz konusu değil. Tam aksine, Nuh tufanında kötüler helak olur, iyiler gemiye binip kurtulur… Hz Musa asasıyla Kızıldeniz’i yardığında iyiler kurtulur, kötüler boğulur. Hz. Lut’un kavmi üzerlerine taş yağdıran bir kasırga sonucunda helak olurken ona inanıp arkalarına bakmadan şehirden uzaklaşanlar kurtuluşa erer… vs vs…
VELEV Kİ ÖYLE O ZAMAN CEZALANDIRMA MADEN İŞÇİLERİNDEN Mİ BAŞLARDI?
Yine de bizim bakış açımızın doğru olmadığını düşünelim… Yani Allah gerçekten de bir toplum içinde bazı grupların affedilmez bir taşkınlık içinde akıl almaz kötülükler işlemesine karşı gazaba gelip, hesabı ahirete bırakmayarak dünyada, hem de kurunun yanında yaşı da yakmak pahasına ceza vermek istese ne olurdu? Bu durumda “tek suçu” ülkeyi yöneten partinin icraatını beğenip oy vermek olan masum maden işçileriyle mi başlardı cezalandırma işine?
CEMAATİN ZULÜM SİCİLİ
Yoksa daha polis okullarının sınav sorularını çalmaktan başlayarak kendi elemanlarının emniyet teşkilatını ele geçirmesi için kendilerinden olmayanların hakkını gasp eden… Ele geçirdikleri emniyet veya yargı gücünün imkânlarını toplum adına değil kendi zümrevi çıkarları adına kullanarak birtakım insanların evlerine silah, bilgisayarlarına doküman yerleştirip tasfiye operasyonları yapan… Cemaatleri aleyhine kitap yazan kişileri yine uyduruk suçlamalar ve sahte kanıtlarla hapishanelere dolduran… Düşman veya rakip gördükleri kişilerin yatak odalarına kamera yerleştirip mahrem görüntülerini elde ederek siyasi ve ticari şantaj için kullanan… Kendi devletlerinin milli sırlarını ele geçirip yabancı güçlere servis eden… Dahası bütün bu işleri Allah adına yaptıklarını ileri sürerek aralarına aldıkları tertemiz insanları aldatıp inançlarını istismar eden bir topluluğun mu üzerine ateş yağdırırdı?
CIA-MAAT elebaşıları ve haşhaşla kendinden geçmiş yazar-çizer güruhu eğer bu milletin başına bir bela geliyorsa bunun kendilerinden kaynaklandığını kabul etmeleri gerekirken her konuda olduğu gibi bu konuda da olayı saptırıp, masum insanları suçluyorlar. Bir defa küçücük de olsa eğer varsa o beyinlerine şunu sokmaları gerekir ki sizler Yüce Dinimize ve Peygamberimize ihanet ettiniz. Hristiyanlık gibi bir Müslümanlık, Hristiyan gibi bir Müslüman yetiştirmek için dinler arası diyalog faaliyetinin içinde olanların bu millete söyleyeceği tek bir söz yoktur. Kendi gözündeki merteği görmeden başkasının gözündeki çöpü gören bu ihanet şebekesi Peygamber Efendimize de iftira attı. Güya onu rüyalarında görüp, dans yaptırdıkları olimpiyatlara gönderdiler, hatta twitlerine dahi alet ettiler. İki Cihanın Serveri Efendimiz Aleyhisselam’ı kamyon kasasına bindirecek kadar alçaldılar, kendi vatanlarına ihanet ettiler, Emniyet ve Yargı darbesiyle hükümetimizi yıkmaya kalktılar. Ülkemizi kafirlere karşı küçük düşürebilmek için aşağılığın aşağısı komplolar düzenlediler ama yine başkalarında suç aramaya devam ediyorlar. Dedim ya, haşhaşı çok aşırı dozda kullanmış olmalılar. Onlar Rabbimizin emrini bırakıp liderleri FETO’nun emrine uydular. Bu bir küfürdür, bunlar mürted olmuşlardır, ama hala farkında değiller. Bunlara gerçeği göstermek üzere Rabbim Prof.Dr.Ahmet KELEŞ ve Latif ERDOĞAN gibi iki nimet sundu ama uyanmadılar belki uyanmak istememektedirler. Hatta kendilerini eleştiren herkesi akıl sağlığı yönünden eleştirmeye başladılar. Sapkınlıkta sınır yoktur ifadesi tam da bu CIA-MAAT güruhunu ifade ediyor. Yine de Rabbimden bunlara hidayet diliyoruz. İnşallah bu sapkınlıktan bir an önce vazgeçerler de yeniden ve tam bir iman ile FETO’nun değil, Rabbimizin ve Peygamberimizin emirlerine uyarlar. Amin.
Bugün gazetenin birinde Bakara Suresinin 188. Ayetini gördüm şok oldum. Rabbim Sen Külli Şeyin Kadir olduğuna bir kez daha iman ederim.
Bakara Suresinin 188. Ayeti Rabbim şöyle buyuruyor;
Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hâkimlere (rüşvet olarak) vermeyin.(Bakara 188 )
Peki, Fethullah Gülen nasıl buyuruyor?
Fethullah Gülen de şöyle buyuruyor;
‘Gerekirse hakim de satın alacaksınız, savcı da satın alacaksınız. Önemli olan kazanmaktır.’
Bunları herkes izledi mi?
İzledi!
Allah emrediyor; ‘onları hâkimlere (rüşvet olarak) vermeyin’
Fethullah Gülen emrediyor; ‘hakime de, savcıya da rüşvet verin’
Buradaki sapıklığı görüyorsunuz değil mi? Buradaki Allah’ı inkarı görüyorsunuz değil mi? Buradaki Allah’ın emirlerine nasıl karşı gelindiğini görüyorsunuz değil mi?
Yıllarca bunu yaptılar, hala da yapmaktadırlar, bu millet ne zaman uyanacak?
Hadi çokbilmiş yalakaları çıkıp bunu topluma anlatın! Hadi ne duruyorsunuz?
Allah’ın kazalarını, belalarını, musibetlerini AK Partiye bağladığınız gibi bunu da bir yerlere bağlayın sana!