Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, “sırıtık” dediği Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk’e çok fena yüklendi ve Yılmaz Özdil’e, “Bu sırıtık adama gerçekten de kefil misiniz?” diye sordu…
Sözcü gazetesine yönelik operasyonun ardından günde gelen “Sözcü yazarı Saygı Öztürk’ün amcasının oğlu FETÖ’nün Brezilya İmamı” iddiasıyla ilgili Yılmaz Özdil’in yazısına Star yazarı Ahmet Kekeç’ten itiraz geldi…
Ahmet Kekeç, “sırıtık” dediği Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk’e çok fena yüklendi ve Yılmaz Özdil’e, “Bu sırıtık adama gerçekten de kefil misiniz?” diye sordu…
Saygı Öztürk’ün 2010 yılında yazdığı FETÖ kitabıyla “FETÖ’cü değil” denilmesini de eleştiren Ahmet Kekeç, şu suçlamayı yaptı:
“Bunları yazmış ama AKP’yle cemaat arasındaki imam nikâhı bozulduktan sonra da örgütle düşüp kalkmaya, örgütün militanlarıyla arkadaşlık etmeye, örgütün kanallarında boy göstermeye devam etmiş…”
İşte Ahmet Kekeç’in o yazısı:
BU SIRITIK ADAMA GERÇEKTEN DE KEFİL MİSİNİZ?
Sözcü gazetesinin bir yazarı, “son ana kadar” FETÖ kanallarında program yapmaya devam etti mi, etmedi mi?
Bu yazarın ismi Saygı Öztürk’tür…
Sırıtık bir şahıstır.
Yılmaz Özdil, “Hayır, Saygı Öztürk FETÖ kanallarında görünmedi”desin.
Bunu diyebiliyor mu?
Efendim Saygı Öztürk’ün amcası yokmuş.
Dolayısıyla, FETÖ’nün Brezilya imamı olan “Öztürk” soy isimli kişiyle amcaoğlu çıkma ihtimali de yokmuş…
Bunu da Yılmaz Özdil söylüyor.
Konumuz, Saygı Öztürk’ün ne olduğu ve kimlerle akrabalık bağı bulunduğu değil…
Kaldıki, kimse Saygı Öztürk’ü ve gazetesini FETÖ’cülükle suçlamıyor. Bilebildiğim kadar, Sözcü gazetesi hakkındaki soruşturmayı yürüten savcının da böyle bir suçlaması yok… Tutuklamaların nedeni farklı: Örgüte yardım, vs…
Hal böyleyken, Saygı Öztürk üzerinden gazeteyi temize çıkarmak da ne oluyor?
Çıkar, “Gazetemiz temizdir”dersiniz.
İnanırız ya da inanmayız.
Böyle yaparsanız, yani FETÖ’ye karşı ilk ciddi eleştirilerin Saygı Öztürk tarafından dile getirildiğini yazarsanız, olmayan akrabalık bağlarından yola çıkarak gazetenizi temize çıkarmaya çalışırsanız, biz de durumunuza bakanız.
Saygı Öztürk’ün amcası yokmuş.
Olabilir.
Birçok kimsenin amcası yok.
Fakat, “talihsiz” arkadaşınız Saygı Öztürk’ün epey nüfuzlu bir ağabeyi var
Bunu niye yazmıyorsunuz?
Efendim, Saygı Öztürk, 2010 yılında FETÖ’nün ne kadar tehlikeli bir örgüt olduğunu yazmış… “AKP’yle Cemaat imam nikâhlıyken, aralarında su sızmıyorken, AKP’liler Feto’ya ‘hocaefendi’ diyorken, tüm medya Fetullah’tan tırsıyorken”, Saygı Öztürk kalkmış, MİT raporlarından yola çıkarak “Okyanus Ötesindeki Vaiz”diye bir kitap yazmış.
Bunları yazmış ama AKP’yle cemaat arasındaki imam nikâhı bozulduktan sonra da örgütle düşüp kalkmaya, örgütün militanlarıyla arkadaşlık etmeye, örgütün kanallarında boy göstermeye devam etmiş…
Etmemişmi?
Bunu neden gizliyorsunuz?
Hadi 2010 yılında tehlikenin büyüklüğünüfark edememiş…
Sorar mısınız sırıtık arkadaşınıza: Hakkında kitaplar yazacak kadar “tehlikeli” gördüğü örgütle bağını 17/25 Aralık’tan sonra neden koparmamış?(Kitaptaki örtük Fetullah övgülerini nasıl telif edeceğinizi daha sonra soralım!) Ayrıca, deşifre edilen bu çok tehlikeli örgüt, niçin kendisini deşifre eden gazeteciyi cezalandırma yoluna gitmemişde, iyi münasebetler kurmayı (televizyon kanallarında ağırlamayı) tercih etmiş? Örgütün, muhalif gazetecilere ne yaptığını Necip Hablemitoğlu ve Haydar Meriç örneklerinden biliyoruz. Niçin Saygı Öztürk’ünüz, ufacık da olsa, bir “sitem”le karşılaşmamış?
Bitmedi…
MİT tarafından izlenen ve rapor edilen bu çok tehlikeli örgüt, raporlar Saygı Öztürk’e ulaştıktan ve kitaplaştıktan üçyıl sonra bir başka tehlikeli yüzünügösterdi: Darbeye kalkıştı…
Peki, Saygı Öztürk’ünüz yaptı?
Örgütle bağını kopardımı?
Hayır.
Örgüte daha da yanaştı ve eline tutuşturulan “kirli malzemelerle”gazetecilik yapmaya başladı…
15 Temmuz’a kadar da “sırıtarak”(evet “sırıtarak”) bu malzemeleri tüketti.
Bunun karşılığında bir FETÖ kanallında yüksek telifli televizyon programıyla ödüllendirildi. (İnternet mecralarında, FETÖ’nün kaçak polis şefiyle birlikte çok sayıda “sırıtık” görüntüsü mevcuttur.)
Yılmaz Özdil, “Hayır, bunların hiçbiri olmamıştır” desin.
Bunu diyebiliyor mu?
Saygı Öztürk için söylenenler, CHP ve Sözcü gazetesi için de geçerlidir…
Mesele, FETÖ’nün ne kadar tehlikeli bir örgüt olduğunu herkeslerden önce fark etmek ve yazmak değildir.
Mesele şudur:
17/25 ve 15 Temmuz girişimlerine rağmen niçin örgütle ilişkinizi kesmediniz ve niçin hâlâ bu örgütün ürettiği kirli malzemeleri kullanmaya/tüketmeye devam ediyorsunuz?
Mesele budur!