MEDYAGÜNDEM- Ak Parti’nin 4. Olağan Kongresi’ne 6 gazete alınmamasını CHP başta olmak üzere “oligarşi medyası” yeni istismar malzemesine dönüştürdü.
Parti yönetiminin kararıyla Cumhuriyet, Aydınlık, Sözcü, Evrensel, Birgün ve Yeniçağ gazeteleri kongreye alınmadı. Bu listede Yurt yoktu, o gazete de diğerleri alınmıyor diye protesto etti.
Bugün CNN Türk ekranında Ak Parti sözcüsü Hüseyin Çelik, akreditasyon uygulamasını savunarak, çarpıcı açıklamalar yaptı.
O gazetelerin eleştiri değil “hasmane tutum” içinde olduklarını söyleyen Çelik, özellikle Cumhuriyet’in televizyonların Ak Parti Genel Merkezi’nde yaptığı yayınlar için “Biz Ak Parti Genel Merkezi’nde gelmeyiz. O nedenle yayınlarınıza katılmıyoruz” dediğini açıkladı.
Medyada bir “Cumhuriyet gazetesi damarı” olduğunu, bunun da çok güçlü bir tarafı bulunduğunu kaydeden Çelik, özellikle Cumhuriyet’e uygulanan yasağa gösterilen tepkinin bu “damarla” ilişkili olduğunu ifade etti.
Çelik’in açıklamaları şöyleydi:
PEKİ BUNLAR NASIL GAZETE YA DA GAZETE Mİ?
Sözcü’nün küfür ve hakaretlerini, Aydınlık’ın bir yalan ve manipülasyon merkezi olmasını, Evrensel ve Birgün’ün marjinal sol ve terör örgütlerinin bülteni gibi çıkmasını, Yeniçağ’ın ise aşırı milliyetçi öfkeyle hükümete küfür merkezi gibi yayın yapmasını içine sindiren medya, yine Ak Parti’ye karşı bir malzeme buldu. Türkiye’de varlık amacı sadece Başbakan Erdoğan’a küfretmek, yalan haber üretmek, sadece hükümete vurmak ve bunun için her türlü karanlık ve melanetli operasyonun içinde yer almak olan sözkonusu yayın organlarına “gazete” demek ne kadar doğru? Cumhuriyet de artık son dönemde varlık sebebini küfür, hakaret ve yalan haber üretmeye dayandırdı.
Sözde “muhalif” görünen gazetelerin tek misyonu düşmanlık. Her gün manşetleri Başbakan Erdoğan’a ve hükümete hakaret etmekten ibaret. Peki bir gazetenin varlığı sadece hükümete saldırmak amaçlı olabilir mi? Özellikle Sözcü, “Tayyip”, “padişah” diye hitap ederek işi iyice düşmanlığa vurmuş durumda. Manşet atıyor, haberleri yalan çıkıyor, ama yalan yazmaktan vazgeçmiyor.
Peki böylesine sorunlu yayıncılığa merkez medyada bir gün eleştiri görüyor musunuz?
Hayır.
Sözcü, Cumhuriyet ve Aydınlık’ın Ak Parti düşmanlığı “oligarşi medyasının” da işine geliyor. Çünkü o gazetelerin tavrı, “merkez medya” görüntülü “oligarşi gazetecilerinin” işine geliyor.
İkiyüzlüler, ahlaksızlar, utanmaları da yok.
Her gün manşetten Başbakan’a hakaret edilen bir gazetenin başka işi, gücü, başka haberi yok mu?
Adları gazete ama misyonları her türlü melanetle ittifak yapıp, gazeteciliğin en temel kurallarına da umursamadan hareket etmek…
Bugün kongreye alınmadılar diye ortalığı ayağa kaldıran “oligarşi medyası”, belli ki Sözcü ve diğerlerinin temsil ettiği kirli yayınları da onaylıyor.
Ergenekon’u aklamak onlarda, eli kanlı Esed’i savunmak onlarda, PKK’ya destek onlarda… Hem de bunu apaçık yapıyorlar. Peki bir gün “merkez medyada” ya da meslek örgütlerinde gördünüz mü? “Böyle habercilik olur mu?” tepkisini…
İşte Sözcü’nün bugünkü nüshası… Başbakan’ı “padişah” yapıp, ağır küfür ve hakaretlerle doldurmuş birinci sayfasını.
DÜN UZATILAN ELE NİYE ARKANIZI DÖNDÜNÜZ?
Başbakan Erdoğan 2 yıl evvel gazetelerin genel yayın yönetmenleri, medya grup başkanları ile Dolmabahçe’de buluşmak için Sözcü’yü bile davet ettiğinde, ne yaptı o gazete?
Uzatılan ele sırtını çevirdi.
Cumhuriyet ise Ak Parti Genel Merkezi’ne girmeyecek kadar düşmanlığı ileri boyutlara taşıdı.
Var mı böyle bir gazetecilik tarzı?
Habere böylesine ideolojik ve siyasi nefretle yaklaşıp, “hükümete darbe operasyonu” içine girecek kadar düşmanlık sergilemek hangi medya anlayışıyla bağdaşır?
Ak Parti kongreye almadı diye malzeme geçti ellerine…
O gazetelerin tüm derdinin üzüm yemek olmadığı da iyice netleşti…
O gazetelerin toplam tirajı 500 bin civarındaymış…
Cürmü kadar yer yakarlar…
Var mı öyle yağma?
Her gün küfret, dün davet edilirken “”burun kıvır”, bugün yaptıklarının bir sonucu olarak “kongreye çağrılma”, sonra da ağla!
AK PARTİ’NİN KARARI DEVRİM GİBİDİR ÇÜNKÜ…
Ak Parti bu kararıyla az bile yapmıştır.
Medyanın bu ikiyüzlülüğü yetti de arttı bile..
Küfür ve hakaretin muhalif yayıncılık ile artık ayrışması için büyük bir tartışmaya fırsattır bu..
Ak Parti’nn son kararı asla basın özgürlüğüne müdahale değildir.
Hele hele bu meselenin geçmişte Genelkurmay’ın bazı basın yayın organlarına uyguladığı akreditasyonla da ilgisi yoktur.
Sorun, Sözcü ve Cumhuriyet’in temsil ettiği anlayış ve yayıncılık tarzının “gazetecilik ve medya işleyişi” ile ilişkilendirilemeyecek kadar ciddi olmasıdır.
Hele hele Sözcü bu işi öylesine istismar etmektedir ki, varlık sebebi ve ticari hesabı da “küfür ve hakarete” endekslenmiş durumdadır.
Muhalefet etmekle hükümeti devirmeye yemin etmiş bir düşmanlıkla, gazeteciliğin en temel kurallarını yerle bir edip, hiçbir ahlaki hassasiyet göstermeden yayıncılık yapmak arasında büyük fark vardır.
Türkiye’de darbeler devrini kapatan Ak Parti, medyaya “yanaştırılmış” bu hastalıklı anlayışın sorgulanması adına da önemli bir tavır sergilemiştir.
Hatta “devrim gibi” bir karardır yapılan…
“Merkez medya”da eğer birilerinin gazetecilik haysiyeti, gazetecilik onuru diye zerre dertleri varsa, Sözcü, Cumhuriyet ve Aydınlık gibi gazetelerin aslında “gazete” olmadıklarını tartışmalıdırlar…
“Hükümete muhalefet etmek” gibi son derece demokratik tavrı böylesine istismar etmenin, her gün nefret suçu işlemenin, gazetecilik etiği ve ahlakı adına bir “mesleki tartışmaya” dönüşmesinin zamanıdır artık…
medyagundem.com