Sonbahar sıcak geçecek ama kime?
AHMET MANAS YAZDI
Medya gruplarına çöreklenmiş Ergenekonikler “Sonbahar sıcak geçecek” balonunu üflemeye devam ediyorlar. Ama böylesi balonlara üfledikleri her havanın kendi patronlarının suyunu kaynatan ateşi körüklediğinin de farkında değiller…
Neden mi? İzah etmeye çalışalım…
Bir medya grubu gazeteciliği ticari ya da siyasi amaçları için kullandığında, tehditler savurup, yalan ve çarpıtma haberlerle bir siyasi yapıya saldırdığında farkında olmadan deplasmana düşmüş olur. Çünkü gazeteciler ve gazetecilik için en muhkem, en korunaklı alan gazetecilik sınırlarının içinde kalan alandır. Siyasi sahaya geçerlerse, deplasmana geçmiş olurlar. Her ne kadar oyunun kurallarını iyi bilseler de oyunun asıl sahibi siyasetçiler olduğu için her maç gazeteciler için risk taşır.
Bu risklere rağmen gazeteciler ya da gazetecilik yaptığı iddia edenler sık sık bu alanın dışına çıkarak başka amaçlar peşinde koşarlar. Eğer kendi sınırlarından çıkıp, işgal/talan ettikleri alan zayıf bir siyasi iktidarın ya da koalisyon hükümetinin sahasıysa, gece karanlığında mağaralarından boşalan yarasalar gibi saldırıp burada istedikleri parsayı toplar, gün doğmadan da karanlık mağaralarına geri dönerler… Doymak bilmez iştahları hiç tatmin olmadığı için bu zincirleme bir döngü halinde devam eder. Kan emdikçe daha güçlenir, güçlendikçe kanını emmek istedikleri hedefi büyütürler…
Ta ki o alanı hakkıyla koruyacak bir iktidar, kanını emmekten doymadıkları halkın sınırsız desteğiyle zuhur edene kadar… İşte o zaman Ziya Paşa’nın “Yiyin efendiler yiyin, aksırıncaya tıksırıncaya kadar yiyin!” diyerek önlerine uzattıkları sofra başlarına geçirilir, o güne kadar yiyip içtikleri burunlarından getirilerek kusturulur… Biraz uslanır gibi olurlar. O vakit kustuklarından biraz yemelerine müsaade edilir. Fakat bir tıynetleri bir kere bozulmuştur… Kan içmek arzusu öylesine kuvvetlidir ki ilk fırsatta dişlerini tekrar gösterir… Hatta ısırmaya bile yeltenirler…
Ama çattıkları ceviz pek çetindir…
Bu andan sonra insaf perdesi kalkar, şairin “Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek!” dediği an gelir… Milletin örsünde, milletin çekiciyle dövülmüş kerpetenler çıkar, o yarasaların dişleri teker teker sökülür, kanatları yolunur… Yedikleri tekrar kusturulur ama bu sefer sökülen dişlerinden akan kanlarla kustukları ifrazat aynı çukura akar, doymak bilmeyen nefisleri o pis çukurda boğulur…
Ege ve Akdeniz sahillerine Mesut Yılmaz, Tansu Çiller ya da Hüsamettin Özkan marifetiyle çöreklenip, sonrasında daha da semirenler Başbakan Erdoğan’ın Bodrum kıyılarında attığı tura bir de bu gözle baksalar iyi olur…
Yediklerini kusmaları yakındır çünkü…