MEDYAGUNDEM.COM- Yeni Şafak gazetesi yazarı Cem Küçük son dönemde merkez medyanın demokratikleşmesi yönünde etkin bir kalem olarak medya dünyasının parlayan yıldızlarından biri oldu.
30 Mart öncesi medyadaki yeniden dizayn konusundaki öngörüleri de bir bir çıkmaya başladı.
Bugünkü yazısında özellikle Demirören grubundaki gelişmelere şöyle dikkat çekti:
“Bizim yazdıklarımız da birer birer çıkıyor. Artık eskisi gibi olmayacak işler. Demirören ailesi geçen hafta Aslı Aydıntaşbaş’ı karşısına aldı. Ona ‘Ya CNN Türk ya da Milliyet’ dediler. Aydıntaşbaş da tercihini Milliyet’ten yaptı. Çünkü televizyon geçici bir iş ama gazete daha kalıcı. Demirören ailesi nitelikli muhalefete bir şey demez. Hatta savunur da. Ama paralel yapı tetikçiliğine izin vermez. Seçilmiş hükümete karşı paralel tetikçiliğe yol vermez. Bak Aslıcığım gördün mü, ekranlarda, ‘Ben Cem’i niye ciddiye alayım?’ diyordun. Gerçi alıyordun ama artık gerçeği anlamışsındır. Artık Milliyet’te de öyle kuru sıkı atamazsın. Meşru siyaseti hakkaniyetli eleştirmeyi öğreneceksin. Yakın zamanda Demirören ailesi kendi gurubunda bu tür tetikçilik yapanlara da benzer tavsiyelerde bulunursa kimse şaşırmasın.”
SIRA KADRİ’DE
Cem Küçük’ün yazısından anlıyoruz ki, sıra Milliyet yazarı Kadri Gürsel’de. Pensilvanya örgütünün 17 Aralık darbe sürecinde sivil siyasete karşı vesayet operasyonunda kullandığı ve Gülen örgütüyle paralel çalışan Kadri Gürsel için de Demirörenler, “Ya CNN Türk ya Milliyet” diyecekler gibi. Kadri Gürsel CNN Türk’te Dört Bir Taraf programında da yer alıyor. Bakalım Kadri Gürsel Aslı Aydıntaşbaş gibi Milliyet’i mi tercih edecek, yoksa ekranda mı kalacak. Ama şurası kesin sıra kendisinde.