Yüce Diriliş Partisi Genel Başkanı Sezai Karakoç, Türkiye ve İslam alemi için çok kritik uyarılarda bulundu. Partisinin İstanbul il merkezindeki haftalık Cumartesi buluşmasında geçen hafta yaptığı açıklamayla Türkiye ve İslam dünyası için “birleşme” dışında hiçbir seçenek olmadığını, aksi takdirde yaşanacakları düşünmek bile istemediğini söyledi. Karakoç, “Tarihi bir anı yaşıyoruz. Çok kritik bir dönemi yaşıyoruz. Kaderimizi, geleceğimizi, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini seçiyoruz. Ya ak, ya kara, ya kurtuluş ya ölüm. Böyle bir ikilem önüne gelmiş kalmışız. Ara yok, böyle bir durumda uyanmamız lazım. Milletçe uyanıp bir an önce bütünüyle İslam’a dönüp diğer İslam ülkelerinin de kapısını çalıp onları da bir şekilde formül bulup bu büyük birliği gerçekleştirmemiz lazım. Ya bunu yaparız, yahut da gelecek maalesef iyi bir gelecek değil. Düşünmek bile istemiyorum onu. Bizim için tek seçenek vardır diriliş ve kurtuluş. Ya bunu seçeriz veya bunu seçeriz. Bunun dışında bir seçeneğimiz yoktur.” diye konuştu. İşte konuşmasından satırbaşları:
BİRLEŞMEMİZ LAZIM
Bugün Müslüman ülkelerin birleşmemeleri için hiçbir haklı sebepleri yoktur. Birbirlerini itham ederler, ‘onlar krallıktır’, öbürü der ki ‘onlar diktatörlüktür’, ‘öbürü Müslüman değildir’. Halklar Müslümandır, halkların durumuyla baştakileri tam özdeş kabul etmeye imkan var mıdır? Ondan dolayı halkını nasıl suçlayabiliriz? Üstelik o halk mağdurdur. Eğer kötü bir yöneticisi varsa, layık olmayan yöneticileri varsa başında o mağdurdur, mazlumdur. O halka daha çok yardım etmemiz daha fazla birleşmemiz gerekiyor.
Müslümanlar bir bütündür, kardeştir, hepsi bir araya gelmesi lazım. Birbirlerine tevazu göstermeleri ve büyük bir güç oluşturup onurlarını muhafaza etmeleri gerekir. Bunu yapmadıkları sürece de ne maddi bir gelişme, ne bir başka durum, onları bekleyen akıbetten kurtaramaz. Bugün mesela diyelim ki petrol…Büyük bir servet getiriyor Arap ülkelerinde. Belki akıllarına gelmeyecek bir zenginlik içinde yüzüyorlar. Fakat bu onları ziletten kurtarmıyor. Ülkeleri işgal edilebiliyor, veya onlara istenilen her şey empoze ediliyor ve seslerini çıkaramıyorlar. O servet onları kurtarmıyor.
ANADOLU’YU ELE GEÇİRİP PARÇALAMAK İSTİYORLAR
Allah her türlü zenginliği İslam dünyasına vermiştir. Türki cumhuriyetler mesela.. O kadar zaman da esarette kaldılar. Allah’ın bir lütfu olarak kurtuldular. Kendi çabaları da pek fazla olmadı. Fakat onun değerini bilmiyorlar. Birleşip, bir an önce yani bir gece dahi uyumadan 24 saatleri bile yoktu. Bağımsızlıklarına kavuşur kavuşmaz birleşmeleri lazımdı. Akıl bunu söylüyor, tarih bunu söylüyor. İslam onuru bunu söylüyor. Fakat her nasılsa muhakeme etme düşünme kabiliyetini kaybetmiş durumdayız. Bunu düşünmediler şimdi hepsi teker teker esarete doğru gidiyorlar. Aynı şey bizim için de sözkonusudur. Türkiye içinde sözkonusudur. Birinci dünya savaşında devletimizi yıktılar, her taraftan parçaladılar. Bir Anadolu kaldı elimizde. Bu Anadolu’ya da her zaman gözleri dikilmiştir. Burayı da ele geçirmek istiyorlar. Bizi parça parça yapmışlar, sürekli bir kavga, sürekli bir didişme vardır. Ve her türlü unsuru birbirinden ayırmak, birbirine düşman etmek istiyorlar. Sonunda maksat bu ülkeyi de ele geçirip bir daha bağımsızlık, özgürlük, İslam, manevi olarak değerlerimiz ve en başta da tabii onurumuz olmasın, yerle bir olalım tarihten silinelim diye pusuda bekliyorlar. Ve ellerinden geleni yapıyorlar. Buna karşı yapacağımız bir tek şey var. Ne yapıp yapıp diğer Müslüman kardeşlerimizle birleşip büyük, onlara denk bir güç oluşturmak. Tabii diğer Müslüman ülkelerdeki kardeşlerimiz de bizim onlara muhtaç olduğumuz kadar bize muhtaçlar. Onların da bunu yapması lazım. Halklar buna hazırdır. Fakat ne yazık ki başlarındaki yöneticiler birbirleriyle en uydurma şeylerle problemlidirler. Hep birbirlerini suçlarlar. Ve ondan sonra gidip her biri ayrı ayrı Müslüman olmayan ülkelerin kapılarını çalıp oralardan bir medet umarlar. Halbuki hiçbirinden bir medet yoktur.
NE BATI NE RUSYA NE ÇİN
Diyelim ki Batı bize çok şey yaptı ve yapmakta. Gidelim o zaman Çin’e mi sığınalım? Çin bugün görülüyor işte Doğu Türkistan’a yaptığı muamele.. Rusya’ya mı sığınalım? Rusya’yı biliyoruz 150-200 yıl Müslümanlara neler yaptı ve hala neler yapmakta…Aklı başında bir devlet ne Rusya’ya ne batı’ya, ne de Çin’e sığınacak bir durumu yoktur.
İnsan kendine ve kendi gibi olanlara dayanarak bir kurtuluş arar. Şimdi İslam ülkelerine bakın hepsi batılılarca paylaşılmıştır. Bir kısmı Çin, bir kısmı Rusya, bir kısmı Batı’nın yörüngesindedir. Onun emrindedir aslında. İşte bunu kırmamız lazım.
İslam aleminde bir hava değişmesi lazım. Yönetime geçiş sistemlerinin değişmesi lazım. Zaman içinde de olsa hep bu aynı durumla gidilmemeli. Bütün İslam alemini toplayacak , onları bir bütün yapacak, aynı hamurdan, aynı et ve kemikten insanlar olarak bir millet haline getirmek ve bir devlet haline getirmek için çaba sarfetmemiz lazım. Bu birinci şarttır, öbürleri arkadan gelir. Ekonomisini, kültürünü, ahlakını iyileştirme.
BUNU YAPMAZSAK OLACAKLARI DÜŞÜNMEK BİLE İSTEMİYORUM
Büyük bir devlet burada ancak güvenlikli olabilir. Bütün Müslümanlar birleşirse onların hem silahları güçlü olur, hem ekonomileri güçlü olur, hem kültürleri…Kendilerini korumasını bilirler… Gerek yönetimler, gerek ülkeler bugün gelmiş ya birleşip kurtulacaklar İslam ülkeleri yahut da her biri teker teker en ağır bir cezaya çarpılacaklar. Tarihi bir anı yaşıyoruz. Çok kritik bir dönemi yaşıyoruz. Kaderimizi, geleceğimizi, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini seçiyoruz. Ya ak, ya kara, ya kurtuluş ya ölüm. Böyle bir ikilem önüne gelmiş kalmışız. Ara yok, böyle bir durumda uyanmamız lazım. Milletçe uyanıp bir an önce bütünüyle İslam’a dönüp diğer İslam ülkelerinin de kapısını çalıp onları da bir şekilde formül bulup bu büyük birliği gerçekleştirmemiz lazım. Ya bunu yaparız, yahut da gelecek maalesef iyi bir gelecek değil. Düşünmek bile istemiyorum onu. Bizim için tek seçenek vardır diriliş ve kurtuluş. Ya bunu seçeriz veya bunu seçeriz. Bunun dışında bir seçeneğimiz yoktur.