MEDYAGUNDEM.COM- Gülen paralel örgütünün medyadaki en militan operasyoncularından, Bugün gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan’ın dünkü yazısı, bu örgütün İslam’ı, Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim’i nasıl siyasi istismar malzemesi yaptıklarının, saygısızca Kutsal Kitabımızla ilgili çarpıtma, eksik bilgi ve kara propagandaya hiç Allah’tan korkmadan yöneldiklerinin ibretlik vesikasıydı.
Adem Yavuz Arslan’ın bir gazeteci sığlığı ile Allah’ın kelamına karşı özensizliği de gözler önüne serildi.
Dün “Cemaatler, tarikatlar ve haramzadeler” başlıklı yazısında paralel yazar, Bediüzzaman Said Nursi ve Süleyman Efendi hazretlerini de referans alarak, Allah’ın vahyi üzerinden Ak Parti’yi “hırsız, hain” diye suçlayıp, İslam’a da bir utanç yaşattıkları gibi “fetva” verme noktasına bile gitti!
Mensubu olduğu örgütün komplo, tuzak, şantaj, illegal dinleme, suikast ve ne kadar melanet varsa hepsiyle asıl İslam’a ve Müslümanlara büyük bir utanç yaşattığını görmeyen paralel yazar, Gazze’deki Müslümanlara “terörist” diyecek kadar İsrail uşağı olmuş bir yapıyı sorgulamadan, Allah’tan korkmadan, insandan utanmadan İslam’ın referanslarıyla kendi çirkinliklerini örtmeye kalkıştı.
Bunu yaparken de Adem Yavuz Arslan’ın nasıl bir savrulma yaşadığını adım adım anlatacağız şimdi size.
PARALEL GAZETECİNİN “ŞEYHİ” İHSAN ELİAÇIK!
Adem Yavuz Arslan’ın “önderi”nin Fetullah Gülen olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz, çünkü o kendine İhsan Eliaçık isimli Müslümanlara içeriden zarar vermek için “seçilmiş”, “Müslüman” görünümlü bir “operasyon adamı”nı “şeyh” edinmiş.
Nereden mi çıkarıyoruz?
Anlatalım.
Önce Adem Yavuz Arslan’ın dünkü yazısından bir bölümü alıntılayalım:
“Bilindiği gibi, yolsuzluk yapan Sahabi bile ‘davadan dönmüş’ sayıldı ve bu sebeple Kur’an ı Kerim’de ‘hain’ olarak nitelendirildi.
Onu savunanlar içinse şu ayet indi:
‘Hainler adına mücadeleye kalkışma. Çünkü Allah, fıtratını bozarak günah işleyenleri sevmez. Onlar yaptıklarını insanlardan gizleyebilirler ama Allah’tan gizleyemezler. Halbuki O’nun kabul etmeyeceği sözleri sayıp dökerken Allah yanı başlarında! Allah onların yaptıklarını çok iyi biliyor. Diyelim siz bu dünya hayatında onlara arka çıktınız fakat kıyamet günü onların arkasında kim duracak ve onlara kim vekil olacak? (Nisa Suresi.)”
BU NE ÖZENSİZLİK VE PERVASIZLIK
Kur’an-ı Kerim’den bir ayeti yazısına alıntılayıp da ayet numarasını yazma özenini göstermeyecek kadar “Kur’an ahlakı”ndan uzak biri belli ki Adem Yavuz Arslan. Alıntı yaptığı mealin hangi kaynağa ait olduğunu yazmayacak kadar da Kur’an hassasiyetinden uzak belli ki…
Peki açıp bakıyoruz, tüm Kur’an meallerini tarıyoruz, Adem Yavuz Arslan’ın alıntı yaptığı meal nerede geçiyor acaba?
İnternette karşımıza İhsan Eliaçık’ın 2009 tarihli yazısı çıkıyor. Eliaçık Nisa Suresi’nin 107 ve 109. Ayetlerini böyle Türkçe’ye çevirmiş, paralel gazeteci Arslan da belli ki açıp gerçek kaynağa bakmak yerine internetten bulduğu metni yazısına taşımış. Çünkü İhsan Eliaçık, Yaşar Nuri Öztürk gibi isimlerin bu iki ayet üzerinden Ak Parti’ye karşı yürüttükleri kara propaganda faaliyetinde, Ergenekoncu, ulusalcı, solcu ve Gezici ne kadar “operasyon çocuğu” varsa, sosyal medyada paylaşımda bulunuyor. Eliaçık’ın Nisa Suresi’nin bu iki ayetine ilişkin twitleri sosyal medyada kara propaganda için kullanılıyor. Adem Yavuz Arslan da sosyal medyada gördüğünü aynen köşesne taşıyacak kadar Kur’an ahlakından uzak biri olduğunu gözle önüne seriyor. Böyle olmasa Kur’an bilinci taşıyan biri olsa, en basitinden alıntı yaptığı ayetin numarasını yazma hassasiyetini gösterir.
Peki İhsan Eliaçık’ın mealine ne kadar güvenilir?
DİYANET’İN MEALİNDE O AYETLER NASIL YER ALIYOR?
Bakın Diyanet İşleri Başkanlığının Kur’an mealinde Nisa Suresi’nin 107 ve 109. Ayetleri nasıl yer alıyor:
“Kendilerine hainlik edenleri savunma. Zira Allah, hiçbir haini, hiçbir günâhkarı sevmez. ﴾107﴿ Bunlar, insanlardan gizlenmeye çalışırlar da Allah’tan gizlenmezler. Halbuki Allah, geceleyin, razı olmayacağı sözleri kurarlarken onlarla beraberdir. Allah onların yaptıklarını (ilmiyle) kuşatmıştır. ﴾108﴿ İşte siz öyle kimselersiniz (ki, diyelim) dünya hayatında onları savundunuz. Ya kıyamet günü onları Allah’a karşı kim savunacak, yahut kim onlara vekil olacak? (109)”
ÇARPITMAYA BAKIN
Adem Yavuz Arslan İhsan Eliaçık’ı “şeyh” edinerek Kur’an’ı, Allah’ın kelamını siyasi operasyınuna alet etmekle kalmıyor bir de eksik bilgilerle çarpıtmaya imza atıyor.
“Bilindiği gibi, yolsuzluk yapan Sahabi bile ‘davadan dönmüş’ sayıldı ve bu sebeple Kur’an ı Kerim’de ‘hain’ olarak nitelendirildi. Onu savunanlar içinse şu ayet indi” diyen Arslan, hangi sahabeden söz ettiğini bahsetmediği gibi, meseleyi yolsuzluk yapan bir sahabenin hain ilan edilmesi ve bu “haini” savunanlara da uyarı olarak Allah’ın vahiy göndermesi olarak gösterdi.
PEKİ O AYETLER NEDEN VAHYEDİLDİ?
Peki o ayetler neden indi, hangi olay üzerine Allah Peygamberime vahiyde bulundu? Mesele bir yolsuzluk mesele miydi sadece?
Adem Yavuz Arslan Ak Parti iktidarını hırsız ve yolsuzluk içinde göstermek adına, Allah’ın kelamını eksik bilgi, çarpıtma ve ehliyetsiz bir pervasızlıkla kullanacak kadar taassup ve körlük içinde.
Şimdi referanslarla anlatalım. O iki ayet aslında neden nüzul etti?
Birinci kaynağımız paralel gazeteci Adem Yavuz Arslan’ın da üyesi olduğu örgüte yakın ilahiyatçı olan Prof. Dr. Suat Yıldırım’ın Kur’an mealinden.
Bakın Yıldırım mealinde ayetlerin gelme nedenini nasıl anlatıyor:
“Beni Zafer kabilesinden Tu’me, komşusu Katade’nin zırhını çalmış, bir un dağarcığının içinde götürüp Zeyd adlı bir yahudinin evine bırakmış. Katade Tu’me’den şüphelendiğini söylemiş. İse, bilmediğine yemin etmiş, evi de aranmış, zırh bulunamamış. Sonra un izinin katade’nin evinden Zeyd’in evine gittiği tespit edilmiş. Zırh Zeyd’de çıkınca, bunu Tu’me’nin bıraktığını söylemiş. Delil Zeyd’in aleyhinde olduğu halde. Bazı Yahudiler Zeyd’in lehinde şahitlik edip suçsuz olduğunu söylemişler.
Beni Zafer konuyu bir aile haysiyeti şeklinde ele alarak Tu’me’ye iftira edildiğini, hırsızın Zeyd olduğunu, zaten delillerin de bunu gösterdiğini öne sürerek davayı Hz. Peygamber’e götürdüler. Hz. Peygamber Tu’me’nin yeminine, Beni Zafer gibi Müslüman bir kabile mensuplarının tezkiyelerine ve zahiri delillere bakarak Tu’me’nin suçsuz olduğuna, temayül eder gibi oldu. Fakat tam hüküm vereceği sırada 105-115. Ayetler vayhedildi.”
DİYANET’İN TEFSİRİNDEN İŞTE ASIL MESELE
Peki en güvenilir tefsir kaynaklarında bu ayetlerin nüzul sebebi nasıl yer alıyor? Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan Prof. Dr. Hayreddin Karaman, Porf. Dr. Mustafa Çağrıcı, Porf. Dr. İbrahim Kafi Dönmez ve Prof. Dr. Sadrettin Gümüş imzalı tefsirde bakın hırsızlık yapıp da suçu başka birine atan ve Hz. Peygamberin vahiyle yanlış karar almasının ucundan döndüğü olay nasıl anlatılıyor:
SENİN YÜZÜNE TÜKÜRECEK O ALİMLER
Allah’ın kutsal kelamını eksik bilgi, ehliyetsiz bir analiz ve özensiz biçimde pervasızlıkla yazısına taşıyan Adem Yavuz Arslan, Müslümanlara “hırsız” ve “hain” damgasını vururken kendine İhsan Eliaçık gibi tartışmalı bir ismi rol model alıyor. “Hocası”nın ağzına bile almadığı manevi mirasını kendi çıkarları için yerle bir ettiği Bediüzzaman Said Nursi hazretleri ile Süleyman Efendi hazretleri vurgusu ile bu iki büyük alimin yüzüne tüküreceğini de hiç aklına getirmiyor.
Bir ayetin neden vahyedildiğini, ayetin bizzat kendisini İhsan Eliaçık gibilerin referanslarıyla siyasi istismar ve kara propagandaya alet edenlerin inancı, Kur’an bilinci üzerinde sanırız bir kez daha düşünmek gerekiyor. Masum insanlara tuzak kurup, gizlice dinleyip şantaj tapmanın neresi “İslami” bize bir anlatsa Adem Yavuz Arslan.
Hele hele üyesi olduğu örgütün böylesine İslam’a verdiği zarar bir yana, ümmete düşman olmasını da bize Adem Yavuz Arslan anlatsa iyi olacak. Hocasının haşa sümme haşa “Allah ile konuştuğu”, kendisini “Hz. İsa” ve “mehdi” gördüğü tartışmalarının tam ortasında Adem Yavuz Arslan Kur’an- Kerim’i Allah’ın nuruyla aydınlanmak için cemaat taassubundna uzak biçimde okusa, gerçekten Allah’tan Kur’an’ın ışığıyla hidayet dilese sanırız daha faydasını görecek.
İhsan Eliaçık’ı kendisine rehber edinenden ne beklenir, işte sonuç ortada…
