MEDYAGUNDEM.COM- Neymiş? “Hataylı 22 yaşındaki Ahmet Atakan’ın damdan düşerek ölme ihtimali ağırlık kazanınca… Hükümet yanlılarında bir sevinç, bir rahatlama, bir ‘oh’ deme falan…” imiş…
Devam etmiş:
“Gören de sanacak ki… Ahmet’in ölümü damdan düşmeyle değil de polis kurşunuyla gerçekleşse… Bu ağalar, bu beyler…
– Ortalığı ayağa kaldıracaklar.
– İsyan çıkaracaklar.
– İşgal eylemleri falan yapacaklar.”
Bir de niyet okumuş:
“Ahmet’in damdan düşerek ölme ihtimali değil de polis kurşunuyla ölme ihtimali ağırlık kazansaydı… Bu ağalar, bu beyler… Bir üzüntü beyanını bile esirgerlerdi. Nereden mi biliyorum? Yaptıkları yapacaklarının teminatı da oradan biliyorum.”
AKIL VE İZANIN HANGİ ARA BU KADAR KARARDI?
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan sanırız “üzüm üzüme baka baka kararır”ın hakkını veriyor. Ertuğrul Özkök’e baka baka, etrafındaki ruhları şeytanlaşmışlarla düşe kalka o da aklını ve izanını kararttı.
Ahmet Hakan’da zerre miskal “adamlık” olsa”, birazcık “delikanlı” dursa yazısını bugün Ahmet Atakan’ın düştüğü gerçeğini karartıp, ısrarla “polis öldürdü” diyerek provokasyon yapan mesai arkadaşlarını, yoldaşlarını ve “kan taciri” medyayı eleştirerek yazardı. Kimsenin bir insanın polis tarafından öldürülmediğinin ortaya çıkmasına sevindiği yok.
Ortada bir gencin kanı üzerinden “terör yaratanları” deşifre var…
Ahmet Hakan’ın bugünkü yazısı işte o “deşifre”den rahatsızlığını ortaya koyuyor.
Ahmet Hakan aslında şöyle demek istiyor:
“Bizim çocuklar başaramadı. Şöyle ağız tadıyla Ahmet Atakan’ın kanı üzerinden ‘devrim’ yazısı yazamadık. O görüntüler de nereden çıktı?”
Ortadaki o kadar alçaklığı, provokasyonu görmeyen, bir gencin kanı üzerinden yürütülen vandalizmi ve şehir eşkiyalığını zerre kadar eleştirmeyen Hürriyet yazarının, Ahmet Atakan’ın başta hurriyet.com.tr olmak üzere polis tarafından biber gazı kapsülüyle vurulduğunu iddia edip toplumu kışkırtanlara bir laf söylememesi, onu da bu kanlı tezgahın içindekilere yakınlaştırıyor.