MEDYAGÜNDEM- Lice provokasyonu ile Kürtleri sokaklara döküp, Gezi’deki çapulcularla birleştirme operasyonunu deşifre etmemiz muhataplarını fena rahatsız etti.
CIA ile ilişkisi zaman zaman gündeme gelen 28 Şubat darbe döneminden bu yana Türkiye’deki pek çok “operasyonda” yer alan Henry Barkey, Ruşen Çakır’a MEDYAGÜNDEM haberini “mention”layarak “Tebrikler @cakir_rusen Lice meselesinde #1 numarali provokatormussun. Her babayigit yapamaz bunu. http://medyagundem.com/provokatorleri-desifre-ediyoruz-1-rusen-cakir/ …” diye tweet attı.
Çakır da nasıl bir karanlıkta olduğunun deşifre olmasının paniğiyle şöyle karşılık verdi:
“Rica ederim yayma bunları, zavallılıkları, yalnızlıkları ve çamurları içinde boğulsunlar.”
İlişkilere bakar mısınız?
Kim bu Henry Barkey?
Hiç uzatmayalım. 23 Nisan 2013 tarihli Yeni Şafak’ta Tamer Korkmaz’ın yazısından alıntılayalım. Ruşen Çakır’ın nasıl bir “karanlıklar prensi” ile iş tuttuğunu görün. Çakır’ın bir gün o içinde yer aldığı fitne ve karanlıkta boğulacağını da not edelim.
Bakın kimmiş Barkey:
“…Öyle, BDP heyetinin İmralı görüşme notlarını falan hatırlatmayacağım; şimdilik sadece ‘Milliyet, Barkey Sever!’ demekle yetineceğim…
Bir dizi görüşmeye katılmak için İstanbul’a gelmiş olan ‘Kürt Sorunu Uzmanı’ Profesör Henry Barkey geçen hafta Milliyet’in manşetine (18 Nisan 2013) kurulmuştu. Nasıl mı? Şöyle diyordu:
‘SİLAHLAR ABD’YE BIRAKILABİLİR’
Leigh Üniversitesi Uluslararası Bölüm Başkanı Prof. Barkey, PKK’nın silahlarını teslim etmesi için ABD’nin ‘güvenilir bir güç’ olduğunu söylüyordu!
Her ne kadar, Richard Perle için kullanılmış bir tabir olsa da, ‘Karanlıklar Prensi’ benzetmesine en az onun kadar cuk oturan bir portreden söz ediyoruz!
Henry Barkey, bu röportaj vasıtasıyla ‘Çözüm sürecini aslında biz yönetiyoruz’ algısı (yanılsaması) oluşturmak istiyor; Türkiye’ye yönelik bir nevi halkla ilişkiler çalışması yapıyor!
Ne var ki, ‘kendi oyunu ile açığa düşen güreşçi’ misali ‘halkla ilişkiler’ silahı ters tepiyor:
Bakınız, PKK’yı inşa etmiş ve daima desteklemiş olan ABD, tam da çözüm süreci esnasında PKK’nın Silahları’nı istiyor!
Aslında kimin silahlarıydı? ABD ve NATO’nun!
Barkey röportajından iki gün sonra (20 Nisan) Milliyet’te bu defa ‘Chicago Heyeti Onuruna Davet’ başlığıyla, iç sayfada genişçe kullanılmış bir habere rastlıyoruz…
Demirören Holding Yönetim Kurulu ABD iş dünyasının önemli isimlerinin oluşturduğu topluluk için evinde bir davet vermiş…
Habere eşlik eden fotoğrafta, Chicago Council üyeleri ve Demirören Ailesi’nin fertleriyle birlikte Derya Sazak ve Henry Bankey’i de görüyoruz.
Şu sıralar ‘mutluluk’ pozlarına merak sardığımı bir önceki yazımdan biliyorsunuz!
‘Milliyet, Barkey Sever’ demiştim ya; tam bir yıl önce, 23 Nisan 2012’deki Milliyet’in manşetinde yine Barkey vardı…
28 Şubat sürecinde ABD Dışişleri Bakanlığı Siyaset Planlama Dairesi’nde çalışmış olan Henry Barkey’in…
’28 Şubat’a kesinlikle karışmadık. Gözlerimizi yumup çok işimiz var, bunlara bulaşmak istemiyoruz dedik’ şeklindeki sözlerinin yer aldığı o manşeti de çoktan unuttuk, tabii…
O sıralar, 28 Şubat Soruşturması yeni başlamıştı ve Savcı Çevik Bir’e 21 Şubat 1997’deki gizli ABD ziyaretini hatırlatıp ‘İcazet almaya mı gittiniz?’ diye sormuştu!
Henry Barkey mi? ‘ABD, 28 Şubat’a Karışmadı’ kuyruklu yalanı ile yine Türkiye’de halkla ilişkiler çalışıyordu!
Barkey, Yaşlı Kurtlar’la özellikle de Koç Ailesi ile hep temastadır.
2007 Haziran’ında, Hudson Enstitüsü’nde malum ‘karanlık senaryolar’ yazılırken de oradaydı, Barkey!“
