Metin Karabaşoğlu, Risale-i Nur hareketi içinde yetişmiş önemli isimlerden biri. Bediüzzaman Said Nursi ve eserleri hakkında birçok önemli çalışmaya imza atmış bir isim olan Metin Karabaşoğlu, dergicilik ve yayıncılık alanlarındaki faaliyetleri ile tanınıyor.
Son yıllarda bütün Nurcu gruplardan bağımsız çalışmalar yürüten Karabaşoğlu, bu hareket içinde Gülen grubuna ilk itiraz eden isim olarak dikkatleri üzerine çekti.
Metin Karabaşoğlu ile Gülen grubu açısından 30 Mart yerel seçimlerini konuştuk.
CEMAATİN SOKAKTA BİR KARŞILIĞI OLMADIĞI ANLAŞILDI
-Metin bey, Türkiye son yılların en gergin seçimlerinden birini atlattı. Gülen grubunun tepe noktası aylardır hareketin tabanı üzerinde, özellikle büyük şehirlerde CHP’ye oy vermesi hatta çalışması yönünde bir baskı oluşturmuştu. Cemaat medyası seçim anketlerinde AK Parti’nin oy oranını %32 civarında gösteriyordu. Ancak aylardır gerçekleştirilen bu propaganda, kaset savaşları, iftiralar, yasadışı dinlemeler, uluslar arası kamuoyunu tahrik etme çabaları sandığa yansımamış gibi görünüyor. Siz bu konuda ne söylemek istersiniz?
-Bu kara propagandanın sandıkta yankı bulmadığı anlaşılıyor. Daha önceki yıllarda benim de içinde bulunduğum bir grup içinde Doğru Yol Partisi dayatması vardı. Ancak o dönemde taban, tavandan gelen bu propagandaya rağmen kendi aklı ile hareket etti.
Burada iki ihtimal var:
1-Cemaat kendi aklı ile hareket ederek oyunu AK Parti’ye verdi.
2-Cemaatin tahmin edilenin aksine toplumda bir karşılığı yokmuş.
Ben ikinci ihtimali daha güçlü görüyorum. Cemaat olgusu bir PR faaliyetiymiş. Cemaatin bize inandırılan gücü kadrolaşmadan ibaretmiş. Sokakta Gülen hareketinin bir karşılığı yokmuş. Seçim sonuçları bize bunu gösteriyor.
SEÇİMİN MAĞLUBU TARTIŞMASIZ FETHULLAH GÜLEN’DİR!
-Sizce seçimin mağlubu kimdir?
-Bence seçimin mağlubu gönüllülerini CHP’ye oy vermeye zorlayan Gülen Cemaati’nin üst kadrosudur. Tabi bir de seçimin bir numaralı mağlubu var. Seçimin bir numaralı mağlubu tartışılmaz bir şekilde Fethullah Gülen’dir.
-Peki bir özeleştiri bekliyor musunuz?
-Özeleştiri beklemiyorum. Bence Cemaatin tepe noktası bu siyasi duruşunda daha da kemikleşecek. Kendilerini mistik bir pozisyonda gördükleri için “hata ettik” demek zordur.
Keşke hata ettiklerini kabul etseler. Ama bu imkansız gibi görünüyor. Bugün hata ettiklerini kabul ederlerse geçmişteki birçok davranışları da sorgulanır hale gelecek. Dolayısıyla hata ettik demeyecekler.
CEMAAT MEDYASI SEÇİM SONUÇLARINI BİLE ÇARPITTI
-Cemaat medyasının seçimlerden sonraki tavrını nasıl karşılıyorsunuz?
-Cemaat medyasının tavrı da çok farklı değil. Bu kadar ateşli propagandadan sonra seçim sonuçlarını soğukanlı bir şekilde karşılamalarını zaten beklemiyorduk. Cemaat medyasındaki ilk sinyaller de bu yöndeydi. Herkesin gözünün önünde gerçekleşen seçimin sonuçlarını bile çarpıtmaya çalışarak farklı bir algı oluşturma gayreti içine girdiler. Bir yandan iktidara karşı savaşı sürdürürken diğer yandan uzlaşı mesajları verme gayretlerini de şaşkınlıkla izliyorum.
CEMAATLE UZLAŞIRSA AK PARTİ’YE OYUMU HELAL ETMEM
-Cemaat medyasının savaşı sürdürürken bir yandan da uzlaşı sinyalleri vermesini inandırıcı bulmuyor musunuz?
Seçimde CHP örgütü cemaat kadar çalışmadı. Durum bu iken uzlaşma görüntüsü vermek inandırıcı değil. Şimdi uzlaşma sinyalleri vermeleri çok itici. Bu kadar ülkeye kötülük ettikten sonra eğer AK Parti ve Erdoğan cemaatle bu şartlarda uzlaşmaya girerse Erdoğan’a verdiğim oyu helal etmem
-Fethullah Gülen’den bir açıklama bekliyor musunuz?
Fethullah Gülen’den bundan sonra bir çok anlama gelecek yarım ağız şeyler duyabiliriz. Ama kesinlikle “hata ettik” demeyecektir
DEMOKRASİ DIŞI YÖNTEMLERE BAŞVURABİLİRLER
-Bu söylediklerinizde Gülen grubunun seçimden sonra tansiyonu düşürmeyeceği sonucunu çıkarabilir miyiz?
-Her zaman yaptıkları gibi diyalog kapısını kapatmayacaklar, uzlaşı sinyalleri verecekler ama diğer yandan Hükümete karşı faaliyetlerini sürdürecekler. AK Parti’ye sandıkta yenemeyeceklerini anladıklarında Erdoğan’sız AK Parti’yi dizayn etmek için çalışacaklar. Erdoğan Çankaya’ya çıkma kararı alırsa cemaatin bu tavrı daha da sertleşebilir.
Sandıkta alamadıkları sonucu başka yerlerden almaya çalışacaklar. Belki sandık dışı ve demokrasi dışı yöntemlere de başvurucaklar. Bunların tümü daha fazla marjinalleşmelerine neden olacaktır.
CEMAATİN TEPE NOKTASI İLE TABAN ARASINDA MESAFE AÇILACAK
-Cemaatin tepe noktası AK Parti’yi bitirmek üzere adeta bir seçim çalışması yürüttü. Bunu da gizli saklı yapmadılar. Her şey açık açık kamuoyu önünde gerçekleşti. Şu an tabanda bir hayal kırıklığı yaşanıyor. Tabanın tavrı bundan sonra nasıl olur sizce?
-Süreç içerisinde tabanı kaybedecekler. Kendisini bu kadar siyasetin ortasına koyan bir yapı zamanla meşruiyet zeminini kaybeder. Yanlış yerde durduğunu kabul etmeyip inat ettikçe taban ile tavan arasında mesafe açılacaktır. Taban ise kendisini bu insanlardan ayırmaya devam edecek. 2014 sonra cemaat için her şey güzel olmayacak. Cemaat içinde bundan sonrası bölünmeler bekliyorum.
HAZMEDİLMEZ NOKTAYA GELİNCE BÖLÜNMELER BAŞLAR
-Bölünmeler derken neyi kastediyorsunuz biraz açar mısınız?
– Yapılanlar hazmedilmez noktaya gelindikçe bölünme de kaçınılmaz olacak. Hüsn-ü Zan bittiği, mızrağın çuvala sığmadığını noktada ayrılmalar hızlanır.
-Cemaat tabanında böyle bir havanın olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Cemaat şu an pozitif bir enerji almıyor. Ters enerji ile besleniyorlar. Erdoğan nefreti üzerine bir politika izliyorlar. Varlıklarını Erdoğan’ı yok etmeye bağlamışlar. Bu motivasyon cemaat tabanını uzun süre ayakta tutacak kadar güçlü değil.
CEMAAT TABANI “BİZ BU İŞTE YOKUZ” DİYEBİLMELİ
-Bu noktada Cemaat tabanına ne tavsiye edersiniz?
-Cemaat tabanı, kendi asli sınırlarına çekilmeli. Tepe noktasını da buna zorlamalı. Cemaat içindeki karar verici mekanizme siyasete dizayn etmeye kararlıysa, cemaat tabanı “Biz bu işte yokuz” diyebilmeli, gerekirse yolunu ayırabilecek kararlılığı gösterebilmeli. Ben cemaat tabanındaki rahatsız kitlenin bu suskunluğunu doğru bulmuyorum.
OPERASYON KAPSAMLI VE VİCDANLI OLMALI
-Herkes seçimlerden sonra Gülen hareketine yönelik gerçekleşecek bir operasyonu konuşuyor. Siz böyle bir operasyon bekliyor musunuz? Bekliyorsanız bunun sınırları nasıl olacak?
-Bence devlet içinde devlet olmaya çalışan bütün unsurlar safdışı edilmeli. Bu yapılırken bir örgüt yapısı içinde olanlarla kirli ilişkilere girmeyen gönüllü insanları ayırmak lazım. Ameliyat mutlaka lazım ama özenli ve merhametli olunmasında fayda var. Ben bu operasyonun büyük çaplı olması gerektiğini düşünüyorum. Örgüt ilişkisi içindeki bütün unsurlar mutlaka safdışı bırakılmalı. Büyük çaplı olmazsa kıyıda kenarda kalan örgüt unsurları yeniden güç toplayıp bu ülkenin başına aynı çorabı örebilirler. (SABAH)