Eski CHP’li ve Deniz Baykal’ın “sağ kolu” olarak bilinen, kensini “CHP’nin canlı google‘ı” olarak tanımlayan Savcı Sayan 24 TV’de CHP hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Sayan, CHP’de bir haftaya kadar istifalar yaşanabileceğini, bunun sonucunda yeni bir parti kurulabileceğini, ya da istifa eden CHP’lilerin farklı partilere geçebileceğini iddia etti. Savcı Sayan konuyla ilgili “CHP’den önemli bir kesim bir haftaya kalmaz, CHP’den ayrılacaklar. CHP bir haftaya kalmaz bölünecek. Bunu lütfen bir yere not edin. Bilerek söylüyorum. Sayın Baykal bile o CHP’yi bırakıp ayrılırsa şaşırmayın” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu’nun aslında CHP Genel Başkanı değil, dış güçler tarafından CHP’nin başına getirilmiş bir distribütör olduğunu söyleyen Sayan, oldukça vahim bir iddia daha ortaya atarak, “Kürt sorunu çözülünce Türkiye’de bizzat Kılıçdaroğlu eliyle Alevi sorununun fitilinin ateşleneceğini” iddia etti. Savcı Sayan, buna dayanak olarak da CHP’nin Parti Meclisi’ne işaret etti, 52 kişilik PM’nin 42 kişisinin alevi olduğunu belirtti ve “bu şekilde Türkiye partisi olunmaz” dedi.
Savcı Sayan, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında sarfettiği seviyesiz sözlere de tepki gösterdi, kaset komplosu dönemini hatırlatarak “önce Sayın Baykal’a, aday olmayacağına dair namusu ve şerefi üzerine söz verip, hemen sonra aday olanların Sayın Cumhurbaşkanı’na şeref ve haysiyet üzerinden saldırmaları beni öldürüyor” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Savcı Sayan, CHP’nin kurultayıyla ilgili de oldukça ilginç bir iddia ortaya attı. Sayan, Kılıçdaroğlu’nun listesinin aslında delinmediğini, ‘delindi‘ gibi gösterilerek aslında PM’ye yine Kılıçdaroğlu’nun almak isteyip de tepkilerden çekinerek alamadığı isimlerin yerleştirildiğini söyledi.
Savcı Sayan şöyle konuştu:
2009’da Sayın Cumhurbaşkanımız, o günkü Başbakan dünyaya “one minute” çıkışını yaparken Türkiye bir operasyonla karşı karşıya kaldı. Türkiye’ye operasyon düzenlemek isteyen güçler devreye girdi.
“KILIÇDAROĞLU YÜZYILIN PROJESİDİR”
İşe muhalefetten başladılar. Yani “biz Türkiye’ye bir operasyon yaptığımızda gayri milli bir muhalefet lazım, bu muhalefet bizim yolumuzu açacak, bizim işimizi kolaylaştıracak, bunun üzerinden gitmemiz lazım” dediler.
Onun için Sayın Baykal’a malumunuz kaset komplosuyla birlikte başladılar. Söz konusu vatan olduğu zaman o anlamda hükümete destek veren Sayın Baykal bunu Sayın Erdoğan’ın yasaklı döneminde de gösterdi, Avrupa Birliği döneminde de gösterdi, daha önce Milli Selamet Partisi iktidardayken Kıbrıs Savaşı’nda da göstermişti. Böyle bir ulusal duruşu vardı. Bunun mutlaka bertaraf edilmesi lazımdı, bunun yerine kimi monte edebilirlerdi?
TÜRKİYE İÇİN ÜÇLÜ BİR YAPI İSTİYORLAR: AŞIRI KÜRTÇÜ, AŞIRI TÜRKÇÜ VE ALEVİ PARTİSİ
Çünkü yabancıların kafasında Türkiye’yle ilgili hep üçlü bir yapı vardı: Aşırı Kürtçü bir parti, aşırı Türkçü bir parti (ırkçılık anlamında söylüyorum), bir de gerçekten deşmek isteyip başaramdıkları Alevilik sorununu deşip, Türkiye’de Alevi partisi yaratmayı düşünen güçler devreye girdiler ve bununla ilgili çalışmalar yaptılar.
ECEVİT VE TANSU ÇİLLER KILIÇDAROĞLU’NU REDDETMİŞLERDİ
Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nu buldular. Kılıçdaroğlu daha önce Ecevit’e gitmiş, Ecevit milletvekili yapmamış. Rahşan Hanım rezerv koymuş, “olmaz, SKK’yı batırmış, hayatında hiçbir başarısı olmayan bir adamı milletvekili yapmam” demiş.
Tansu Çiller’e gitti. Tansu Çiller de kabul etmedi. Daha sonra birileri Baykal’a, birileri bugünleri düşünerekten bir ricada bulundular. Çünkü o kapıdan içeri girmesi gerekiyordu. Baykal da “gelsin, mutfakta çalışsın, eski bir bürokrattır, bir şeyler üretir, çalışkan bir adamdır” düşüncesiyle kabul etti.
Hemen Kılıçdaroğlu’nu parlatmaya başladılar. Sahte Melih Gökçek dosyalarıyla, Mir Dengir Fırat üzerinden tezgahlar kurgulandı.
Ben o zaman MYK’daydım. MYK’da konuşulanlar benim şerefim ve namusum olduğu için, onları anlatmak bana yakışmaz. Ben onları anlatsam belki Türkiye’de yer yerinden oynayacak.
KILIÇDAROĞLU’NUN ELİNE, YAPMASI GEREKENLERİ BİR KİTAPÇIK HALİNDE VERDİLER
Kılıçdaroğlu’nun o günlerde nasıl bir tavır sergilediğini, neler konuştuğunu, Baykal’ın nasıl karşı çıktığını, Kılıçdaroğlu’nun asıl düşüncesinin ne olduğunu anlatmam. Çünkü onları anlatırsam, yarın öbür gün sizinle de bir ortamda konuştuğumu başka yerde anlatırım, bu da benim kişiliğime yakışmayan bir tutumdur.
Kılıçdaroğlu’nu parlattılar, getirdiler. Kılıçdaroğlu’nu getiren güçler, nasıl davranacağını, neler yapacağını,Türkiye’yle ilgili planını, programını komple bir kitapçık şeklinde Kılıçdaroğlu’na verdiler.
KILIÇDAROĞLU GENEL BAŞKAN DEĞİL, DİSTRİBÜTÖRDÜR
Dolayısıyla Kılıçdaroğlu Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı değildir. CHP’yi yabancı güçlerin merkezi haline getirmiştir, kendisi de yabancı güçlerin distribütörüdür.
Eğer geçmişe bakarsak, Atatürk de Türkiye için bazı önemli kararlar aldığı zaman Sayın Erdoğan gibi böyle baskılara maruz kalmıştır. Dış güçler tarafından engellenmek istenmiştir. Dolayısıyla yüz yılda bir Türkiye’nin başına milli liderler geldiği zaman karşılarına da yüz yılın felaketleri çıkabiliyor.
KILIÇDAROĞLU TÜRKİYE’NİN BAŞINA ÇOK BELALAR AÇACAK
Mesela bugün Kılıçdaroğlu Türkiye açısından yüzyılın felaketidir. Erdoğan yüzyılın mucizesi ama Kılıçdaroğlu da yüzyılın felaketidir. Kılıçdaroğlu Türkiye’nin başına çok belalar açacaktır.
KÜRT SORUNU ÇÖZÜLÜNCE, KILIÇDAROĞLU ELİYLE ALEVİ SORUNU BAŞLATACAKLAR
Bakın göreceksiniz, bu Kürt sorunu çözüldükten sonra Kılıçdaroğlu’nun desteğiyle Türkiye’de bir Alevilik sorunu başlatılacak. Hiç aramızda ayrı gayrı yok. Hiç aleviyle sünni arasında bir ayrım yok. Böyle ayrım yapanlara da biz karşıyız. Hepimiz kardeşiz, biriz, beraberiz. Ama Kılıçdaroğlu bu bloklaşmada özel görevlendirilmiştir, orada bir koridor açmak istiyor.
NAMUS VE ŞEREFTEN EN SON BAHSEDEBİLECEK KİŞİ SAYIN KILIÇDAROĞLU’DUR
Dün şeref ve haysiyetten bahsedip Cumhurbaşkanı’na yüklenen Kılıçdaroğlu önce Sayın Baykal’a “namusum ve şerefim üzerine söz veriyorum, aday olmayacağım” demişti. Bunu deyip de sonra aday olanların kalkıp Cumhurbaşkanı’na “şeref ve haysiyet” üzerinden saldırmaları beni öldürüyor. Böyle bir şey yok. Bu kelimelerden en son bahsedecek adam Sayın Kılıçdaroğlu’dur.
Bakın tekrar ediyorum, Kılıçdaroğlu ayrı bir projedir. Kılıçdaroğlu’nun bahsettiği o Malatya’daki lojistik merkezi yüzyılın projesi değildir. Asıl yüzyılın projesi, bunca hatalarına rağmen, Atatürkçüleri partiden ihraç etmesine rağmen, bunca seçimi kaybetmesine rağmen hala Atatürk’ün partisinde, Atatürk’ün koltuğunda Kılıçdaroğlu oturuyorsa, yüzyılın projesi Kılıçdaroğlu’nun ta kendisidir.
Nasıl ki Kürtler belli siyasi partilerden yine böyle oyunlarla dışlandı, gittiler parti kurdular, bugün Türkiye’nin başına büyük bir felaket oldu… Çünkü projede o vardı. Kürtleri entegrasyondan çıkartıp ırkçı bir parti kurdurmaktı proje.
CHP’NİN 52 KİŞİLİK PARTİ MECLİSİNE DİKKAT
Sadece Kürtler üzerinden siyaset yapan bir HDP’yle, sadece alevilik üzerinden siyaset yapan bir CHP’nin arasında bir fark göremiyorum.
Bakın, 52 kişilik parti meclisinden (CHP PM) 42 tanesi alevi, 1 tanesi hristiyan, 2 tanesi Kürt. 5-6 tane de kendisini alevi gibi gören kardeşlerimiz. Böyle bir anlayış olur mu? Bu anlayışla Türkiye partisi olabilir misiniz? Bu anlayışla “ben Türkiye’yi iyi günlere götüreceğim” diyebilir misiniz?
Kılıçdaroğlu bu ülkenin baş belası olacak. Bunu bir yere yazın.
BİR HAFTAYA KADAR CHP BÖLÜNECEK
Zaten bunu gören önemli bir kesim, CHP’liler bir haftaya kalmaz, CHP’den ayrılacaklar. CHP bir haftaya kalmaz bölünecek. Bunu lütfen bir yere not edin.
BAYKAL BİLE CHP’DEN AYRILIRSA ŞAŞIRMAYIN
Bilerek söylüyorum. Sayın Baykal bile o CHP’yi bırakıp ayrılırsa şaşırmayın. Çünkü bu CHP’nin artık Türkiye’nin yararına çalışmadığını, Türkiye’yi bölmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürdüğünü, HDP’nin ayrılıkçı politikalarına karşı dik durmadığını, hendeklere karşı dik durmadığını bütün Türkiye, bütün dünya biliyor.
CHP’NİN SÖYLEMLERİ, HDP’NİN SÖYLEMLERİYLE AYNI
CHP’den istifa edenler yeni bir parti mi kurar, mevcut partiye mi geçerler onu bilmiyorum. CHP’nin son kurultayındaki söylemlere bakın, HDP’nin söylemleriyle aynı. Kemal Kılıçdaroğlu’yla HDP ittifak yaparsa şaşırmayın. Pankartlarına bakın.
KURULTAYDA BÜYÜK OYUN: KILIÇDAROĞLU’NUN LİSTESİ ASLINDA DELİNMEDİ
Kurultayda da bir oyun var. Kılıçdaroğlu’nun listesini delenler de Kılıçdaroğlu’nun alternatif listesidir. Yani bazı engelleri de öyle aşmışlardır. Gürsel Tekin’i bilerek devre dışı bırakmışlardır. Yani o ikinci liste, o giren iki üç kişi hariç, Kılıçdaroğlu’nun isteyip de tepkilerden dolayı listeye alamadığı insanlardır. Onlar da ayrı bir oyunla, ayrı bir listeyle, sanki başka bir listeymiş gibi kendilerini göstererek oyları üçe dörde böldürerek Kılıçdaroğlu’nun bütün adamlarının parti meclisine girmesini sağlamışlardır. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun listesi üçte bir oranda başka liste tarafından delindi mantığıyla bakmayalım, oraya girenlerin çoğu da zaten Kılıçdaroğlu’nun isteyip de “parti sadece belli kesimlerden oluşuyor” dedikodusunu ortadan kaldırmak için ayarlanmış bir durum.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin yönetimi Türkiye’nin ulusal güvenliğini ilgilendiriyor. Bir siyasi partiden ziyade, hükümetin rakibi olmasından ziyade ulusal güvenliği ilgilendiren bir durum.
Nasıl ki HDP Rusya’yla, İran’la gizli iş tutup Türkiye’nin güvenliğinde bir açık oluşturuyorsa, Cumhuriyet Halk Partisi de bir ana muhalefet partisi olarak Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehlikeye götürebilir.
(star.com.tr)