MEDYAGÜNDEM- Salih Tuna bugün Yeni Şafak’ta tam bir “manifesto” yazdı. “Bu yazıyı namluya sürün!” diyen Tuna, çözüm sürecinin akamete uğraması durumunda, “Allah korusun, şayet sevincimizi kursağımızda bırakırsanız, şayet ‘çözüm süreci’ bu sefer de sekteye uğrarsa, şayet canlarımız düşerse toprağa, ve yine ağlarsa anlarımız… Çocuklarımızın gıyabi cenaze namazlarını saraylarınızın, holding binalarınızın, otellerinizin, plazalarınızın, tröstlerinizin, anlı şanı medya kuruluşlarınızın önünde Kürtlerle Türkler hep birlikte omuz omuza kılacağız.” diyerek ayaklarınızı denk alın uyarısı yaptı.
Tuna’dan bazı bölümler şöyle:
(…)
Herkes şunu aklına iyice bir soksun: Biz bu ‘çözüm sürecini’ yoldan geçerken bulmadık.
Biz bunun için 30 bin insanımızı kaybettik!
Köylerimiz boşaltıldı, bağımız bahçemiz, ağaçlarımız, evlerimiz yakıldı. Fail-i meçhullere kurban gitti çocuklarımız.
Dağımız taşımız bombalandı, envaiçeşit işkencelerden geçirildik.
Dillerimiz yasaklandı.
Varlığımız inkâr edildi, yok sayıldık.
(…)
Biz bu çözüm sürecini yatlarda katlarda yalılarda bulmadık.
Biz bu çözüm sürecini, pencere pervazında dönüşünü bekledikleri asker oğullarının acı haberlerini alan anaların dağlanan yüreklerinde bulduk.
Biz bu çözüm sürecini, ‘Biz yandık siz yanmayın Allah aşkına’ diyen Türk anaların Anadolu kıtası büyüklüğündeki diğerkâmlığında bulduk.
Biz bu çözüm sürecini, bir oğlu dağda bir oğlu askerde yüreği paramparça olan Kürt analarının ‘artık kan akmasın’ diye yere attıkları yeryüzündeki en beyazdan daha beyaz yaşmaklarında bulduk.
Kürt ve Türk analarımızın gözyaşlarında yoğrulan bu çözüm sürecini çatallı dillerinizle, o çokbilmiş sosyolojik analizlerinizle tarumar etmenize izin vermeyeceğiz.
(…)
Kaybettiği konumunun, pozisyonunun, mevkiinin, makamının (tabiri caizse) intikamını almak için ‘çözüm sürecini’ ağızlarıyla boğmak isteyenlerin korkunç bir bencillikle Gezi Parkı çocuklarının eylemlerini fırsata çevirme uyanıklıklarını ibretle izliyoruz.
Çirkin çehrelerinizi, kana susayan tıynetinizi biliyoruz.
Şurda hepi topu 4 ay ölmedik diye ölüp ölüp dirildiniz!
Boşuna kendinizi paralamayın, Gezi Parkı dahil hiçbir şey bu korkunç çirkinliğinizi maskelemeyecek.
Ey ‘kirli savaşın’ baronları, ey ‘kan içici’ karunlar şunu aklınıza iyi sokun:
Allah korusun, şayet sevincimizi kursağımızda bırakırsanız, şayet ‘çözüm süreci’ bu sefer de sekteye uğrarsa, şayet canlarımız düşerse toprağa, ve yine ağlarsa anlarımız…
Çocuklarımızın gıyabi cenaze namazlarını saraylarınızın, holding binalarınızın, otellerinizin, plazalarınızın, tröstlerinizin, anlı şanı medya kuruluşlarınızın önünde Kürtlerle Türkler hep birlikte omuz omuza kılacağız.
İyi düşünün ve hesabınızı ona göre yapın.
(…)