Yeni Şafak’ta bugün Salih Tuna, “Bunun kültürünü oğlum dişine damlatsa inanın evlatlıktan reddederim” diye yazdı. Sebebi de dün sosyal medyada büyük mavra konusu olan 2006 yılında Mustafa Sarıgül’ün Zaman gazetesinde Nuriye Akman’a verdiği röportaj.
Cehaletin böylesinin görülmediği, duyulmadığı, CHP’nin kültürsüzlüğe ve “bidon kafalılığa” nasıl teslim olduğunun kanıtı gibiydi o röportaj.
Tuna da haliyle affetmedi.
İşte yazısı:
GÜYA “DEVRİMCİYDİLER” DÜNE KADAR “FAŞİST” DEDİKLERİNİ ADAY GÖSTERDİLER
Güya ‘devrimciydiler’, daha düne kadar ‘faşist’ dedikleri Mansur Yavaş’ı Ankara’dan aday gösterdiler.
Mansur Yavaş da (bilebildiğim kadarıyla) CHP’ye benzemeye başladığı savıyla MHP’den istifa etmişti.
Bir kanalda rastladım; ‘Şunu yapacağım, bunu bedava vereceğim’ gibi vaatlerde bulunuyor; ‘kaynak nerden bulacak, nasıl yapacaksın’ sorusuna da ‘yaptığım zaman görürsünüz!’ cevabını veriyor.
Mantıksız da olsa hazır cevap galiba. Hakkını yemeyelim, cümleleri gayet sağlam; zamir yüklem falan yerli yerinde.
Bir dostum, ‘Mansur Bey şayet kazanırsa, CHP genel başkanı olur’ dedi. Bu durumda, Sarıgül de kazanırsa MHP’ye genel başkan olur dedim. Dostum, ‘olmaz’ dedi, ‘Sarıgül her şeyden evvel İstanbul’u kazanamaz.’ Ona bakarsan, Mansur Yavaş da Ankara’yı kazanamaz, biz bir şey diyor muyuz dedim.
Adayı kazanınca kaybeden parti olur mu demeyin sakın, oluyor işte.
Hiçbir şey olmazsa, adayı kazanırsa genel başkanı koltuğundan oluyor.
Böyle acayip bir parti işte!
SİZDE ŞUNCACIK AKIL YOK MU?
Tevekkeli ‘gaydırıgubbak CHP’ demiyorum.
Yahu birader madem seçim kampanyanızı ‘yolsuzluk’ konsepti üzerine kurdunuz, ne diye ‘yolsuzluk’ nedeniyle partinizden ihraç ettiğiniz Sarıgül’ü İstanbul’dan aday gösterdiniz?
Sizde şuncacık akıl yok mu?
Madem ‘cemaatin’ yolsuzluk muhabbetini ağzınıza alıp dolaşacaktınız neden bunu hesaba katmadınız?
Kaldı ki, Sarıgül nedir Allah aşkına.
Cemal Süreya, ‘Turgut Özal’ı getirin Türkçe’ye çevireyim’ demişti. Sarıgül’ü ‘İkinci Yeni’ toplansa, Türkçe’ye çevirebilemez.
Kaç ceketi var bilemiyorum ama geçenlerde sahibi olduğu mal-mülk medyaya yansıdı, inanın bunlarla orta ölçekli bir semt kurulurdu. Allah yürü ya kulum demiş, mübarek de koşmuş zahir.
ŞİŞLİ’Yİ TASTAMAM “AVM CENNETİ” YAPTI
Ağaç çevre falan diyorlar, Şişli’de ayağınızı basacağınız bir adımlık yeşil alan kalmadı.
AVM’lerden şekvacı oluyorlar, Şişli’yi tastamam ‘AVM Cenneti’ yaptı.
‘Değişim zamanı’ diyorlar, Sarıgül 99’den beri Şişli’yi değiştiriyor. Allah İstanbul’u korusun!
Nerden baksanız tutarsız, nerden baksanız ahmakça!
Sarıgül’ün düşünce dünyası gerçekten de çok enteresan. ‘Amorf’ gibi bir şey diyeceğim, korkuyorum, yanlış terennüm eder.
Çünkü 26 Nisan 2006’da Nuriye Akman’ın yaptığı bir söyleşiyi mail yoluyla bir okur paylaştı, okuyunca, ‘bu nasıl güzel insan, nerde nasıl bu kadar güzelleşmiş’ diye hayret ettim.
Ne kadar dindar falan olduğunu anlatmak için, ‘Milletvekili dönemimde, Salih Özcan’ın davetlisi olarak Suudi Arabistan’a gittik. Turgut Özal da vardı o ziyarette. Hac ziyaretine katıldım’ deyince, Nuriye Akman, ‘Övünerek anlatıyorsunuz, ama o ziyarette bütün ritüelleri yaptınız. Tam Arafat’ta vakfeye durulacağı zaman ortadan kayboldunuz’ karşılığını veriyor.
Sarıgül bunu ‘Hiç öyle bir şey yok…’ diyerek ilkin inkâr ediyor.
Sonra mı?
MÜTHİŞ EĞLENCELİ RÖPORTAJ
İsterseniz sonrasını ben hiç araya girmeyeyim de birlikte okuyalım, müthiş eğlenceli.
N. Akman: ‘Var! Ortadan kaybolduğunuzu fark edip ‘Neden?’ diye soranlara, ‘Hacı olmak istemiyorum’ dediniz.’
Sarıgül: ‘Gerek yok ki. En doğrusu benim yaptığım (…)’
N. Akman: ‘Bir dakika. Tavafını yaptın, Safa-Merve arasında yedi kez gidip geldin, ehramını (doğrusu ‘ihram’ S.T) giydin.’
Sarıgül: ‘Doğru.’
N. Akman: ‘Tam Arafat’ta hacı olunacak, istemedin.’
Sarıgül: ‘İyi yaptım, iyi yaptım. Şu anda da istemiyorum hacı olmak…’
N. Akman: ‘Çok doğal, çünkü başkanlıktan önceki söylemlerinizde dine referans yoktu.’
Sarıgül: ‘Belediye başkanı olarak yurttaşlarımızla bütünleşiyorum. Onların örflerine, törelerine, geleneklerine ve inançlarına saygı duyup, hislerine de tercüman olmakla mükellefim. Ben ne içki ne de sigara içerim. Yok, içki arada sırada içerim. Ama öyle aşırı bir şeyim yok. Ama işte hacı olduğunuz zaman, yapmamanız gereken, metruk olan olaylar var.’
N. Akman: ‘Metruk değil, mekruh.’
Sarıgül: ‘Olabilir. Benim fazla öyle bilimsel derinliğim olmaz. Onun için rahat rahat söyleyebilirsin.’
N. Akman: ‘Affedersiniz. Ahmet Hakan ile konuşmanızda da bir kelimeyi yanlış telaffuz ettiniz.’
Sarıgül: ‘Nemahrem diyecektim, namehram.’
N. Akman: ‘Yok, namahrem olacak.’
Sarıgül: ‘Niyet önemli hanımefendi! Yürek önemli, senin boynun kopmasın! Yerin dibine girmeyesin sen. (Gülmeler) Kelimeye takılıyorsun. Alime tarife gerekmez.’
N. Akman: ‘O da ‘arife tarif’ olacaktı
(……………)
HANİ CHP KÜLTÜRLÜYDÜ
Şimdi anladınız mı ‘amorf’ derken niye korktuğumu. Maazallah diline falan dolar; ne kadarını nerde nasıl söyleyecek kim bilebilir ki.
O değil de, hani CHP kültürlüydü. Ve hani AK Partililer cahil, kültürsüz, bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adamlar sürüsüydü.
Bu Sarıgül nedir Allah aşkına?!
Bunun kültürünü oğlum dişine damlatsa inanın evlatlıktan reddederim.