“Küfreden gazete” noktasına nasıl gelindi?
Ağzına gelip bir küfür sallamak başkadır, küfrü kurumlaştırmak başka!
İkincisinin affedilecek yanı yoktur.
Hele bir küfrü hepimiz için temel nitelikteki değerlerin, yani “açık sözlülüğün, korkusuzluğun, mertliğin” ardına saklayarak normalleştirmeye çalışmak kabul edilemez.
Bu yüzden bir gazetenin adının AMK koyulmasına kızmakta yerden göğe kadar haklıyız.
Bazıları “ne var bunda, küfür de hayatın gerçeği!” diyor. Kimileri de yeni gazetenin adını eleştirenleri “espriden anlamamakla” suçluyor.
İyi! O zaman biri de gençlik gazetesi çıkarsın, adını da O.Ç. koysun. (“Okuyun Çocuklar”ın kısaltması olarak yani!) Hoşunuza gider mi?
Böylesi bir rezilliğe de “espri canım işte!” deyip geçer misiniz?
Tam bu noktada üzerinde durmamız gereken şeyler var.
Tamam! AMK’ya kızalım, kızmasına da…
Söyleyin bana…
En aşağılık duygularımızı kaşımayı marifet bilen uyanık reklamcılığı “yaratıcı zekâ” diye parlatmaya… “Reklamın kötüsü olmaz” değirmenine su taşımaya…
Medyada “Bak sürekli ondan konuşuluyor, demek ki doğru yolda”mantığını pohpohlamaya…
Ne zaman son verilecek?
Söyleyin, bu bardak ne zaman taşacak!
İşin doğrusu…
Balık çok önceden kokmuştu!
Yıllar önce Fanatik spor gazetesinin ortalığı birbirine katan “takım formalı pipi” reklamlarından AMK noktasına geleceğimiz belliydi. Geç bile kalındı!
Daha acısı şu ki…
Şimdi AMK karşısında şaşkınlıktan küçük dilini yutan kamuoyu, daha bir iki ay önce statları doldurmuş on binlerce kadın seyircinin 90 dakika boyunca en müstehcen ve kadınlığı en ağır biçimde aşağılayan tezahüratlarınısessizce izledi, üzerinde bile durmadı!
Kim, nerede yeni bir gazete çıkartıyorsa, desteklerim. İsterim ki, okurunu bulsun, kalıcı olsun.
Bu gazetenin başında gazetecilik dürtülerine ve enerjisine güvendiğim Gökmen Özdemir kardeşim var.
Gökmen ve arkadaşlarının böyle bir etiket altında çalışmayı hiç hak etmediklerini düşünüyorum.
Yarın öbür gün, “açık sözlü haberciliğimizle başarılı olduk” demeye kalkışsalar, en başta o malum reklamcı tayfası “siz öyle sanın!” diye kıs kıs gülecek!
Yok! Bir parça tökezleseler karşılarına yine o küfür çıkacak!
Keşke, diyorum, yol yakınken dönülse, küfrü kamufle eden kısaltma kaldırılsa ve okur kitlesi öyle karar verse!
HAŞMET BABAOĞLU/SABAH