“PKK’nın sesi” gazeteciler, çözüm sonrası ne iş yapacak?
ALİ İHSAN KARAHASANOĞLU/YENİ AKİT
PKK’ya fikirsel destek veren solcu takımının önemli isimlerinden Ruşen Çakır, bir söyleşi yapmış..
Kiminle?
Kiminle olacak, onların PKK’nın elebaşlarından başka, tanıdıkları mı var?
PKK’nın üst düzey yöneticilerinden Duran Kalkan’la yapmış, son röportajını da..
Sanırsınız, toplumda büyük itibarı olan bir kanaat önderi ile yapıyorlar, bu röportajları..
Öyle veya böyle, elinde silah olan bir terörist işte…
Bunların neyini önemsiyorsunuz, neyini ön plana çekmek istiyorsunuz, anlamak mümkün değil..
Benim genel kanaatim bu olmakla birlikte, Türkiye’nin geldiği noktada, o teröristler bile kısmen uslanmışlar..
O eski afra tafraları yok artık.
Ama medyadaki uzantıları uslanmamış..
Eski kafa ile, aynen devam ediyorlar..
Hatta söylemlerindeki çirkinlik, hepten zirve yapmış durumda.. “Biz ne yapacağız şimdi? PKK silahı bırakırsa, PKK’lılarla yapacağımız röportajlar iş yapmaz ki.. Kasıla kasıla yayınlayacağımız ne röportajı yapacağız, bundan sonra?” diyerek, hayıflanıyorlar..
Hayır; zorlama yorumlar değil, bunlar..
Kısa kısa özet vereyim, Ruşen Çakır ile PKK’nın elebaşılarından Duran Kalkan arasındaki röportajdan..
Soruyor Ruşen: “Geri çekilme noktasında herhangi bir sorun yok değil mi?”
Soru öyle kurgulanmış ki..
Adeta “‘Sorun var’ desene.. ‘Sorun var’ desene.. Ne olur ama, ‘Küçücük de olsa, bir sorun var’ de..” modunda hazırlanıp, muhatabına yöneltilmiş..
Cevap ne gelmiş?
“Sorun yok..”
“Tüh yaa. Ne yapacağız şimdi?” edası ile tekrar sormuş Ruşen: “Daha önce ‘yasal güvence’ gibi talepler vardı. Bu tür sorunlar bitti mi?”
Hani bu soru yerine, “Niye bitirdiniz? Ne güzel bastırıyordunuz. Siz ‘Kanun çıkmalı’ diye bastırıyordunuz. MHP de, ‘TBMM’ye böyle bir düzenleme getirilemez’ diye bastırıyordu. Ne güzel tam kavga çıkacaktı. Niye vazgeçtiniz ki” dese, sorduğu soru ile aynı işlevi görürdü..
Terör örgütünün elebaşısı ile röportaj sürüyor..
Soruyor Ruşen: “Siz Öcalan’ın son mektubunu görmüş olmalısınız. Sizi tatmin etti mi?”
Beklenti şu: “Ne olur, bunda olsun bir kılçıklık yapsana!”
“Tatmin etti” diyor Duran Kalkan..
Ruşen’i basıyor hafakanlar..
“Ah vah.. Biz bundan sonra, havamızı nasıl basacağız.. Saf okuyucuları/izleyicileri, ‘İrlanda örneğine bakacak olursak.. İspanya’da yaşananları irdelersek..’ türünden bilmiş pozlarıyla nasıl kafakola alacağız?” diyerek, son ümit düşüncesi ile tekrar soruyor.. Pardon, bu sefer sormuyor, yorum yapıyor:
“Son dönemde sizin de dahil olduğu üst düzey yöneticilerin yaptıkları açıklamalarda hep bazı tereddütler vardı, anlaşılan bunlar kalmamış.”
Buna da “Evet kalmadı” cevabını alınca, “Adamı amma kafakola almışlar ya. Bir küçük itiraz bile alamayacak mıyız bu adamın ağzından şimdi” diyor ve karşısındakinin kafasını attırmak için, bir daha şansını deniyor: “Sonuçta gerillayı ikna konusunu aşmışa benziyorsunuz…”
Ona da “Başlangıç açısından öyle” cevabını alıp, mosmor oluyor..
Ama Ruşen’de pes etmek yok..
“Bir ara ‘Hükümet geri çekilmeyle zaman mı kazanmak istiyor’ diye özetlenebilecek kaygılar dile getiriyordunuz. Öcalan’ın son mektubuyla bu da bitti mi?” sorusu ile, olmayan kaygıyı kendisi icat ediyor..
Eee.. Ne de olsa, karşısındaki yıllardır dağlarda kalmış birisi.. Kendisi bu tür konularda fazla uyanık olmayabilir.. Ona bir koltuk çıkmak lazım.. Kaygı icat etmek lazım.. Hükümetin PKK’ya karşı neler düşünüyor olabileceğinin tiyolarını, terörist yöneticilerine vermek lazım.. Belki bu kışkırtmalardan sonra, bir itiraz gelebilir…
Yok, buna da beklediği cevabı alamıyor, Ruşen efendi..
Büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor..
Kimbilir belki de, “Silahları bırakıyorsunuz ama.. Silahları kaybetmeyin. Belki bize lazım olur” diye, yazmamak şartı ile bir teklif de götürmüştür, Duran ağabeyine..
Kimbilir..
İşte, Ruşen efendinin röportajının özeti bu..
Sadece soruları okusanız….
Mantığı anlarsınız..
Bir gazetecilik faaliyeti ile değil, toplum mühendisliği operasyonu ile karşı karşıya olduğunuzu hemen anlarsınız..
Neyse ki, teröristler akıllanmışlar..
Medyadaki tahrikçilerin oyununa düşmeye son vermişler..
Bundan sonrası, bu solak gazetecilerin dolduruşu ile milliyetçilik yapan saf vatandaşlarımıza kalmış..