MEDYAGUNDEM.COM- Rasim Ozan Kütahyalı bugün Sabah’ta samimi itiraflarda bulunduğu yazısında cemaatin bugün geldiği noktayı kastederek, “Erdoğan Müslüman Müslüman’a kalleşlik yapmaz diye inanıyordu.Ama hayatında gördüğü en büyük kalleşliği dindar maskesi takanlardan gördü. İğrenç taktiklerle evine ve ailesine bile saldırmak istediler birkaç gün önce. Tiksiniyorum. Midem bulanıyor ve kusasım geliyor.” diye yazdı.
Kütahyalı, “2010 yılını hatırladıkça içim parçalanıyor. Kendime de çok ama çok kızıyorum. 12 Eylül 2010 referandumu sonrasında demokrasiyi hedef alan kumpası görememiş olmaktan utanıyorum.” şeklinde itirafta bulundu.
İşte Kütahyalı’nın yazısı:
BU DARBE TEŞEBBÜSLERİNİN GELECEĞİNİ SÖYLEYENLERİ DİNLEMEDİK
Evet büyük hatalar yapıldı. Bunu dürüstçe itiraf etmek gerekir. Geriye dönüp bakıldığında bu darbe teşebbüslerinin geleceğini söyleyenlerin sözlerini dinlemedik. Emniyet ve Yargı’daki yapılanmanın bir gün gelip cuntaya dönüşeceğini ve demokratik siyaseti hedef alacağını söyleyenleri dinlemedik.
Demokrat kamuoyunun çoğunluğu bu sesleri dikkate almadı.
BAŞBAKAN’IN YAKIN ÇEVRESİNDEKİ 3 KİŞİ
Başbakan’ın yakın çevresinde 2009’dan itibaren bu tespiti yapanlar vardı. Özellikle üç kişi ısrarla bugün gelinen korkunç durumu o günlerden gördü.
Maalesef Başbakan’ı ikna edemediler.
MİDEM BULANIYOR
Kasımpaşalı’nın vefası ve civanmertliği bir kez daha aleyhine koz olarak kullanıldı. Zor gününde yanında olana vefa duygusu gibi bir erdem Erdoğan’ın en büyük zaafı oldu bu süreçte. Erdoğan Müslüman Müslüman’a kalleşlik yapmaz diye inanıyordu.
Ama hayatında gördüğü en büyük kalleşliği dindar maskesi takanlardan gördü. İğrenç taktiklerle evine ve ailesine bile saldırmak istediler birkaç gün önce. Tiksiniyorum. Midem bulanıyor ve kusasım geliyor.
KENDİME DE ÇOK KIZIYORUM
2010 yılını hatırladıkça içim parçalanıyor.
Kendime de çok ama çok kızıyorum. 12 Eylül 2010 referandumu sonrasında demokrasiyi hedef alan kumpası görememiş olmaktan utanıyorum. 12 Eylül 2010’da cemaatin kapı kapı gezerek Erdoğan’ı desteklediği büyük bir yalandır. O referandumda Recep Tayyip Erdoğan meydan meydan gezerek cemaati desteklemiştir. O yüzden mezardan kalkıp oy atılması istendi.
O ÜÇ KİŞİNİN İSMİ GURURLA ANILACAKTIR
Bu puslu ve kirli dönemin tarihi yazıldığında yukarıda bahsettiğim üç kişinin ismi gururla anılacaktır. Şimdilik onları bir kez daha bu cuntanın hedefi yapmak istemiyorum.
Zamanı geldiğinde o isimleri yazacağım. O üç öngörülü kişiden biri bana da Emniyet ve Yargı’daki durumun demokrasi için büyük tehlike teşkil eden bir noktada olduğunu anlatmıştı bundan tam üç yıl önce. Kafamda belli kıvılcımlar çakmıştı ama ben de ikna olmamıştım o zamanlar. Komplo teorisi gibi geliyordu bu tespitler.
Oysa hepsi haklıymış.
YENİDEN YARGILAMA YAPILMALI
Esasa ilişkin görüşlerimi koruyorum. Fakat bugün geldiğimiz noktada Ergenekon ve Balyoz davaları da usulden bozulmalı ve yeniden yargılama yapılmalıdır. Şike ve KCK için de aynı durum geçerlidir. Gayrimeşru yöntemlerle meşru işler yapılamaz. İşte bugün de aynı hukuksuz yapılanma demokrasiye ve meşru siyasete tecavüze yelteniyor. Anayasanın değişmesi ve HSYK’nın şeffaf ve adil biçimde yeniden yapılanması konusunda AK Parti diğer partilerle işbirliğine gitmelidir. Bugünkü HSYK yapısı hukuksuz yargı cuntasının garantisi konumundadır. Demokrat HSYK mensupları da bunu belirtmektedir.
HERKESİN PORNO KASET ARŞİVİNİ İMAL EDİP SAKLAYAN KORKUNÇ BİR DEVLET
Aydın Doğan da eğer ülkesini seviyorsa bu noktada net tavır almalıdır. Yolsuzlukları temiz hukukçular yargılasın. Kirli bir cunta hiç kimseyi yargılayamaz. Bir bütün olunmazsa Türk’üyle Kürd’üyle, Alevi’siyle Sünni’siyle, Atatürkçüsünden Muhafazakârına, Liberalinden Sosyalistine, Milliyetçisinden Feministine herkesin vesayet altında yaşayacağı herkesin porno kaset arşivini imal edip saklayan korkunç bir devlet olacak bu topraklarda.
Yazdıkları çok doğru.. Bu sitede yazılanlanların da büyük bölümünün doğru olduğuna inanıyorum. Ak Partili falan da Ak Partiye oy falanda vermemişim. Diyarbakır’dan yazıyorum Kürdüm. Millet artık korkudan telefonla konuşamaz hale gelmişti. Resmen paranoyak olduk. dinleniyormuyuz, gözetleniyormuyuz, sesini yükseltme duyan olur. Böyle devletletmi olur?.. KCK adı altında cezaevine tıkılanların bir çoğu suçsuz. Adamlar boş yere ha bire yatıyorlar. BU KCK bilmem ne operasyonlarının niçin yapıldığını bizde anladık artık. Çözüm sürecinin sekteye uğratılması için yapıldı. Gezi olayları yaşandı. Burda da Kürtler gaza getirilmeye çalışıldı. Ama bizim coğrafyamız yani Kürdler bu numarayı yutmadı. Unuttukları bir şey var Kürtler artık öyle gaza falan gelmez. Kürtler politize olmuş bir halktır. Neyin ne olduğunu görebilecek ve anlayabilecek kapasitededir . Bu başbakan değilmi Kürt sorununu çözmeye çalışan ve bunun için örgütün lideriyle bile görüşülmesini sağlayan. BU adım bile başlı başına büyük bir risk almak demekti ama başbakan bu adımı attı. Bu başbakanın hizmette, yatırımda bölgelerarası ayrım yaptığına da inanmıyorum. Çünkü yapılanlar ortada. Yani yiğidi öldür ama hakkını da yeme..Ha varsa yolsuzluk yapan çıkarılsın ortaya o başka şey. Ama devletin kurumları içinde örgütlen sonra önüne gelene operasyon yap, istediğin adamı istediğin kritik yerlere getir, yargıyı emniyeti ele geçir. Öyle şey olurmu?. Kürtler bunu zamanında da gördü ama maalesef hükümet bunu göremedi. Neyse inşallah bundan sonra devlet içindeki bu cuntacılar temizlenir..saygılarımla..